HABERMAX. Lokman Hekim Sağlık Vakfı’nın, Nisan 2024’te “Sağlıkta Şiddet” konusunda yaptığı araştırmaya göre her 10 tıp öğrencisinden biri mesleğe başlamadan sağlıkta şiddete maruz kalıyor. Şiddete maruz kalan her 2 öğrenciden 1’i tehdit ediliyor. Araştırmada her 4 sağlık çalışanından 1’inin fiziksel şiddete maruz kaldığı görülüyor.
LHSV’nin Nisan 2024’te Fütürist Araştırma ile yaptığı araştırma raporuna göre şiddete uğrayan her iki öğrenciden biri tehdit edildiğini ifade ederken; şiddet mağduru öğrencilerin yüzde 76’sı “bağırma”, yüzde 63’ü ise “psikolojik aşağılanma” ile karşı karşıya kaldığını belirtiyor. Araştırmada; şiddet eylemlerinin yüzde 22’sini “yumruk, tekme, tokat, el-kol bükme, kafa atma, boğaz sıkma, bir cisimle saldırma” gibi fiziksel saldırıların oluşturduğu görülüyor. Tıp fakültesi öğrencilerine yönelik sağlıkta şiddetin yüzde 2’si ise cinsel şiddet olarak belirtiliyor.
Lokman Hekim Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şeker, araştırmanın tıp fakültesi öğrencilerine yönelik çıktılarının oldukça kaygı verici olduğunun altını çizerek bu öğrencilerin meslek hayatlarına başlamadan sağlıkta şiddete maruz kalmalarının, mesleki motivasyonlarına, mesleğe olan bağlıklarına ve ideallerine ciddi şekilde zarar verebileceğini söyledi. Leyla Şeker, erken dönemde yaşanan olumsuz deneyimlerin, gelecekteki sağlık kariyerlerine yönelik tutumlarını olumsuz etkileyeceğini vurguladı. Leyla Şeker ayrıca, yaşanan şiddet travmasının mesleki tatminlerini ve hastalarla iletişimlerini zedeleyebileceğini, bunun uzun vadede sağlık sektöründeki hizmet ve insan gücü kalitesini ve sayısını da olumsuz etkileyeceğini belirtti.
LHSV’nin Türkiye genelinde yaptığı araştırma raporuna göre, katılımcıların yüzde 84’ü sağlıkta şiddet denilince akıllarına ilk olarak “sağlık çalışanlarına uygulanan şiddetin” geldiğini söylüyor. Araştırmaya katılan 10 sağlık çalışanından 7’si meslek hayatlarında sağlıkta şiddete maruz kaldığını belirtiyor. Yaşanan şiddet türlerinde psikolojik şiddet olarak bağırma yüzde 80 ile birinci sırada yer alıyor. En çok maruz kalınan ikinci şiddet türü yüzde 72 ile tehdit iken, onu yüzde 59 ile aşağılanma takip ediyor. Ayrıca çalışmaya göre her 4 sağlık çalışanından 1’i fiziksel şiddete maruz kalıyor. Katılımcıların yüzde 35’i fiziksel şiddet türlerine uğradığını belirtirken yüzde 10’u kesici alet veya ateşli silahla saldırıya uğradığını, yüzde 3’ü ise cinsel şiddete maruz kaldığını belirtiyor. Yapılan araştırmada sağlıkta şiddetin yüzde 55’inin hasta yakınları tarafından gerçekleşiyor.
Aaraştırmaya göre şiddete maruz kalan 10 sağlık çalışanından 6’sı, şiddet olayı sonrası “herhangi bir gelişme olmadığını, saldırganın yakalanamadığını” belirtiyor. Saldırıya uğrayan her 2 sağlık çalışanından biri şikayetçi olmadığını söylerken sadece yüzde 4’ü saldırganın yakalandığını ve cezanın tatmin ettiğini ifade ediyor. Beyaz Kod veren sağlık çalışanı ise sadece yüzde 1.
Araştırmaya katılan tüm katılımcılara “sağlıkta şiddete yönelik yasal düzenlemelerle ilgili bilgi sahibi olup olmadıkları da soruldu. Katılımcıların yüzde 46’sı bilgi sahibi olmadıklarını, yüzde 42’si duyduklarını ancak detay bilmediklerini söyledi. Bu da farkındalığın düşük olduğunu gösteriyor.
Hasta yakınları tarafından yaşanan şiddet oranın yüksek olmasının başlıca nedenlerini; hasta beklentileri ve memnuniyetsizlik, psikolojik ve sosyal faktörler, iletişim problemleri ve eğitim eksikliği olarak açıklayan Lokman Hekim Sağlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Şeker sağlıkta şiddet konusundaki görüşlerine şöyle devam etti;
“Yaptığımız araştırma gösteriyor ki, sağlıkta şiddet konusunda kamuoyundaki farkındalık yeterli değil. 1986’dan bu yana geleceğin hekimlerini yetiştiren Lokman Hekim Sağlık Vakfı sadece doktorlar değil tüm sağlık çalışanları için güvenli çalışma ortamları oluşturmayı hedeflerinden biri haline getirdi. Bu noktada ayrıca doktor ve hasta arasındaki iletişim dilinin iyileştirilmesi, toplumda farkındalığın artırılması, tıp fakülteleri ve sağlık çalışanlarına yönelik paneller düzenlenmesini önemsiyorum. Bununla birlikte hukuki sürecin nasıl geliştirilebileceği tartışılmalı, eş zamanlı kamuoyuna da bilgi verilmelidir. Sağlık alanındaki tüm sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleri birlikte hareket etmeli ve Sağlık Bakanlığı önderliğinde kanun yapıcılarla iş birliği içinde çalışılmalıdır. Problemin çözülmemesi durumunda bir gün bizimle ilgilenecek hekim bulamayabiliriz. “
Şeker, Lokman Hekim Sağlık Vakfı’nın yaptığı ve Sağlık Bakanlığı verileriyle desteklenen araştırmaların, etkin yasal düzenlemeler ve eğitim programlarının yanı sıra toplumsal farkındalığın artırılmasının bu sorunun çözümünde kritik önem taşıdığını ifade etti.