Özellikle Almanya’da, sosyal demokrat bir Başbakanın bulunmasına rağmen solun büyük bir kriz içinde olduğu vurgulandı. Haziran’da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine dair belirsizliklerin ve sol partilerin kayıp yaşamasının beklendiği belirtildi. Türkiye’de ise seçim sonuçlarının Brezilya’daki gibi bir demokratik dönüşü tetiklememesi üzerinde duruldu.
Demokratik çözüm arayışlarının, savaş, şiddet ve göç dalgaları gibi sorunlarla başa çıkmak yerine, güvenlik arayışı üzerinden toplumları etkilediği ifade edildi. Günümüzde siyasetin ve gündemin “daha fazla özgürlük” değil, “daha fazla güvenlik ve otorite” üzerinden şekillendiği belirtildi. Dijital devrimin demokrasiler için avantaj yaratması beklenirken, aksine dezavantajlara neden olduğuna dikkat çekildi.
Almanya’da hükümetin içinde yer alan sosyal demokrat SPD ve Yeşiller partilerinin oy oranlarının düşük olması, halkın memnuniyetsizliğini ve aşırı sağcı partilere olan eğilimleri gösterdiği vurgulandı. Almanya Alternatif Partisi (AfD) gibi aşırı sağın yükselişinin, klasik belirleyici sembollerin değişmesiyle daha da belirsiz hale geldiği belirtildi.
Sol Parti’nin (Die Linke) ise hem düşüş yaşadığı hem de iç bölünmelerle karşı karşıya olduğu ifade edildi. Alman Milletvekili Sahra Wagenknecht liderliğinde kurulan “Akıl ve Adalet İttifakı” adlı yeni partinin, solun ve sosyal demokrasinin krizini aşma amacında olduğu belirtildi. Partinin, ekonomik konularda sol, sosyal konularda ise daha sağcı bir politika izlediği ve halkın sorunlarına çözüm odaklı yaklaştığı ifade edildi.
Yazının sonunda, Türkiye’deki siyasi atmosferin ve solun durumunun, Almanya’daki durumla benzer zorluklarla karşılaştığı ve bu zorlukların aşılabilmesi için solun yeni bir siyaset yapma tarzını benimsemesi gerektiği vurgulandı. Seçimlere kısa bir süre kala, kampanyalarda daha gerçekçi ve yenilikçi bir siyaset anlayışının benimsenmesi gerektiği ifade edildi.
Kaynak: Necdet Saraç – 17 Ocak 2024, İstanbul