HABERMAX. Günlük yaşamda diz, omuz ve kalça gibi eklemlerde ağrı, hareket kısıtlılığı ve fonksiyon kaybına yol açabilen kıkırdak hasarları, ortopedik alanda önemli bir sorun olarak öne çıkıyor. Geleneksel tedavi yöntemlerinin yanı sıra, son yıllarda kök hücre tedavileri de bu alanda umut verici bir alternatif olarak dikkat çekiyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Haluk Çelik, kıkırdak hasarlarında kök hücre tedavisinin etkileri hakkında bilgi verdi.

Eklemlerin sağlıklı ve uyumlu hareketinde önemli rol oynayan “hyalin kıkırdak dokusu”, yüksek oranda su içeriğine sahiptir ve kondrosit adı verilen hücreler ile onları destekleyen proteinlerden oluşur. Ancak biyolojik yapısı gereği bu dokunun kendini yenileme kapasitesi oldukça sınırlıdır. Doç. Dr. Haluk Çelik, özellikle diz, kalça ve ayak bileği gibi yük taşıyan eklemlerin travma, aşırı yüklenme, yaşlanma ve yanlış hareketler nedeniyle ciddi hasarlara uğrayabileceğini belirtiyor.
Kıkırdak yaralanmalarında en sık görülen şikayetlerin başında eklem ağrısı, şişlik, hareket kısıtlılığı ve takılma hissi geliyor. Hasar ilerledikçe, eklem yüzeylerinde kayma ve takılmalardan kaynaklanan mekanik sorunlar da artış gösteriyor. Genç yaşlarda daha sınırlı alanlarda görülen bu hasarlar, yaş ilerledikçe dejeneratif hale gelerek daha geniş bölgeleri etkileyebiliyor.
Kıkırdak dokusuna kan damarlarının ulaşamaması, bağışıklık sisteminin doğal iyileştirme süreçlerini başlatmasını zorlaştırıyor. Bu nedenle çoğu durumda kıkırdak, yalnızca zayıf ve kısa ömürlü bir “fibrokartilajinöz” doku ile iyileşiyor. Bu dokunun zamanla yıpranması ise hasarın ilerlemesine neden olabiliyor. Doç. Dr. Çelik, bu nedenle erken dönemde teşhis ve doğru tedavi planlamasının büyük önem taşıdığını vurguluyor.
Kıkırdak hasarlarında klasik tedaviler genellikle ağrı kontrolü, fizik tedavi, kilo yönetimi ve eklem içi enjeksiyonları kapsıyor. Ancak ileri evre vakalarda cerrahi müdahaleler gündeme geliyor. Kök hücre tedavisi ise cerrahisiz bir iyileşme arayışında olan hastalar için yenilikçi bir seçenek sunuyor. Özellikle mezenkimal kök hücre (MKH) tedavileri, hem ağrının azalmasını sağlıyor hem de eklem fonksiyonlarında belirgin iyileşme yaratıyor.
MKH tedavisi, vücudun farklı kaynaklarından (kemik iliği, yağ dokusu, sinovyal membran gibi) elde edilen hücrelerin özel laboratuvar işlemleriyle hazırlanarak, hasarlı bölgeye enjeksiyonla uygulanmasıyla yapılıyor. Hücrelerin, hasarlı dokuya dönüşerek yeni kıkırdak oluşturması amaçlanıyor. Bu yöntem PRP veya hyaluronik asit gibi diğer biyolojik ürünlerle birlikte de kullanılabiliyor.
Kök hücre tedavisi, ameliyatsız ve kesi olmadan uygulandığı için hastalar aynı gün taburcu olabiliyor. Tedaviden sonra ağrılarda azalma, hareket kabiliyetinde artış ve doku yenilenmesinde ilerleme gözlemleniyor. Klinik iyileşmeler genellikle 6-12 ay arasında ortaya çıkıyor. Uygun hastalarda, bu tedavi yöntemi kıkırdak nakli kadar etkili olabiliyor; üstelik daha az invaziv ve daha kısa iyileşme süresine sahip.
Doç. Dr. Haluk Çelik, uygun hasta seçiminin başarıda kritik rol oynadığını belirtiyor. Özellikle 2. ve 3. evre kireçlenmesi olan hastalar, bölgesel kıkırdak sorunu yaşayan genç ve orta yaş grubu bireyler ile sporcular kök hücre tedavisinden büyük fayda görebiliyor. Ancak ileri evre, yaygın kıkırdak kaybı ve ciddi diz deformitesi bulunan ya da romatolojik hastalığı olan hastalar için bu tedavi uygun değil.