AHA.CHP 37. Kurultayı, delegelerin neredeyse tamamına yakını oylarıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nu yeniden Genel Başkan olarak seçerken, hem mevcut politikaları onaylamış oldular, hem de seçimlere kadar hem partiyi, hem de ittifakları yönetmek üzere de tam yetki verdiler! Bu “tam yetkinin“ arkasından Kılıçdaroğlu da delegeye dönüp 60 kişilik Parti Meclisi için 80 kişilik bir “Anahtar Liste“ sundu. Benim de içinde yer aldığım bu listeye ek olarak 142 kişi daha aday oldu. Toplam 222 kişinin yarıştığı ve benim de 497 oyla 54. sırada yer aldığım Parti Meclisi seçim sonuçları belli ki özellikle kişiler ve “kişiler üzerinden şekillenen ittifaklar üzerinden“ daha çok tartışılacak. Oysa asıl tartışılması gereken “İktidar Kurultay“ başlığıyla yapılan kurultayın “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi“ metnidir! CHP bunu başarırsa iktidara yürür!
KİŞLİLER Mİ, DÜŞÜNSEL AÇILIM MI?
Türkiye uzun süredir siyasal içerik tartışmıyor, yeni düşünsel açılımlar üretmiyor ya da üretilenler geniş kitlelerde karşılık bulmuyor. Bu gerçek CHP için de geçerli!
Parti yöneticileri ve üyeleri daha çok isimler ve düşünsel yan yana gelişlere değil, kişilerin öne çıktığı “parti içi ittifaklara“ odaklanıyor. Tartışmalar, itirazlar ve şikayetler kişiler üzerinden yürüyor. Sonra da ortaya eğitim denince akla yalnızca “Sandık Eğitimi“ geliyor! Türkiye’nin neredeyse bütününde olduğu gibi “siyasi içerik“ ve “düşünsel açılım“ yeterince karşılık bulmuyor. Örneğin, CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultaya “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” başlığıyla sunduğu ve delegelerin oybirliği ile kabul edilen “çağrı metninin” karşılık bulması bir yana “okunmadığı” çıplak gözle bile görülüyor. Tıpkı Kılıçdaroğlu’nun 22 Nisan 2020 tarihli “Alçakgönüllü bir uygarlığın inşasına çağrı” ve 19 Temmuz 2020 tarihli “Yeni sosyal devlet” makalelerinde olduğu gibi…
Oysa “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” de, diğer metinler de iktidara yürüyen bir partinin öncelikli olarak tartışması ve içselleştirerek arkasında da milyonlarla buluşturması gereken metinlerdir. Kurultay metninde olduğu gibi, bu metinlerde laiklik vurgusunun eksikliği ya da kamuculuğun yeterince öne çıkartılmamış olması gibi konular haklı olarak eleştirilebilir ama asıl yapılması gereken kişileri değil eleştiri ve önerilerimizle birlikte düşünsel açılımları tartışmaktır. Eğer iktidara yürünecekse, başka bir Türkiye hayal edilecekse, bizleri bir araya getiren ya da ayrıştıran kişiler değil, düşünsel yaklaşımlar olmalıdır!
CUMHURİYETİ DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRMAK
Kılıçdaroğlu’nun Kurultay’da yaptığı konuşmada belirttiği gibi eğer “2023’de Cumhuriyet’i demokrasi ile taçlandıracak” bir iktidar yürüyüşü yapılacaksa, bunun üzerine oturduğu yeni bir düşünsel zemin olmalıdır. Üstelik bu düşünsel zemin yalnızca CHP üyelerini ve seçmenini mutlu edecek sınırları aşarak, demokrasi, özgürlük ve eşitlik isteyen, devletin “sosyal devlet” olmasını isteyen bütün toplumsal kesimleri kucaklayabilmelidir.
CHP 37. Kurultayı “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi” üzerine oturtulabilirse, önümüzdeki dönem için yeni bir düşünsel zemin yaratmak ve milyonlarda yarın hayali kurdurmak için önemli bir fırsata, yeni bir başlangıca dönüştürülebilir!
Erken seçim olur mu olmaz mı bilinmez ama eğer iyice köşeye sıkışan AKP-MHP bloku başka bir hamle yapmayıp seçimleri ertelemezse, seçimlerin 2023 yılında olacağı bugünden bilinmektedir. Bu nedenle “oy birliğe” ile yeniden CHP Genel Başkanı seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, bu metinleri CHP üyeleri başta olmak üzere, akademisyenler ve üniversite öğrencileri arasında, meslek odalarında ve sendikalarda konferanslar, sosyal medya araçları ve televizyonlar üzerinden tartışmaya açmalıdır. Böyle bir açılım aynı zamanda yapılması düşünülen “Program Kurultayı”nın da “kolaylaştırıcısı” olur!
Tıkanan ve çöken sistemin bütününden görüyor ve yaşayarak öğreniyoruz ki, CHP seçmenin de, Türkiye seçmenin de kişileri aşan, yarın hayalini yaratacak düşünsel açılımlara ihtiyacı var!
Belli ki, Pandemi yalnızca alışkanlıkları değiştirmeyecek, ekonomik krizle de buluştuğu için siyasal açıdan da dönemi yeniden şekillendirecek. CHP “Türkiye’de toplumsal barışı ve huzuru sağlayacak” demokratik sosyal devlet anlayışını öne çıkartırsa, “alçakgönüllü yeni bir uygarlığın hakim olduğu başka bir Türkiye” Anadolu ile sınırlı kalmaz, bölgeyi ve dünyayı da etkiler.
30 Temmuz 2020, İstanbul
Necdet Saraç