HABERMAX. EDEBİYAT – Eğitimci Yazar Etem Sevik, son yazısında gökyüzünde aniden beliren bir Güneş Halosu (Halo) fenomenini merkezine alarak okuyucuyu şiirsel ve varoluşsal bir yolculuğa çıkardı. “Halenin Mükemmelliği: Bir Umut Şöleni” başlıklı metin, günlük telaşın ortasında yakalanan bu geçici doğa olayını, insanlık durumunun ve mükemmel ahengin yansıması olarak ele alıyor.
Sevik, buz kristallerinden örülmüş bu daireyi, sadece bir ışık kırılması değil, “varoluşun kendisinin bir sesi” olarak tanımlıyor.
Renkler Üzerinden Duygusal Bir Spektrum
Yazar, halenin içinde parlayan her rengi, insan ruhunun farklı bir tonuyla ilişkilendiriyor ve okuyucuyu kırmızının saf enerjisinden, mavinin derin bilgeliğine uzanan bir duygu yelpazesinde gezdiriyor.
“Kırmızı ve Turuncu: Yeniden doğuş vaadi, sıcaklık ve samimiyet.
Sarı ve Yeşil: Huzur, dinlenme ve genç bir ormanın tazelenme umudu.
Mavi: En büyük karmaşanın ortasındaki evrenin sonsuz sakinliği.
Etem Sevik, “Kırmızıdan maviye uzanan bu spektrum, kalbin en derin arzularından en yüksek ruhani olana dek süren tüm insanlık hallerini kucaklıyordu” ifadesiyle, o dairenin aslında bir “duygu yelpazesi” olduğunu vurguluyor.
Telaşın Durduğu An ve Kalıcı Mesaj
Yazının en çarpıcı kısmı, halenin belirdiği an yeryüzündeki tüm telaşın durması ve insanların başlarını kaldırıp bu “geçici mucizeye” bakmasıdır. Sevik, halenin bizlere duyurduğu temel mesajı şöyle özetler: “Bütünlük, parçaların en güzel ahengidir.”
Hale kaybolduğunda ise ardında boşluk değil, bir tamamlanmışlık hissi kaldığını belirten yazar, okuyucuya son bir nasihat sunuyor:
> “Hatırlanması gereken şey, en parlak ışığın etrafında bile, hayatın tüm tonlarının bir ahenk içinde yan yana var olduğuydu… Başımızı kaldırdığımızda, o daireyi görmesek bile, artık onun orada olabileceğini biliyorduk.”
>
Sevik, bu derin tefekkürle, okuyucuları dünyevi karmaşanın ortasında iyiliğe ve umuda dair içten bir inancı aramaya davet ediyor.