Video konferans sistemi ile gerçekleştirilen programda ülke genelindeki Gençlik Koordinatörleri’ne seslenen Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Gençlik bir milletin geleceğidir. Bizim ülke olarak en büyük zenginliğimiz ve imkanımız da gençlerimizdir” dedi.
Başkan Erbaş, Başkanlık olarak gençlik çalışmalarına özel bir önem verdiklerini ifade ederek, “Sizler de bu önemli hizmet için seçilmiş hocalarımızsınız. Gençlerimize, çocuklarımıza ne kadar iyi rehberlik yapabilirsek onların hayatı da millet olarak geleceğimiz de o kadar güzel olacaktır.” diye konuştu.
Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı olarak temel amaçlarının, gençlerin inanç ve medeniyet değerleriyle buluşmalarını, kendisine, ülkesine ve insanlığa faydalı olmalarını sağlamak olduğunu kaydetti.
Hz. Peygamberin gençlerle iletişiminin en ideal örnek olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, “O, gençlerle güven, sevgi, saygı ve samimiyete dayalı bir iletişimi esas almış ve onların kendilerini gerçekleştirmelerine vesile olmuştur.” ifadesini kullandı.
Gençlik döneminin insan hayatında özel ve hassas bir dönem olduğunu ve gençlik çalışmalarının özel bir bilgi, yetenek ve formasyon gerektirdiğine işaret eden Başkan Erbaş, şöyle devam etti:
“Teknoloji ve iletişimin her yeri kuşattığı ve hayatın büyük oranda dijital alanda yaşandığı bir çağdayız. Kuşaklar arası farklılıkların günden güne derinleştiği adeta her on yılda farklı ilgi ve algılara sahip bir neslin geldiği bir zamandayız. Bize düşen, gençlik döneminin duygu yoğunluğunu ve aksiyon arzusunu iyi ve faydalı olana yöneltmektir. Bunu yapmaya mecburuz. Aksi halde gençlerin heyecanı farklı yapılar ve terör örgütleri tarafından istismar edilmektedir. Biz gençlerimize en iyi şekilde rehberlik yapalım ki, zararlı akımlardan kişilerden, gruplardan, yapılardan etkilenmesinler.”
Gençlik çalışmalarının önemine vurgu yapan Başkan Erbaş, “Çalıştığımız alanın öneminin şuurunda olmamız lazım. Gençlik hizmetleri beceri, özveri, fedakârlık ister; sürekli okuma ve araştırma gerektirir. Özellikle şunu ifade etmek isterim; gençlik hizmetlerinin birinci ve temel şartı, gençleri sevmektir. Gençlerle buluşmaktan ve konuşmaktan heyecan duymaktır. Şayet bu yoksa o zaman bu alanda anlamlı ve kalıcı bir hizmet üretme imkânı da yok demektir.” şeklinde konuştu.
“Yaşanan sorunları ancak İslam’ın bilgi ve hikmete dayalı üstün ahlakı ve bakışıyla çözebiliriz”
Başkan Erbaş, yeryüzünün tarihin en zor dönemlerinden birini yaşadığını, insanlığın savaşlar, yoksulluk, tabiatın dengesinin bozulması gibi devasa sorunlarının bulunduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:
“Dünya insanının büyük bir kısmı, kendini huzur ve güven içinde görmemekte ve maalesef geleceğe umutla bakamamaktadır. Bu durumdan en çok da gençler, kadınlar, çocuklar etkilenmekte, onlar mağdur olmaktadır. İster bireysel, ister bölgesel, ister küresel olsun yaşanan bütün sorunları ancak İslam’ın bilgi ve hikmete dayalı üstün ahlakı ve bakışıyla çözebiliriz. Bunu topluma ve dünyaya taşıyacak olan ise bizleriz. Dolayısıyla bizler milletin, ümmetin ve insanlığın umudu, iyiliğe ve hayra çağıran bir topluluk olduğumuzun bilinci ve sorumluluğuyla hareket etmek mecburiyetindeyiz.”
“En tükenmez hazinemiz, hakikatin bilgisine sahip olmaktır.” diyen Başkan Erbaş, “Batı, bilgiyi önemsemiş ama inancı ve ahlakı öteleyerek, bilgiyi insanlığın felaketine kullanmıştır. İslam dünyası ise bilgiyi ihmal etmenin bedelini ödemektedir. Ve maalesef bugün bizler, bilginin önemini idrak edememenin sancısını yaşıyoruz. Hâlbuki hepimiz A’lak Suresinin ‘oku’ emrini biliyor; Zümer Sûresi 9. ayetinin; ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu’ hükmünü anlatıyoruz. Şimdi bize düşen, bu ayetleri güzel bir şekilde anlamak, yaşamak, anlatmak ve insanların, gençlerin yaşamalarını sağlamak. O halde her birimiz geniş bir ufka ve bilgi birikimine sahip olmak durumundayız. Bunun için, seçici ve doğru okumalar yapmalısınız.” değerlendirmesinde bulundu.
Kalplere etki etmek ve akılları doğruya yöneltmekte Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyyenin önemine işaret eden Başkan Erbaş, “Sosyal bilimler, edebiyat, tarih, toplumbilim, teknoloji, fizik vb. okumalarımız bize çok farklı kazanımlar sağlayacaktır. Bu bağlamda özellikle gençlik dönemi, gençlerin sorunları ve ilgi alanları çerçevesinde bilgi sahibi olmaya; disiplinli çalışmaya ve kendimizi hem bireysel anlamda hem de mesleki bakımdan geliştirmeye mecburuz.” diye konuştu.
“En büyük imkânımız; imanımız, samimiyetimiz ve gayretimizdir”
Yapılan çalışmalarda samimiyetin önemine değinen Başkan Erbaş, “En büyük imkânımız; imanımız, samimiyetimiz ve gayretimizdir. İhlâs ve samimiyeti kuşanmak, bizlere bitip tükenmek bilmeyen bir sermaye verecek ve manevi bereketin kapılarını açacaktır.” ifadelerini kullandı.
Gençlik Koordinatörlerine, gençlere iyi birer rol model olmaları gerektiğini hatırlatan Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Nebevî bir görevi ifa etme sorumluluğuna sahip olanların dikkat etmeleri gereken en önemli husus, sözün en doğrusunu ve güzelini söylemek, ahlakı ve yaşantısı ile de çevresine en güzel örnek olmaktır. Yapmadıklarımızı söylediğimizde sözün tesiri kaybolacak, yaşanmayan bilginin etkin gücü olmayacaktır. Diğer taraftan, en önemli şiarımız, güven veren ve güvenilen bir insan olmaktır. Bu itibarla, temsil sorumluluğumuzun tebliğ vazifemizden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Temsil olmayınca takdim, tebliğ etkili olmaz. O yüzden gençlerimizin karşısında yapacağımız en önemli şey, iyi bir örnek, iyi bir rol model olmaktır.”
“En doğru yöntemimiz, hikmet ve güzel öğüttür”
Konuşurken karşıdakinin anlayabileceği bir dil kullanmak gerektiğini belirten Başkan Erbaş, en doğru yöntemin hikmet ve güzel öğüt olduğuna vurgu yaparak, “Beşerî ilişkilerde ilgiyi, sevgiyi, nezaketi ve zarafeti kuşanmak; sahih, güzel hikmetli ve etkili söz söylemek; muhataba göre yani insanlara seviyelerine ve ihtiyaçlarına göre konuşmak; ayrım yapmadan herkese dinin evrensel mesajını iletmek, bu yöntemin temel değerleri ve başlıca nebevî ilkeleridir. Çocuklara, gençlere, yetişkinlere onların anlayabileceği bir dil ile kullanacağımız dili, üslubu belirlemek zorundayız.” şeklinde konuştu.
Başkan Erbaş, gençlere nebevî yöntemle yaklaşarak, yargılamadan, dikte etmeden onlarla dost olmanın, vakit geçirmenin, hayatı paylaşmanın, onlara yetki ve sorumluluk vermenin ve daha da önemlisi onlara ufuk açmanın, en temel yaklaşım olması gerektiğini vurgulayarak, “Nitekim Rabbimiz, tebliğde sert ve kaba sözü değil, hikmetli ve etkili sözü emretmektedir. Bu ayet-i kerimeyi tebliğ metodumuzda ilke edinmek zorundayız.” dedi.
Başkan Erbaş, “Müjdeleyiniz, sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz.” hadis-i şerifinin çocuklara, gençlere yaklaşımda olmazsa olmaz ilkelerden birisi olduğunu kaydetti.
Gençlerle ilgilenmenin bir heyecan, sevgi, muhabbet işi olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, şöyle devam etti:
“En çok ihtiyaç duyacağımız şey, yüce bir ideal, adanmışlık ruhu ve bitmeyen bir heyecandır. İdealinizi büyük, heyecanınızı canlı tutun, kendinizi önemseyin. Bu manada, en büyük idealimiz, rıza-i bâri için yüce dinimiz İslam’a, gençliğe ve tüm insanlığa hizmet etmek olmalıdır. En büyük bahtiyarlığımız, bu uğurda adanmışlık ruhu ile çalışmak olmalıdır. Zira bu ulvî ideal uğrunda ortaya koyacağımız özverili gayretlerimiz mutlaka meyvelerini verecektir. Bu ise heyecanımızı daha da artıracak ve çalışma azmimizi daha da güçlendirecektir.”
Seminerde, gençlerle nasıl iletişim kurmak gerektiğini, hizmetlerin dil, üslup ve yöntem boyutu gibi önemli konuların ele alınacağını söyleyen Başkan Erbaş, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Sizler gençlerle ilgili her çalışmayı, her gelişmeyi takip etmeye çalışacaksınız. Elinizde, masanızda, gündeminizde her daim gençlerle ilgili, bir kitap, bir araştırma, bir makale olacak. Gençlerle ilgili her konu dikkatinizi çekecek. Gençlere rehberlik yapmanın olmazsa olmazıdır bunlar. Aksi halde onları anlamakta geç kalabilirsiniz. Bu vesileyle, gönül verdiğiniz bu vazifenin gereğini hakkıyla yerine getirmeyi sizlere müyesser kılmasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ediyor, hepinize görevlerinizde başarılar diliyor, sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Yüce Rabbimiz sizleri mahcup etmesin, her konuda yâr ve yardımcımız olsun. Kolaylıklar diliyorum. Dört gün sürecek bu müzakerelerin hayırlara vesile olmasını, nice kalplere, nice gönüllere güzellikler saçmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.”