Karanlık içerisinde ama büyük bir aydın…
Atatürkçü ama Kemalizm’e düşman, Atatürkçü ama ikinci cumhuriyetçi…
Atatürkçü ama aynı zamanda PKK‘nın ağız ve taleplerini aydın kisvesiyle savunup Atatürk’ün ulus devletini dinamitleme sevdasında…
Dedim ya büyük adam! Bu kadar çelişkileri kişiliğinde toplayıp bir karşılık bulabilmek “büyük adam” alametidir…
Zaten siyasetimiz de öyle…
Mesela; sicili tarihin en radikal tornistanları ile dolu biri var başımızda ama buna rağmen yönetiyor ülkeyi, tam yirmi yıldır…
Livaneli ile büyük benzerliği var anlayacağınız…
Bu köşenin müdavimleri bilirler. Livaneli’nin Ecevit hakkındaki söylediklerinin ardından kendisinin solculuğu üzerine bir yazı kaleme almıştım…
Bugün ise edebiyatçılığını ele alacağız. Çünkü hakikaten büyük edebiyatçı!
Selahattin Demirtaş’ı yazdığı bir kitap üzerinden Türk Edebiyatı’nın usta kalemi yapıyor, sonra tepkiler gelince sosyal medya hesabından bir paylaşım daha yapıp “Yasin Börü, Eren, Cemile, Ceren, Aybike, Berkin… hepsi evladımız. Ayrım yapanlar, çocuk ölümleri üstünden yarışanlar terörün değirmenine su taşıyor.” diye edebiyatına farklı bir boyut katabiliyor…
Öyle ki; PKK’ya methiyeler dizen, her yerde desteğini bildiren, PKK’nın siyasi şubesi HDP’nin eski eş başkanı Selahaddin Demirtaş’ı Türk Edebiyatı’nın usta kalemi kabul etmek ve ona sevgi gösterisinde bulunmak terör örgütlerinin değirmenine su taşımıyor bu edebiyata göre…
Yasin Börü’nün vahşice katledildiği olayların fitilini ateşleyen bizzat kendi deyimleriyle “Türk Edebiyatının usta kalemi” olması önemli değil. Romanlar tamamen gerçek hayatta olanları yansıtmaz ne de olsa.
Gerçekler farklı zira…
Zülfü bey, Bedirhan bebeği bilir misiniz? Annesiyle birlikte şehit edilmişti hani?
Ya hamile eşinin yanında şehit edilen astsubayı ve daha binlerce yetim kalan çocuğu? “Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen bir herifin neyini övdünüz bize bir anlatın lütfen.
Diyarbakır’da, çocukları terör örgütü tarafından kaçırılmış, kandırılmış ve HDP önünde nöbet tutan annelerin dramı için de bir gün edebiyatçılığınızı konuşturacak mısınız?
Gerçek bir hikayeyi romanlaştırmış olursunuz bunu yaparsanız…
Şehitlerimize üzülmek ve Selahattin Demirtaş’a dizilen övgüler. Bunların aynı paragraf içinde kullanılması nasıl bir akıl tutulması ve cehalet göstergesidir?
Hem Demirtaş’a methiyeler düzeceksin hem de onun yüzünden hayatını kaybeden Yasin Börü’nün adını anacaksın, öyle mi? Nasıl bir yüzsüzlük bu?
Çelişkinin dibini ekmekle sıyıran, Demirtaş’ın PKK’yı nasıl savunduğu ortadayken neyi lanetlediğini bile bilmeyen, bu şımartılmış, soldan dönme Amerikan beyaz liberalleri için her zaman derim; En az siyasal İslam kadar tehlikelidirler…
“Hadi yiğidim aslanım!”
Çok beğendiysen, daha fazla tutma, sıkma kendini…
Demirtaş gibi açık açık PKK dili ve edebiyatı yap sen de!
Zira hem Atatürkçü hem Demirtaşçı olunmaz!