Dolar 42,5212
Euro 49,5764
Altın 5.775,84
BİST 10.983,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Çok Bulutlu
İstanbul
18°C
Çok Bulutlu
Cts 19°C
Paz 15°C
Pts 12°C
Sal 12°C

Ekrem İmamoğlu’ndan Silivri Cezaevi’nden Sert Eleştiri: “Türkiye Otoriter Rejime Sürükleniyor, Çözüm Parlamenter Sistemde”

Ekrem İmamoğlu’ndan Silivri Cezaevi’nden Sert Eleştiri: “Türkiye Otoriter Rejime Sürükleniyor, Çözüm Parlamenter Sistemde”
28 Temmuz 2025 16:46
294

HABERMAX. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Silivri’deki Marmara Cezaevi’nden kaleme aldığı yazısında, Türkiye’nin otoriter bir rejime sürüklendiğini ve mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin demokrasi, adalet ve refahı yok ettiğini sert bir dille eleştirdi. İmamoğlu, Türkiye’nin kurtuluşunun parlamenter sisteme dönüş ve köklü reformlarla mümkün olduğunu vurguladı.

Ekrem İmamoğlu’ndan Cezaevinden Reform Manifestosu: “Türkiye’yi Tek Adam Rejiminden Kurtaracağız”

“Türkiye’nin Hali: Kuvvetler Ayrılığına Veda”
İmamoğlu, yazısında Türkiye’nin mevcut durumunu çarpıcı ifadelerle özetledi: “Kuvvetler ayrılığına, denge ve denetime, yargı bağımsızlığına, demokrasiye, adalete, liyakate, iyi yönetime, berekete ve refaha veda etmiş bir ülke… Ülkemin hali ne yazık ki bu.” Ülkenin yasama, yargı ve yürütme organlarının tek bir kişinin kontrolüne geçtiğini belirten İmamoğlu,

“Demokrasimizin bu kadar gerilediği, yürütmenin yasama ve yargıya bu kadar hâkim olduğu bir dönem hiç olmamıştı” dedi.

Otoriter Rejimin Kaynağı: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi
İmamoğlu, Türkiye’nin bu hale gelmesinin temel nedeninin 2016’daki darbe girişimi sonrası OHAL ortamında yapılan anayasa değişikliğiyle getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu ifade etti. Bu sistemin, Gazi Meclis’in kanun yapma, bütçe belirleme ve denetim yetkilerini zayıflattığını, gensoru ve sözlü soru gibi denetim mekanizmalarını ortadan kaldırdığını belirtti. Ayrıca, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısının değiştirilerek yargı bağımsızlığının zedelendiğini ve devletin tüm atamalarının tek bir kişinin takdirine bırakıldığını vurguladı. “Kuvvetler ayrılığı fiilen ortadan kalktı, kuvvetler birliği modeline geçildi” diyen İmamoğlu, bu sistemin refah, adalet ve bereketi yok ettiğini savundu.

Çözüm Önerileri: Parlamenter Sistem ve Reformlar
İmamoğlu, Türkiye’yi otoriter rejimden kurtarmak için köklü reformlar önerdi. Öncelikle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kaldırılarak parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğini belirtti. TBMM’yi siyasetin merkezi haline getireceklerini, yargıyı yürütmenin etkisinden kurtaracaklarını ve yürütmenin yetkilerini sınırlandıracaklarını ifade etti. İmamoğlu’nun önerdiği reformlar arasında şunlar yer alıyor:

Yasama Reformları: Cumhurbaşkanlığı’na bağlı kurulların lağvedilmesi, Meclis’in denetim araçlarının (genel görüşme, soru, gensoru) geri getirilmesi, torba kanun uygulamasının kaldırılması ve yasama süreçlerine sivil toplum ile akademinin katılımının artırılması.

Yargı Reformları: HSK’nın yapısının yargı bağımsızlığını güvence altına alacak şekilde düzenlenmesi, hâkim ve savcı atamalarında coğrafi teminat ve doğal hâkim ilkesine uyulması, yargılama sırasında hâkim ve savcı değişikliklerinin engellenmesi.

Hukukun Üstünlüğü: İfade özgürlüğünü kısıtlayan yasaların (Terörle Mücadele Kanunu, Cumhurbaşkanına hakaret yasası) değiştirilmesi, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının evrensel standartlara uygun hale getirilmesi, sendikal hakların güçlendirilmesi.

Seçim Güvenliği: Siyasi Partiler Kanunu’nun değiştirilmesi, YSK’nın bağımsızlaştırılması, siyasi partilerin mali kaynaklara ve medyaya eşit erişiminin sağlanması, siyasetin finansmanının şeffaflaşması.

Medya Özgürlüğü: Medya sahipliğinin şeffaf hale getirilmesi, RTÜK ve Basın İlan Kurumu’nun tarafsızlaştırılması, TRT ve Anadolu Ajansı’nın kamu yararına yayın yapmasının sağlanması, dijital medya için adil rekabet koşullarının oluşturulması.

Düzenleyici Kurumların Özerkliği: RTÜK, TCMB, BDDK, TÜİK gibi kurumların siyasi baskıdan kurtarılması, liyakat ve deneyim şartı aranarak şeffaf atamalar yapılması.

Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi: Yerel yönetimlere idari, mali ve siyasi özerklik sağlanması, kayyım uygulamalarına son verilmesi, belediye bütçelerinin adil dağıtımı ve mali özerkliğin anayasal güvenceye kavuşturulması.

Adalet ve Demokrasi Olmadan Refah Olmaz”

İmamoğlu, refah, adalet ve demokrasinin birbiriyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı: “Bir devlet ancak adalete dayanırsa halk nazarında meşruiyet kazanır. Adalet olmadan toplumsal huzur olmaz, refah olmaz.” Adil ve güvenli bir ortamın vatandaşları motive ettiğini, üretimi artırdığını ve beyin ile sermaye göçünü tersine çevireceğini belirtti. “Adalet ve hukuk olmayan ülkede bereket olmaz” diyerek, önerdiği reformların ekonomiyi düzelteceğini ve 86 milyonun zenginlik, güçlü gelecek ve bereketi konuşacağını ifade etti.

“Türkiye İçin Umut Var”
İmamoğlu, Türkiye’nin bu karanlık tablodan kurtulmasının uzak olmadığını, önümüzdeki ilk seçimlerden sonra bu reformları hayata geçireceklerini belirtti. “Biz insan kaynağımıza ve irademize güveniyoruz. Çalışacağız, üreteceğiz, adil paylaşacağız. Barış ve huzur içinde refahı, adaleti ve bereketi yaşayacağız” diyerek halkı umutlu olmaya ve mücadele etmeye çağırdı.

Protestolar ve Tepkiler
İmamoğlu’nun 19 Mart 2025’te yolsuzluk ve terör suçlamalarıyla gözaltına alınması ve ardından 23 Mart’ta Marmara Cezaevi’nde tutuklanması, Türkiye genelinde büyük protestolara yol açtı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu süreci “darbe” olarak nitelendirerek, “Milletin iradesine alerjisi olanlar siyaset yapmasın” dedi. Avrupa Konseyi, gözaltıları “halk iradesine karşı hareket” olarak kınadı.

İmamoğlu, Silivri Cezaevi’nden yaptığı paylaşımlarda, “Biz yargılanmıyoruz, direkt cezalandırılıyoruz. Adalet, huzur, barış, eşitlik için mücadele edeceğiz” diyerek halkı demokrasi ve adalet mücadelesine davet etti.

Sonuç
Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinden yaptığı bu çağrı, Türkiye’nin demokrasi, adalet ve refah arayışında önemli bir manifesto niteliği taşıyor. Parlamenter sisteme dönüş ve köklü reformlarla Türkiye’yi otoriter rejimden kurtarma vaadi, milyonlarca vatandaşta yankı bulurken, İmamoğlu’nun mücadelesi demokrasi için bir umut ışığı olarak görülüyor.

Paylaşın:
Habermax, tarafsız ve şeffaf habercilik anlayışıyla, her görüşe saygı göstererek doğru ve güncel bilgileri sunmayı hedefler. Siyasi ayrım yapmadan, güvenilir içeriklerle okuyucularını bilgilendirir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.