İmamoğlu, ”Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda, bir cami devlet için ne anlam ifade ediyorsa, cemevi de onu ifade edecektir” dedi.
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, Çekmeköy’deki seçim turunun ardından şehrin öte yakasına geçti ve Küçükçekmece’deki Garip Dede Cemevi’nde Alevi yurttaşlarla buluştu.
İmamoğlu, ilk olarak Alevi dernekleri ve federasyonları yöneticileriyle basına kapalı bir toplantı gerçekleştirdi. Ardından heyet yurttaşların karşısına geçti. İlk konuşmayı Garip Dede Dergahı Başkanı Celal Fırat yaptı. Fırat, İmamoğlu’na, seçim sürecinde kullandığı ”tatlı dil” için teşekkür etti.
‘TOPLUMSAL BİR SAMİMİYET…’
Daha sonra söz alan İmamoğlu, ”Dille ilgili özel bir çabam yok. Sahada gördüğünüz kişi benim. O anlamda çok rahatım. Eleştiri yapan birine, geçmişte nasıl davranıyorsam öyle davranıyorum. İnsanlar ağlıyor, ‘Ne olur böyle devam et’ diyorlar. ‘Ben belki sana oy vermeyeceğim ama bu insanlara huzur verecek cümleler kur’ diyorlar. Toplumsal bir samimiyet yaşıyoruz. Büyük bir sorumluluk yüklendim. O yüzden size söz veriyorum, bu tatlı dilimden sonuna kadar vazgeçmeyeceğim. Bu vazgeçmeme konusunda beni zorlayacaklar. Beni yaralamak isteyecekler. Duygularımı, en çok değer verdiğim kavramları çok iğneleyecekler onu da biliyorum ama inanın, benim sabrımla baş edemeyecekler. Beni bu anlamda diri tutacak olan şey sizin sevginiz, sahiplenmeniz ve paylaşmanız. Maneviyatım böyle güçleniyor, sabrım büyüyor” dedi
ADİL BİR KENT OLUŞTURACAĞIZ’
Şehre kıymet vermeyen bir anlayışın hakim olduğunu belirten İmamoğlu, ”Gelirler, şuradaki maneviyatı bir günde yok ederler. Dönem dönem de yaptıkları oldu. Yaşadınız. Büyük çabalar neticesinde bir yerlere gelindi. Bunu İstanbul’un her yerinde herkese yapabilirler. Bu sürecin değşmesi lazım, değişecek. Biz, adil kenti oluşturacağız. Fırsatları toplumun her kesimine eşit dağıtacağız. Hiç kimse kendini mağdur hissetmemeli” diye konuştu.
Çekmeköy’deki pazarda, Hatice Ocak isimli yurttaşla yaşadığı sohbete de konuşmasında yer veren İmamoğlu, konuyla ilgili şunları söyledi:
”Masum bir kadın pazarda, bana vatan hainliğinden bahsediyor. ‘Bana mı dedin’ diyorum. ‘Yok sana demedim’ diyor. ‘Ya bana diyorsun’ dedim. ‘Köyünde yüzde 80 CHP’ye oy veriyor, biliyorum. Köyüne gidebiliyor musun’ dedim. ‘Yok gidemiyorum’ dedi. ‘Belli niye gidemediğin’ dedim. Sen komşuna bile vatan haini diyeceksin sırası gelince. Niye? Şu partiye oy verdin, bu partiye oy vermedin diye. Kim diyor bunu. TV’lerde konuşanlar diyor. Ya bu reva mı? Ben bu şehre ve ülkeye şöyle bakıyorum: Bu şehirde 16 milyon, bu ülkede 82 milyon vatan sever insan var kardeşim. Birilerine cennetin anahtarı, ötekine cehennemin anahtarı verilecek, diğerine vatan haini diyecek. Olmaz kardeşim, yok böyle bir şey. Bu ülkede kimin vatan haini olup olmadığını belirleyecek yasalar, kurumlar var. Yanlış işliyor, eksik işliyor, o ayrı konu. İşaret ederek insanları kimse böyle suçlayamaz. En son ”Kardeşliğimiz baki kalsın” dedi, öyle gitti. O da bilmiyor ne dediğini. Bu insan bu kavramlarla suçlu sayılabilir mi?”
‘LÜTUF DEĞİL, KAMU BORCU’
Konuşmasında Alevi yurttaşların sorunlarına değinen İmamoğlu, ”Şu anda bir cemevindeyiz. Maneviyatı yüksek bir yerde, Garip Dede’deyiz. Bu şehirde Alevi vatandaşlarımıza dönük hizmetlerimiz olacak. Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda, bir cami devlet için ne anlam ifade ediyorsa, cem evi de onu ifade edecektir. Fiziksel koşullar, giderler, personel, çevre, peyzaj her ne eksiklik varsa bunu yapmak bizim görevimizdir. Bunu yapmamak yanlıştır. Geldiğimizin ilk ayında, en geç ikinci ayında meclislerimizde kararını alarak hayata geçireceğimizin sözünü veriyorum. Bunu yapacağız” dedi.
İmamoğlu şöyle devam etti:
“Bu bir lütuf değil. Bu, kamunun bir belediyenin, yaşayan vatandaşlarına olan borcunu ödemesidir. Ben bunu sağlayacağım sana. Vergilerinizi ödeyip, bu ülkede yaşıyorsunuz. Bu ülkenin en temel bireylerisiniz. O bakımdan bize düşen görev, Alevi vatandaşlarımızın inançlarını en sağlıklı, sıkıntısız ve yakışan ortamlarda yerine getirmelerini sağlamaktır. Dolayısıyla ben size vaat üzerinden lütufta bulunmuyorum.
Allah nasip eder başkan olursam size o kurumun aslında yapması gerekeni vaat ediyorum. Kamunun borcunu ödüyorum. Sünni vatandaşımız da bir haksızlığa uğrarsa onun yanındayız. İnanç özgürlüğünü savunan bir yönetim anlayışı bu. Başka bir şey değil. Tüm inanç sahiplerinin inançları bizim için karşılanması gereken ihtiyaçlardır.”
Demokrasinin temel kuralını, ”Sorunu olan bir kişi varsa o bir kişinin sorununu çözebilmek ve ona katkı sunabilmektir” şeklinde tanımlayan İmamoğlu, ”İşte ben, böyle bir demokrat olmak istiyorum. Demokrat Ekrem İmamoğlu. Ne yakışır deseler, bana, ”Çok iyi bir demokrattı. Herkese eşit davranırdı” derseniz, ruhumu en çok okşayacak tanımlama budur. İnşallah buna layık olacağım” dedi.
Yurt Gazetesi