HABERMAX.DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Hasan Karal, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) görüşülmeye devam eden 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile ilgili olarak, “2024 bütçesi, kaynakları vatandaşa değil ne yazık ki israfa, şatafata, faize harcayan bir bütçe özelliği taşıyor. Soruyorum; tarımsal desteğin 13 katından fazlasını faize vermeyi vicdanınız nasıl kabul ediyor?” dedi.
‘Bütçenin aslan payı eğitime değil faizie’
2024 bütçesinde sabit ve dar gelirli vatandaşlara yeni yükler yüklendiğini vurgulayan Karal, “Bütçede gelirler vergisi, kurumlar vergisi, KDV, ÖTV derken yük yine vatandaşın sırtına biniyor, fatura vatandaşa kesiliyor. Bütçede en büyük pay 1 trilyon 90 milyar lira ile eğitime ayrılmış görünüyor ama faize ayrılan kaynak ise 1 trilyon 254 milyar lira. Bu rakamlardan da anlaşılıyor ki söyledikleri gibi bütçenin aslan payı eğitime değil faize ayrılıyor. En kötü dönemini yaşayan çiftçilerimize ise 2024 yılı için 91,55 milyar lira tarımsal destek ödemesi planlanıyor. Bu rakam, yasal sınırı bile bulmuyor. Soruyorum; tarımsal desteğin 13 katından fazlasını faize vermeyi vicdanınız nasıl kabul ediyor? Bu durum, içinize nasıl siniyor?” diye konuştu.
‘Vatandaş yoksulluğu iliklerine kadar hissediyor’
Milletvekili Karal, 2024 bütçesinin Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve yapısal sorunlara hiçbir şekilde çözüm getiremeyeceğini ifade etti. Hükümetin ısrarla ve inatla hayat pahalılığını ve yoksulluğu ‘sümen altı’ ettiğini kaydeden Karal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne yazık ki ülkemiz yoksulluğun gittikçe derinleştiği, vatandaşların iliklerine kadar hissettiği bir hal almıştır. Bunun yanında ise parası olan, zengin kesim sermayesine sermaye katmış, daha çok zenginleşmiştir. Ülkemiz bir yanımız yaprak dökerken bir yanımız bahar bahçe halini almış, aynı ülkede değil de sanki iki ayrı kutupta yaşayan bir toplum haline dönüşmüştür. TBMM’de görüşülen 2024 bütçesi de kaynakları vatandaşa değil ne yazık ki israfa, şatafata, faize harcayan bir bütçe özelliği taşımaktadır. Bunun da belli bir kesimi daha çok zenginleştirmekten bir kesimin ise elindeki bir ekmeğin yarısını daha almaktan başka hiçbir anlamı bulunmamaktadır. Çözüm için hukukun üstünlüğünün egemen kılındığı, şeffaf, hesap verilebilir bir yönetim anlayışı derhal ve acilen tesis edilmelidir.”