HABERMAX. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Eğitim Politikaları Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ergen, Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın ‘Demokrasi Meydanı’ isimli programına konuk oldu. Ergen; teknoloji, yapay zeka, kuantum ve özerk üniversite gibi gündeme dair konuları değerlendirdi.
Yapay zeka nedir, siyasette nasıl kullanılır?
Yapay zekanın siyasette partilerin adaylaştırma süreçlerinde kullanılmasını değerlendiren Ergen şu ifadeleri kullandı:
“Yapay zeka dediğimiz teknoloji aslında o verileri işleyen, o verilerden bir desen çıkaran bir teknolojidir. Çektiğimiz fotoğraf, yazdığımız yazı, seslerimiz ya da beyindeki dalgalardır. Bunların içinden desenleri hızlı bir şekilde çıkaran teknolojiye yapay zeka denir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ‘Biz adayları seçerken yapay zekadan faydalandık’ sözlerini değerlendiren Ergen, “Sürekli anket yapıldığı için ankatleri biliyorsunuz telefonla yapıyorlar. Aramaktansa, hedef kitleyi belirleyip, toplumun veya o bölgenin genelini doğru tabir etsin. Yanlış kişileri aradıkları zaman ya da kelimeler arasında nüans farkettikleri zaman alarma geçmeleri lazım. ‘Bu bizi farklı yöne gönderiyor’ şeklinde yapay zekanın tetiklemesi gerekiyor. Yapay zekayı orada doğru kitleyi oluşturma da kullanmış olabilirler. Her şey bilgisayara giriliyor, ses otomatikman dijitalleştirilmiş oluyor. Onu da zaten işlemeye devam ediyorlar. Konuştuğunuz her kelime ‘evet, hayırlar’, vereceğiniz cevaplar dijitalleştiriliyor. ” ifadelerini kullandı.
“Yapay zeka, doğruluk payını yükselten bir teknoloji”
Ergen, günümüzde yapay zekanın siyasette oldukça yer edindiğini aktararak, “Yapay zeka bir araç olarak araştırmalarda örneğin bin kişiyi oluşturmada size optimizasyon sağlayan, doğruluk payını yükselten bir teknoloji olarak kullanılır.” dedi.
“Toprak sizin ama haberleşme sizin kontrolünüzde değil”
Açık Üniversite konusunun sorulması üzerine Ergen, şu ifadeleri kullandı:
“Biz 2022 yılında Yüksek Öğrenim Eylem Planı açıkladık. Bu Eylem Planı üniversitelerin ülkenin kalkınma dinamosu olarak tekrar yapılanmasını öngörüyor. Çünkü dünya inavasyon, girişimcilik temelli, teknoloji temelli bir kalkınmaya doğru ilerliyor. Yapay zeka toplumun ne zaman gündemine girdi. ChatGPT ile beraber. Medya algısı ile çok yükseklere çıktı. O firma şuanda 7 tirilyon dolar yatırım arıyor. Bizim gayri safi milli hasılamız ne kadar? 9 milyar dolar. Bir şirket 7 kat daha büyük bir parayı yatırımcılardan toplar hale gelmiş durumda. Teknoloji artık bir inavasyon ve kalkınma aracı değil bir milli güvenlik sorunu olmuş durumda. Başa bir şirket uzaya 40 bin uydu atmaya çalışıyor neden, artık benim haberleşme sistemimi bypass edecek. Artık BTK’nın kontrolünde bir haberleşme sistemi olmayacak, herkes uzaydan haberleşecek. Düşünebiliyor musunuz, toprak sizin ama haberleşme sizin kontrolünüzde değil. Yapay zekayı düşünün manipülasyona açık bir haldesiniz. Hayatımızı kolaylaştıracak çok yönü var ama aynı zamanda manipülasyona da açık, sesleri ve farklı görüntüleri oluşturabilecek.”
“Milli güvenliğe tehdit, içinde yapay zeka kelimesi geçmeyen birkaç meclisten bir tanesiyiz”
“Milli güvenliğe tehdit.” diyerek bütün ülkelerin ayağa kalmış durumda olduğunu ifade eden Ergen, “Yapay zekayı üreten şirketler Amerika Devletinden istekte bulundu. ‘Bizi düzenleyin’ diye. Bizde mecliste yasa yok. İçinde yapay zeka kelimesi geçmeyen birkaç meclisten bir tanesiyiz. Bizim Yapay Zeka Eylem Planına ihtiyacımız var. Bu hem kalkınma hamlesi hem de güvenlik hamlesi. Bu hem bizim hem Cumhurbaşkanının başına da gelebilir. Çok daha büyük olaylar ortaya çıkarabilir. Toplumsal kalkışmaları tetikleyebilirler. Onun için düzenlemeler lazım. Kalkınma ve regülasyonu çok güzel bir dengede tuturmak lazım. AB’nin, Amerika’nın ve diğer ülkelerin bu konuda farkındalığı hat saffada. Nükleer silahlanmayı nasıl regüle ediyoruz, ham maddenin sınırlardan geçmesini engelleyerek. Ama bunun sınırı yok. Amerika’da üretilen bir şey bütün dünyaya yayılıyor.”diye konuştu.
“Üniversitelerin, ‘yaşam boyu eğitimi’ bu yüzyıldaki hedef olarak ortada”
Üniversitelerin halka açılması hakkında görüşeri sorulan Ergen şu açıklamalarda bulundu:
“Üniversiteleri halka açmanın 2 anlamı var. Bir metaforik anlamı var bir de fiziksel anlamı var. Ülkemizdeki üniversite sistemine baktığımız zaman bizde sıkı sıkıya sarılmış, kontrol edilmiş bir yapı söz konusu. Üniversiteleri ligden düşürmüş durumda. Dünyanın bulduğu çözüm üniversiteleri yaşam boyu bir kulübe dönüştürmek. Yani sadece mezunlar gününde gelinen değil, tekrar meslek edinmek için, sertifika veya master programları ile tekrar gelinebilecek bir sürece dahil etmek isteniliyor. Bulunduğu çevrenin de sistematiğini zenginleştirecek bir hale getirilmesi isteniyor. Bütün dünya üniversitelerin yaşam boyu eğitimini bu yüzyıldaki hedefi olarak koymuş durumda.
Çoğu ülkede yapay zeka bakanlık seviyesine çıkmış durumda. Bu alelade bildiğimiz liyakat seviyesi ile olmayacak bir iş. Devlette daha yüksek bir liyakatı içeri çekebilecek bir yapılanmanın olması gerektiğini düşünüyorum.”
“Üniversitelerin özerkleşmesi gerektiğini düşünüyoruz”
“Üniversiteler kendini yeniden yaratma peşinde.” diyen Ergen, “ Onun için üniversitelerin özerkleşmesi gerekiyor. Özerk üniversite modeli 6’lı Masa’da bütün partiler tarafından kabul edildi. AK Parti’nin de vaatleri arasında yer aldı. Artık devlet üniversiteleri de dahil olmak üzere mütevelli heyeti ile yönetilmek üzere bütün partilerin vaatleri arasına girmiş durumda. Onun için üniversitelerin özerkleşmesi gerektiğini düşünüyoruz ve nasıl olması gerektiğini anlattık. Biz bunu MIT’deki bir grupla bütün gelişmekte olan ülkelere bir model olacak şekilde çalışmaya başlıyoruz. Üniversitenin sahibinin akademisyenler olduğunu düşünüyoruz. Bunun konfigürasyonunu üniversiteler yapsın, akademisyenler onaylasın ve biz bunları özerkleştirelim.” şeklinde konuştu.
“Genç nüfusu doğru bir eğitim sistemi ve doğru finansmanla biraraya getirmeliyiz”
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in kuantum açıklamalarının sorulması üzerine Ergen şöyle konuştu:
“Kuantum bir milli güvenlik sorunudur. Aynı zamanda büyük bir teknolojidir. İnanılmaz bir hesaplama gücüdür. Kuantum bilgisayarlar şifreleri kırabilecek ve bütün haberleşmemiz açığa çıkacak. Bu büyük bir varolma yarışı haline gelmiş durumda. Çin hükümeti bizzat kuantum teknolojilerine el koymuş durumda. Çünkü bu işi kim öne getirirse öne çıkmış olacak ve bizim gibi ülkeler için de çok büyük bir tehlike kaynağı olacak. Kuantum bilgisayarlarıda tıpkı yapay zekada olduğu gibi birkaç yıl sonra hem zevkle okuyacağız hem de korkuyla takip edeceğiz. Niye zevkle çünkü bilgisayarlar sayesinde yepyeni ilaçlar ortaya çıkacak. Gen Bilimleri çok daha hızlı ilerleyecek, hayatımız belki çok daha güzel olacak. Ama varlığımız da daha tehlikede olabilecek. Bu varolma yarışı, ölüm kalım yarışı. “İlerde birileri yapsın da biz de alırız” değil. Onun içinde ham maddemiz olan genç nüfusu doğru bir eğitim sistemi ve doğru finansmanla biraraya getirmeliyiz.”
1978 yılında Konya’da doğdu.
İlköğretimini Konya ve İzmir’de tamamladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliğine birinci olarak girdi, 2000 yılında 4.0 ortalama ile üniversite birincisi olarak mezun oldu.
Kaliforniya Berkeley Üniversitesi Elektrik Mühendisliği ve Bilgisayar Bilimleri bölümünde insansız araçlarda haberleşme üzerine yüksek lisans (MS) ve mobil haberleşme üzerine doktorasını (PhD) tamamladı. Aynı okulun uluslararası çalışmalar bölümünden Silikon Vadisinden fayda sağlayan ülkeleri incelediği teziyle ikinci yüksek lisans (MA) derecesini aldı ve aynı okulun HAAS işletme okulundan teknoloji yönetimi (MOT) programını bitirdi.
Çalışma hayatına 2004 yılında National Semiconductor şirketinin [şimdi Texas Instruments] “fellow”u unvanıyla aynı üniversitede akıllı sensör ve ulaştırma teknolojileri üzerine araştırma merkezi kurarak başladı. 2005 yılında Silikon Vadisi’nde 4. Nesil (4G) haberleşme teknolojisi üzerine WiChorus Inc. şirketini en iyi risk yatırımcılarından yatırımlar alarak kurdu ve 2009 yılında şirket başarılı bir şekilde Tellabs şirketi tarafından satın alındı. Akabinde yurda dönmesiyle beraber kendi şirketlerinin yanı sıra özel sektörde üst düzey görevler almaktadır. İş yaşamı yanında akademik çalışmalarına Boğaziçi Üniversitesinde 2010 yılında dersler vererek başlamış, daha sonra 2012 yılında Koç Üniversitesine yarı zamanlı doçent, 2017 yılında ise İstanbul Teknik Üniversitesine profesör olarak katılmıştır. 2022 yılında Sabancı Üniversitesinde girişimcilik, teknoloji ticarileşmesi için görev almıştır.
ODTÜ’den sekiz tane Bülent Kerim Altay ödülü almıştır. TOBB Ekonomi Teknoloji Üniversitesi’nin mütevelli heyetinde bulunmuştur. Avrupa’nın 5. Nesil (5G) haberleşme platformu gibi uluslararası platformların yönetimlerinde kurucu olarak seçilmiştir. Berkeley Üniversitesi Asya-Ortadoğu-Afrika Girişimcilik Programının danışma kurulu üyeliğini yapmaktadır. 2014 yılında Ekonomi Muhabirleri Derneği tarafından Altın Kalem ödülü verilen Bloomberg HT televizyonundaki Girişimcilik Endeksi programının uzman sunuculuğunu yapmıştır. Akademik ve güncel yayınları yanında ellinin üzerinde patent başvurusu ve üç kitabı bulunmaktadır.