HABERMAX.Bugün emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşımızın zafer belgesi, Cumhuriyetimizin tapu borsası Lozan Antlaşması’nın 100. yıldönümünü kutladınız. Bugün tarihi bir gün. 780 bin kilometrekarelik ülke topraklarımızın, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz bir gün. Lozan Barış Antlaşması’yla;
Lozan, bizim karışan karışan, mahrem topraklarımızın tüm yabancı güçlerinin insafına terk eden, saltanatın tacını ve tahtını korumak adına halkı kendi yurdunda esire dönüştüren, Sevr Anlaşması’nın tarihin çöplüğüne atanan ayrılık zaferin adıdır.
Bizim ve partimizin koruyucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de belirttiği gibi: “Lozan Barış Anlaşması, Türk Ulusu’na çalışmasından beri hazırlanmış ve Sevr Anlaşması Cumhuriyeti ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını anlatan bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasi utku eseridir”,
Lozan saltanat sevdalılarına, emperyalizme, mandaya karşı Mücadelemizin zaferle taçlandırdığımızın belgesidir. Lozan, dünya üzerinde saygın bir ülke olarak yer almamızın teminatıdır. Lozan’ı hafife alan, subjektif ve maksatlı söylemlerin nesnesi haline gelen, hatta kinle karşılaşanlar, İnönü’ye, onun üzerinden Atatürk’e, Cumhuriyetin kurucu kadrolarına ve değerlerine düşmanlık göstermektedir.
Özgürlüğümüzün bağımsızlığımızın tapu senedi olan Lozan’a giden süreci inşa eden ve antlaşmayı hayata geçiren başta Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve 2’nci Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız İsmet İnönü ile milli mücadele kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyoruz.
Kurucu değerlerimiz ve kurucu kadrolarımızın hedef ve idealleri, geçmiş 100 yılda olduğu gibi gelecek yüz yıllarda da vazgeçilmez yol rehberimiz olmaya devam edecekler.
Biz, CHP olarak, Kanun Teklifimizi Meclis Başkanlığına sunduk. Lozan Antlaşması’nın imzalandığı 24 Temmuz resmi bayram olarak kutlanmalıdır.
Değerli Basın Mensupları,
Bugün aynı zamanda basında sansürün kaldırılışının 115. yıl dönümü. 24 Temmuz’un basın için bayram olmaktan çıktığı gün boyunca. Ne yazık ki, basında sansürün kaldırıldığı 1908 istibdat koşullarından çok daha kötü koşullarla karşı karşıyayız.
Gazetecilerin, basın emekçilerinin dövüldüğü, tehdit edildiği, hapse atıldığı; basın kurumlarının kapatıldığı; ekranların karartıldığı; erişim engellerinin fikir suçlarının sansürün ve soruşturmaların olağanlaştığı bir dönemden geçiyoruz.
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 2002 yılında 100. sıradayken bugün 165. sıraya kadar gerileyen, basının durumunun demokrasimizin de içler acısı istediğinin önüne sermektedir.
İktidar, geldiği yerden beri Türkiye’de insanlar haber alma faydasını yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden sistemli olarak gasp ederek, toplumu dizayn etmeye çalışıyor. Gazeteci adı altında satın alınan yandaşlarıyla adaletsizliği, adaletsizliği, yolsuzluğu ve suçluluğu gizli kılmaktadır.
Unutmayalım ki, Çin’den sonra dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olan Türkiye’de, bu sorun sadece gazetecilerin değil; tüm toplum sorunudur
Biz, CHP olarak, özgür medyayı ve bazı insanların haberlerini almalarını gasp edenlere; basın emekçilerinin sendikal yayılımı en alt seviyelere indirenlere; korku, sansür ve hapishane üçgeninde basını tehdit edenlere karşı, kalemini satmayan, gazeteciliğin meslektaşlara ve etiğine sahip çıkan saygın ve özgür gazetecilerin yanında olacak