AHA.Ailem Türkiye’nin en kozmopolit illerinden birine mensup, ünlü Bob Dylan bile Kars’ın Kağızman İlçesi’ne mensup bir ailenin çocuğudur. Ben de Göle’de dünyaya geldim Eğitim hayatımı burada sürdürdüm. Lise yıllarında siyasi mücadele içerisine girdim ve o tarihten itibaren Türkiye’nin daha demokratik, daha özgür, daha çoğulcu ve adil bir ülke olması için çalışıyorum.
Çok genç yaşta, lise yıllarında devrimci düşünceyle tanıştım. Bu düşüncen bütün dünyaya ilham veren, eşitlik, adalet sunan, barışı çağıran, bütün insanların onurunu korumaya çalışan görüşlerinden etkilendim. Bu şekilde örgütlü hareket içerisinde yer alarak, çalışmalara başladım. 1980 darbesiyle faaliyetlerimiz son bulsa da daha sonra CHP içerisinde yer aldım ve partimin bana verdiği her görevi hakkıyla yerine getirmeye çalıştım.
CHP büyük bir okuldur. Bu okulun da teammülleri, belli kuralları vardır. En önemli kural dürüstlük ilkesidir. Siyasetçi halka hesap veremeyeceği ilişkiler ve işler içerisine girmemeli. Kamu imkan ve kaynaklarını asla kendi menfaati için kullanmamalı. Her zaman halkın çıkarlarını üste koymalı. Bir başka önemli kural da ayrımcılık yapmamak, bütün insanlara hizmet etme sorumluluğunu akıldan çıkartmamaktır. Başkaları ayrımcılıktan, düşmanlıktan, nefretten besleniyor olabilir, biz yine de bütün insanlarımızı severek, onların daha iyi imkanlara kavuşması için çalışmak zorundayız.
Beton Kanal projesi Türkiye tarihinin gördüğü en büyük yıkım ve ihanet projesidir. Bu projeye ayrılacak bütçe ile bütün İstanbul’un riskli yapı sorunu çözülebilir, İstanbul’daki bütün ilk ve orta öğretim okulları yeniden yapılabilir, 150 yataklı 1.650 hastane yapılabilir, İstanbul’da her 4 işsizden 1’ine iş sağlanabilir. Bu parayı böyle bir projeye harcamanın hiçbir mantıki izahı yoktur. Bilim dünyası ve tüm uzmanlar da bu projeye karşı. O yüzden biz Beton Kanal’a asla izin vermeyeceğiz. Çevremizi, doğamızı koruyacağız.
İstanbul Sözleşmesi tüm partilerin desteği ile ortaya çıkan, uluslararası bir sözleşmdir. Bu sözleşme ile ilgili gereken yasal mevzuatı da Meclis’te her partinin oy birliği ile çıkardık. Yapılması gereken bu sözleşme hükümlerinin eksiksiz uygulanmasını sağlamaktı, onun yerine hükümet sözleşmeden çekilmeyi tercih etti. Çok büyük hatadır. Bunun da bedelini ilk sandıkta ödeyecekler. Kadınlar oy kullanacak, AKP gidecek, İstanbul sözleşmesi geri gelecek.
Bütün dünya salgın döneminde ekonomik sorunlar yaşadı. Bütün ülkeler de bu yaraları sarmak, ekonomiyi ayakta tutmak için büyük programlar açıkladı. Örneğin Amerika gayri safi hasılasının yüzde 24’ü kadarlık bir tutarı doğrudan destek ve yardımlara ayırdı. Uluslararası Para Fonu tarafından yayınlanan bir rapora göre Türkiye dünyada salgın döneminde vatandaşlarına en az yardım yapan devletler arasında. Toplam yapılan yardımların boyutu gayri safi hasılanın yüzde 2,5’una ulaşmıyor. Bugün Türkiye ekonomide salgın nedeniyle değil kötü yönetim nedeniyle ağır bir bedel ödüyor. 83 milyonun hakkı olan 128 milyar dolar ortadan kayboldu. Bunu birilerine sattılar. Kime, hangi kurdan, hangi yolla, ne zaman ve niye sattıklarını da açıklayamıyorlar. Şimdi bunun bedelini yine biz ağır ödüyoruz. Faizler yüzde 19’a çıkmış durumda. Dolar 8,5 düzeyinde. Çok açık bir gerçek var, sağlığımızı salgın, ekonomiyi AKP tehdit ediyor. Sağlığımızı korumanın yolu aşıdan, ekonomiyi korumanın yolu da sandıktan geçiyor. O yüzden hep söylüyorum, yine söyleyeceğim, Türkiye için çıkış sandıktır, erken seçime ihtiyacımız var.
Ben evinde oturan, kapalı kapılar ardında yaşayan bir siyasetçi değilim. Mizacımda yok. Ben halkın içinde olmayı seviyorum. Salgın filan dinlemeden sokak sokak İstanbul’u gezmeye devam ediyorum. Öteki İstanbul’un tüm mahallelerinde dolaşıyorum, halkın sıkıntılarını dinliyorum, onların taleplerini Meclis gündemine getiriyorum. Umarım yakın zamanda normalleşme başladığı anda Halkın Otobüsü de yollara düşecek, 81 ili ziyaret etmeye, vatandaşlarımızla buluşmaya devam edeceğiz.
Bu güzel sohbet için teşekkür ediyor, size ve çalışma arkadaşlarınızla çalışmalarınızda yüksek başarılar diliyorum