
“Belediyelere darbe.
Basına darbe.
Sanatçıya darbe.
Futbola darbe.
Adalete darbe üzerine darbe.
Milleti darbecilerden kurtuluyoruz diye uyutup, en büyük darbeci oldun!
Hukuk yoksa darbe vardır.
Ve darbeciler eninde sonunda kaybeder!”
İnce’nin sözleri, özellikle muhalefetin ve bağımsız medya organlarının son dönemde sıklıkla dile getirdiği “siyasi tasfiye” ve “kamu kurumlarına müdahale” eleştirilerini tekrar gündeme taşıdı. İnce, mesajında hukukun üstünlüğüne vurgu yaparak “hukuk yoksa darbe vardır” ifadesiyle mevcut uygulamaların meşruiyetini sorguladı.
Muharrem İnce’nin tepkisi, yerel yönetimlerdeki koltuk değişimleri, bazı belediye başkanlarının ve meclis üyelerinin tutuklanması ya da görevden uzaklaştırılması ve sonrasında yaşanan meclis oylamalarıyla ilgili. İnce, bu süreci “demokrasinin erozyona uğraması” şeklinde yorumlayarak, sadece siyasal kadroların değil; toplumsal hayatın farklı kesimlerinin —sanatçılar, spor kulüpleri ve gazeteciler dahil— hedef alındığını savundu.
İnce’nin “Milleti darbecilerden kurtuluyoruz diye uyutup, en büyük darbeci oldun!” cümlesi, muhalefet cephesinde hükümete yönelik en ağır ve doğrudan eleştirilerden biri olarak değerlendirildi. Bu ifade, özellikle seçmenlere verilen söylem ile fiili uygulamalar arasındaki çelişkiye dikkat çekiyor.
Mesajın merkezinde hukukun üstünlüğü var: İnce “Hukuk yoksa darbe vardır” diyerek, adli süreçlerin şeffaflığı ve hukuki zeminin korunmasının önemine vurgu yaptı. İnce’nin açıklaması, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü ve yerel demokrasinin korunması yönünde çağrı niteliği taşıyor.
İnce’nin paylaşımı sosyal medyada ve muhalif kanallarda hızla yayıldı; yorumlarda İnce’nin sözleri desteklenirken, bazı kesimler ise ifadelerin siyaseten kışkırtıcı olduğunu savundu. Muhalefet partileri ve bağımsız gazeteciler, mesajı bağlamında değerlendirip benzer endişeleri dile getirdiler; iktidar ise yapılan eleştirileri “meclis aritmetiğinin sonucu” ve “hukuki süreçlerin gereği” şeklinde yanıtlamaya devam ediyor.
Muharrem İnce’nin sert açıklaması, muhalefet cephesinde birlik ve sertleşen eleştiri dilinin sembollerinden biri haline geldi. Bu tür söylemler hem kamuoyunu etkileme potansiyeline sahip hem de siyasi kutuplaşmayı derinleştirebilecek nitelikte. Hukuk, yargı süreçleri ve yerel yönetimlerin işleyişine dair tartışmaların önümüzdeki günlerde de devam etmesi bekleniyor.