Başkan Erdoğan, iki günlük Pakistan ziyaretinin dönüşünde uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Erdoğan, CHP-FETÖ ilişkisinden İş Bankası hisselerine, İdlib’den Libya’ya kadar birçok konuda önemli açıklamalar yaptı.
AHA.Gülcan TEZCAN / İSLAMABAD
Bölgemizde ve dünyada kritik gelişmelerin yaşandığı bu günlerde, Pakistan ziyaretimizde 2009’da tesis ettiğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin altıncı toplantısını gerçekleştirdik. Toplam 13 anlaşma imzaladık. FETÖ ile mücadele konusunda Pakistan’da önemli mesafeler aldık.
15 Temmuz sonrası CHP’nin temizlik sürecinde verdiği bir destek oldu mu? Kılıçdaroğlu “Darbe olsaydı kimin hangi görevde olacağı belli değil miydi” diye size soruyor. Ne söylersiniz?
CHP’nin bugüne kadar yaptığı tek şey FETÖ ile mücadeleyi hep sulandırmak olmuştur. Bay Kemal’in ciddi bir karşı duruşunu gördünüz mü? Onun o gece Atatürk Havalimanı’nda tankların eşliğinde kaçışını unutabilir miyiz?
Listeye bakınca, “eğer o liste kimdedir?” diye sorulursa, o listenin kimde olduğu cevabını kendisinin vermesi lazım. Niye? Zaten o listeyi beraber hareket ettikleri kişiler hazırladılar. Bunlar, malum zat, emekli genelkurmay başkanı, rahat rahat listeyi bulur çıkarır. Bu listeyi bizim düzenlediğimizi söylemek kadar süreci sulandıran bir yalan olamaz. Bunu az önce ifade ettiğim gibi, mütekait olan genelkurmay başkanı, kara kuvvetleri komutanına sorarsa gereken cevabı zaten alması lazım.
BAŞBUĞ DÜRÜST DAVRANMIYOR
Biz yaptığımız bazı değişikliklerle Yüksek Askeri Şura’da sivillerin ağırlığını öne çıkardık. Şimdi Sayın Başbuğ soruyor. Ben de Sayın Başbuğ’a soruyorum. Muhatap almak istemem ama sormak zorundayım. Çünkü halkımın bilmesi lazım. Dürüst davranmıyor. İnandıklarını sonuna kadar savunacakmış. Ya sen inandıklarını savun da ama dürüst savun. Bir tane boruyu göstermek suretiyle milleti aldatamazsın. Önce şunu anlatman lazım. Senin döneminde kaç FETÖ’cüyü ihraç ettiniz? Aynı şekilde -tabi şu anda rahmetli oldu- Yaşar Paşa döneminde kaç kişiyi ihraç ettiniz? Söyleyin, öyle bir şey yok. Geleyim başka yere. Askeri Mahkeme olayı çok önemli. Buradan eleştiri yapıyor. Askeri mahkemelerin hayatta olması halinde askeri mahkeme kalkıp da İlker Başbuğ’u yargılayabilir miydi veya Yaşar Paşa’yı yargılayabilir miydi? Şu anda FETÖ’den dolayı mahkum olanlara aldıkları cezaları askeri mahkeme verebilir miydi?
BUNU AÇIKLASINLAR
Biri de diyor ki “ben şu anda onun adına konuşuyorum.” Diyen kim? CHP’nin grup başkanvekili. Sen ne zamandan beri Başbuğ’un avukatı oldun? Bırak, varsa avukatı konuşsun. Bay Kemal de konuşuyor. İstikamet aynı. Nasıl çıkacaklar buna bakıyorlar. Ben de çok açık söylüyorum; buradan çıkamayacaklar. Tek güvenceleri şu anda bunlarla ilgili olan yasalar. Şimdi onlar bu yasalara güveniyor. Bu yasaları da biz çıkardık.
Şunu çok merak ediyorum; bunlar kontrollü darbe ile acaba ne dediklerini önce kendileri anlamışlar mı? Ben bunların kontrollü darbe ile ne dediğini anlamış değilim. Kılıçdaroğlu’nun kontrollü darbe ile ne dediğini anladığını da zannetmiyorum.
İDLİB’DE SESSİZ KALAMAYIZ
Bizim elimizde kapı gibi bir Adana Mutabakatı var. Biz oraya Adana Mutabakatı çerçevesinde gittik. Bu işin birinci boyutu. Girdik. Girdikten sonra orada bir düzenleme yapıldı. Gözlem noktaları kuruldu. Burada Soçi mutabakatının teminatı var. Biz bu adımları mutabakata dayalı olarak attık. Rejim güçlerinin bizim bu gözlem noktalarını kuşatmaya başladığını görüyoruz. Onların kuşatması karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. Onlara karşı da biz gereğini yapıyoruz.
Aslolan şey, 1 milyona yakın İdlib halkının bugün bizim sınırlarımıza doğru hareket halinde olması. Biz dedik ki; sınırımızdan 30-32 km. içeride sınır boyunca briket barınaklar yapalım. Şu anda yoğun bir şekilde orada barakalar yapılıyor. Bunu Merkel’e de açtım. “25 milyon euo gönderirseniz bunun bir kısmını da siz üstlenmiş olursunuz” dedim. Şu anda 25 milyon euroyu Kızılhaç vasıtasıyla Kızılayımıza gönderiyorlar. Biz onları beklemeden barakaları yapmaya başladık.
FUTBOLDAKİ HAKARETLER YENİR YUTULUR DEĞİL
Erdoğan, sporla ilgili bir soruyu da cevapladı: Süper Lig’de son viraja girilirken böyle bir rekabetin olması çok güzel. Federasyonun tarafgirlik içerisinde olduğuna ihtimal vermiyorum.
Ben bir Fenerbahçeliyim, aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Yüksek Divan Kurulu üyesiyim ama özellikle arkadaşlarıma yönelik sarf edilen hakaretamiz ifadeler yenilir yutulur şeyler değildir. Bakan arkadaşlarımızı kalkıp da bu işin içine bulaştırmak çok ciddi bir yanlıştır.
SİYASET OLMAZ
Kulüplerimizin yöneticilerinin bu konuda bir defa çok dikkatli olmaları, tribünlerdeki gelişmelere sahip olmaları lazım. Bilip bilmeden, herhangi bir bakanımız hakkında “filanca kulübü şöyle destekliyor” gibi yaklaşımları bizim kabullenmemiz mümkün değil. Ben bir ay kadar önce Kulüpler Birliği toplantısında da söyledim, “Lütfen siyaseti bu işe karıştırmayın” dedim. Biz bunu demişken, bu tür açıklamaların yapılması bizi ciddi manada üzer ve buna karşı da biz sessiz kalamayız.
TARAFSIZ OLMALIYIZ
Şampiyonluk kimsenin tekelinde değil. Bir de şu var, kalkıp da benim arkadaşlarım “bu sene filanca kulüp şampiyon olacaktır, ya da olmalıdır veya temenni ediyorum” diye asla söylememelidir. Biz tarafsızlığımızı korumalıyız.
JEFFREY’NİN ‘ŞEHİDİMİZ’ DEMESİ İNANDIRICI DEĞİL
Yani bunlar bize güven vermiyor. Bir bakıyorsunuz farklı… Başka bir gün yaptıkları açıklamalara bakıyorsunuz daha farklı. Jeffrey’nin “şehidimiz” demesi bizim için inandırıcı şeyler değil. İnandırıcı olmadığı gibi, güya bizim hakkımızı teslim ediyor. Tamam da Jeffrey’nin hakkımızı teslim etmesinden öte, burada bizim Sayın Trump’ın hakkımızı teslim etmesi çok önemli.
Yani Sayın Trump da eğer bizim hakkımızı teslim edecekse, bu konuda hakikaten kararlı bir duruş ortaya koyacaksa, onun bir anlamı olur. Bunun tabi bir de görüşmenin ardından yapılan basın açıklamasında özellikle uluslararası medyaya girmesi büyük önem taşıyor.
LİBYA’DAKİ SAVAŞI RUSYA YÖNETİYOR
Biz Sayın Serrac ile bir anlaşma yaptık. Meşru hükümetin yanında olacağımızı yazılı kayda girmiş durumdayız. Hafter’in tarafında 2 bin 500 civarında Rusya’nın Wagner’i var. Wagner’in Rusya Savunma Bakanı Şoygu ve diğerleriyle toplantı halinde fotoğrafı var. (Wagner ve Rus devlet heyetinin toplantı fotoğrafı) Öndeki Hafter. Şu daire içinde olan Sayın Putin’in çok samimi adamıdır. Bu adam Wagner’in başıdır. Yöneten budur. Şuradaki de Şoygu’dur. Hemen onun yanında da Rusya Genelkurmay Başkanı Gerasimov’u görüyorsunuz.
Bunlar şu anda Rusya’nın en üst düzey askeri noktadaki güvenlik kadrosudur. Şu anda Wagner’i de orada bunlar yönetiyor. Şu anda bizzat Rusya en üst düzeyde oradaki bu savaşı yönetiyor. Bir de Sudan’dan 5 bin civarında savaşçı var. Çad’dan gelenler var. Derken nereden bakarsanız bakın 10 bini aşkın şu anda dışarıdan gelmiş asker var. Hafter’in yanında olanlar belli. Mısır, Abu Dabi yönetimi, aynı şekilde Suud ve Fransa Hafter’in yanında.
DOĞU AKDENİZ’E PETROL OLARAK BAKILAMAZ
Orada bir değişiklik söz konusu değil. Tabi bu işler kolay işler değil, maliyeti de çok çok yüksek işler. Bir sondaj, iki sondaj, üç sondaj… Çıkmaz, çıkmaz, çıkmaz; ondan sonra bir tanesinde de çıktığı andan itibaren de “tamam” dersin. Mesela bizim Karadeniz’de araştırmalar yaptılar ve yaptıkları araştırmalarda 200 milyon doları aşkın yatırım yaptılar ama netice alamadılar. Anlaşmamıza göre biz onlara para vermeyeceğiz, onlar çıkartırlarsa yarı yarıya bölüşecektik. Çıkartamadılar, biz de onları uğurladık.
Bu sadece kuru bir petrol arama olayı değildir. Bu olayın asıl önemli olan yanı, siz siyasi olarak da orada varsınız, askeri olarak da varsınız. Gazi, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” diyor. Burada bir mana var. ABD’nin sahadaki politikalarından kaynaklanan durumu da düzeltmesi halinde işimiz daha kolay olacaktır. Fakat tabi ilginç olan şu; Hafter’i davet ediyorlar. Şimdi de Macron çağırıyor Hafter’i.
İŞ BANKASI’NDAKİ CHP HİSSELERİ İÇİN TAHAMMÜLÜMÜZ YOK
Bu konu ile ilgili çalışmaları birinci derecede Nurettin Canikli bey yürüyor. Bu hafta MKYK toplantısında bizlere bir sunum da yaptı. Dedik ki bu işi biraz daha olgunlaştıralım ve olgunlaştırmanın ötesinde bir de hukuki işlerle ilgili bir kurul kuralım. Hukukçu arkadaşlarımızla beraber de bu çalışmayı tam manası ile hukuki bir zemine oturtalım dedik. Zannediyorum birkaç hafta içerisinde onun neticesini de kendilerinden alacağız. Fazla geciktirmeye niyetimiz yok. Vakit kaybına tahammülümüz yok.
TRUMP’LA KRİTİK TELEFON GÖRÜŞMESİ
Başkan Erdoğan, ABD Başkanı Trump’la görüştü. İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Erdoğan ile Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, ikili meselelerin yanı sıra bölgesel gelişmeler ele alındı. Erdoğan ile Trump, görüşmede, rejimin saldırılarının kabul edilemez olduğunu ifade ederek, İdlib’de yaşanan krizin bir an önce sona erdirilmesi konusunda görüş alışverişinde bulundu. Deniz komşusu Libya’nın yeniden barış ve istikrara kavuşturulmasının önemi vurgulanan görüşmede, iki lider, ikili ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması için gerçekleştirilen müzakerelerin yeniden başlaması hususunda mutabık kaldı.
AK PARTİ’YE 45 BİN YENİ ÜYE
İDLİB ÇÖZÜLMEDEN DÖNÜŞ OLMAZ
Erdoğan, İstanbul’da AK Parti İl Başkanlığı ödül törenine katıldı. “10,5 milyonla Türkiye’nin en çok üyesi olan partisiyiz. Dünyada örneği yok. 45 bin yeni üyemize hoş geldin diyorum. AK Parti’nin sırtını yere getirmeye kimsenin gücü yetmeyecek” diyen Erdoğan, yeni üye olan vatandaşlardan bazılarını telefonla arayıp tebrik etti. Telefon görüşmelerinde ilginç anlar yaşanırken bazı vatandaşlar Erdoğan’la konuştuklarına inanmakta güçlük çekti. Erdoğan İdlib konusuna da değindi. “İdlib’deki sorun çözülmedikçe ne sınırlarımıza yönelen yeni kitlelerin ne de ülkemizdeki Suriyelilerin dönüşü mümkün olmayacaktır.Rejim çekilmezse şubat bitmeden bu işi yapacağız” dedi.
Erdoğan, dün AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta’nın babası Alaaddin Şahin’in cenaze törenine de katıldı.