AHA.Öncelikle bizleri burada misafir eden Yeni Sarıbey Muhtarımıza ve siz değerli Sarıbeylilere çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca bizleri yalnız bırakmayan Değerli Karacabey İlçe Başkanımıza, İlçe Teşkilat Mensuplarımıza ve Kıymetli Basın Mensuplarımıza da şükranlarımı sunuyorum.
Malumunuz üzere;
Çağın illeti pandemi ile de mücadele ettiğimiz son bir yıl içinde hem memleket ekonomisi hem de aile ekonomisi tam anlamıyla dibe vurdu.
O nedenle vatandaşımız, özellikle temel gıda fiyatlarına zam üstüne zam yapılmasından ötürü haklı olarak dert yanıyordu.
Bizler bunu İYİ Parti olarak geçtiğimiz hafta Bursa’da yaptığımız eylemle, ‘Mutfakta Yangın Var’ diye haykırarak Türkiye gündemine taşıdık.
Evet marketlerde satılan ürünlerin fiyatları çok yüksek ama bilinmelidir ki;
Bu ürünlerin her biri üreticiden, yani sizlerden neredeyse yok fiyata alınıyor.
Burada sizlerin huzurunda altını önemle çiziyoruz ki;
Market raflarındaki fahiş rakamların sorumlusu asla üretici değildir.
Tam tersine bu keyfi zamların failleri bellidir ve kaymağını da çiftçiler değil, o aracılar, simsarlar, tüccarlar vs. yiyor.
ÇİFTÇİ HACİZ ESİRİ OLDU
Onlar alın teri akıtmadan zenginliklerini katlaya dursunlar;
gerçek üretici, böylesine zor şartlar altında üretim yapamaz, ekip dikemez hale geldi.
Ülke ekonomisinin, kalkınmasının temeli çiftçimizdir denir.
Gel gör ki, üreticimiz ürününü tarlada, traktörünü de Ziraat Bankası’nda, Tarım Kredi Kooperatifleri’nde rehin bıraktı. Borcunu ödeyemez hale gelen çiftçinin ödeyemediği borcuna karşılık da evi, barkı, traktörü, neyi var neyi yok hepsine haciz geldi.
Ziraat Bankası çiftçimizin bankasıdır değil mi?
Evet öyle.
Ama ne yapıyor?
Biz söyleyelim;
Gidiyor, bilmem ne adalarındaki yandaş şirketinin yatırımına tam 1.6 Milyar $ kredi veriyor!..
Yine gidiyor, ünlü bir şarkıcıya kredi verip borcunu erteliyor!..
Peki çiftçimize gelince ne yapıyor?
Tabi ki alacağına şahin olup, borcuna haciz gönderiyor.
Bu mudur sizin adaletiniz, bu mudur çiftçinize verdiğiniz değer?
BU MU TAHIL AMBARI ÜLKE?
Hiç bir planlama yapmadan üretimin önünü açtık diyorsunuz.
Ülkemizin 10 yıldır hububat konusunda açığı var mı? Var.
Buğday ve Mısır Rusya’dan;
Pirinç ABD ve Rusya’dan;
Kuru fasulye Meksika, Kanada ve Hindistan’dan;
Soya Ukranya ve ABD’den gelmiyor mu? Geliyor.
Ayçiçeği yağını Rusya ve Ukranya’dan ithal etmek ile kalmıyoruz
Yüzde 37 ile Dünya Lideriyiz.
Oysaki 28 Avrupa Birliği Üyesi’nin yüzde 19 oranında Ayçiçek yağı ithal ediyor
Oysa o beğenmedikleri Cumhuriyet Türkiyesi, bir zamanlar dünyanın tahıl ambarı, çiftçi de bugün olduğu gibi rantçıları kölesi yerine, milletin efendisi değil miydi?
Geçtiğimiz Cuma günü TMO Ekmeklik Buğday İthalatı ihalesi tekliflerini aldı.
Ton fiyatı 302 $ , yani 2.300 TL. Buna bir de 60 $ gümrük vergisi ekleyin, iyi para değil mi?
Oysa aynı TMO, Mayıs 2020’de çiftçimizden ekmeklik buğdayın alış fiyatını neden 1.650 TL olarak açıklıyor?
Biz şimdi sormaz mıyız; ithalata verdiğiniz parayı, çiftçimizden neden esirgiyorsunuz diye?
Tabi o zaman enflasyon yukarı çıkıcak değil mi?
Bundan 10 gün önce, 10 TL’ye alınan karnabaharı, tarladan bugün 1 TL’ye alan yok.
Sn. Tarım Bakanı Pakdemirli, böyle mi planlama yapıyorsunuz?
Çiftçi bu ürünü yetiştirmesi için tarlasını sürdü, gübresini attı, işçiliğini yaptı, sonuç ne?
Koskoca bir hiç.
Üstelik bütün çabası, emeği, alın teri boşa gitti, olmayan parasını da heba etti.
GÜBRE FİYATLARI UÇUYOR
Bu arada;
Geçen yıl ve bu yılki gübre fiyatları arasında afaki bir fiyat artışı da var.
Üre Gübresi yüzde 63,
Dap Gübresi yüzde 64,
Taban Gübresi yüzde 40,
Diğer Taban Gübresi yüzde 50 oranında artarken, mazot fiyatları da yüzde 13 oranında zamlandı.
Çiftçimizin ürettiği üründe ise neredeyse yüzde bin oranında azaldı.
Geçtiğimiz günlerde Tarım Bakanlığı yetkileri ile 7 gübre firması arasında bir toplantı yapıldı ve fiyatların daha yukarı çıkacağı bildirildi.
Karnabahar 15-20 gün içinde toplanamazsa, çiftçimizin ürünü tarlada kalacakmış kimin umurunda?
Mart ayında tarlasını yeni mahsül için sürüp ekime hazırlıyacak olan çiftçimiz;
bu şartlar altında, olmayan parasını, zarar ettiği, iflas ettiği durumdan, ekim yapmadan nasıl kurtaracak?
Hülasa;
Üreticimizin de tüketicimizin de zarar ettiği bir anlayış ile ekonomimizle birlikte yaşam standartlarımızı getirdiğiniz durum ortada.
ÇİFTÇİ DE ESNAF DA PERİŞAN
Çiftçinin yanı sıra;
Türkiye’de her gün ortalama 250 esnafımız dükkanına kepenk vurup kapatıyor.
Bu şartlar altında 2 kişilik bir ailenin tarım ile üretip geçinmesinin imkan ihtimali yok.
Diyorsunuz ki;
Siz bırakın tarımı, zaten 3-5 İthalatçımız var ve onlar herşeyi ayağımıza getiriyor.
Çiftçi gitsin, fabrikada asgari ücretle çalışsın.
Bilinmelidir ki;
Çiftçimiz bu hayatta üreterek keyif alıyor. Dedesinden babasından kalan mirasını devam ettirmek istiyor.
Bu topraklar 7 düvelle savaşmış çileli insanların ecdadından miras kalmış; Kurtuluş Savaşı’ndan sonra da ülkemizin kalkınmasına öncülük etmiş topraklardır.
Çiftçilerimiz de; Cumhuriyetimizin ve egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olan milletimizin efendileridir.