Tutuklu sanıklardan Delipalta’nın anne ve babasının yanı sıra duruşmayı takip etmek isteyen avukat ve gazetecilerden bazıları pandemi gerekçesiyle duruşma salonuna alınmadı.
Ayrıca duruşmayı izlemek isteyen HDP Milletvekili Hüda Kaya, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve Milletvekili Barış Atay da duruşma salonuna alınmak istenmedi. Vekiller duruşma salonuna bu konuda yaşanan tartışmaların ardından girebildi.
Duruşmada ilk olarak konuşan Anıl Akyüz, üniversite öğrencileri tarafından sosyal medya üzerinden çağrı yapılması üzerine Kadıköy’deki açıklamaya katıldığını belirtti.
Herhangi bir eylem veya yürüyüş yok iken kolluk kuvvetleri tarafından önüm kesildi. O sırada herhangi bir ‘dağılın’ ihtarı yapılmadı. Kolluk kuvvetleri başımdan tutup beni kaldırıma vurdu, yüzümde hala izleri var. 2 aydır tutukluyum, bu kararın keyfi ve siyasi bir karar olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple tahliyemi talep ediyorum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum.
Akyüz’ün avukatı da müvekkilinin anayasal hakkının kullanılmasının engellendiğini belirterek, “O gün eylemcilere saldırılmış, tacize uğramışlardır. Asıl kolluk suç işlemiştir” dedi.
Sonrasında söz alan hakkında elektronik kelepçe cezası bulunan Aslı Altınok ise, elektronik kelepçenin kadına şiddet faillerine uygulanacağı söylenmesine rağmen öğrenciler olarak kendilerine takıldığını ifade etti.
“Bunun anlamı biz kadına şiddeti önlemek yerine, muhalif sesleri bastırmak istiyoruz demektir. Yalnızca 79 şiddet failine kelepçe uygulanıyor ancak 100’ün üzerinde siyasi insana kelepçe takıldı” diyen Altınok, ev hapsi kararının kalkmasını ve kadına şiddet faillerine ev hapsi cezası verilmesi talebinde bulundu.
Yargılanan öğrencilerin duruşması devam ederken, salona giremeyen arkadaşları adliye önünde açıklama yaptı. Hüda Kaya, Sezgin Tanrıkulu ve Erkan Baş da salondan çıkarak açıklama yapan öğrencilere destek verdi.
Ardından basın açıklaması yapan öğrenciler, şunları ifade etti:
Boğaziçi Üniversitesine atanan kayyum rektör Melih Bulu’yu kabul etmediklerini ve bir sanat eserini sergiye astıkları için tutuklanan Doğu ve Selo’nun yanlarında olduklarını haykırmak için seslerinin binlerce sıra arkadaşlarının sesiyle birleştirdiler.
Şilan ve Anıl yıllardır kendi üniversitelerinde de paralı eğitime, üniversitelerdeki anti-demokratik uygulamalara kadın düşmanlığına, homofobiye, gericiliğe ve her türlü faşizme karşı mücadele etmişlerdir. Hem kendi üniversitelerine atanan kayyum rektörlere karşı hem Boğaziçi Üniversitesine atanan kayyum Melih Bulu’ya karşı üniversitenin tüm bileşenlerinin yanında olmuşlar, özerk demokratik üniversite mücadelesini sahiplenmişlerdir.
Hiçbir arkadaşlarının suçlu olmadığını söyleyen öğrenciler, “Arkadaşlarımız tutuklu dahi değildir. Direnen üniversitelilere, gençliğe gözdağı vermek amacıyla rehin tutulmaktadırlar. Bizler bugün Kartal Adliyesi önünden, memleketin dört bir yanından, birçok üniversiteden sıra arkadaşları ve omuzdaşları olarak Anıl ve Şilan’ı almaya geldiğimizi haykırıyoruz. Şilan ve Anıl ne tutuklandıkları gün ne de bugün hiç yalnız değiller” dedi.