HABERMAX. TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı’nı kamuoyu ile paylaştı. Konuşmasında, İBB ve diğer belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasını isteyen Milli Eğitim Bakanı sert tepki gösteren İmamoğlu, “Kalkmışsın, bizim maneviyatımıza hakaret ediyorsun. Bir de kalkmışsın, ‘Kreşleri kapatacağım’ diye yazı yolluyorsun. Senin yazın var ya vız gelir tırıs gider kardeşim. Vız gelir tırıs gider. Hadi gel de kapat. Hadi gel de kapat. Gel 150 tane kreşi kapat bakalım. Cesaretin varsa, bekliyorum. Cesaretin varsa, davet ediyorum seni. Birebir eşlik edeceğim, sana kreşleri gezdireceğim. Bakacaksın, orada kaç tane genç kızımız kreş öğretmeni olarak çalışıyor. Bakacaksın, dünyada bu kadar kaliteli bir kreş yapısı gördün mü? Davet ediyorum. Ama cesaret edemezsin gelmeye. Seni Ekrem İmamoğlu’yla yan yana görürlerse, ‘cız’, yanarsın. Sizi koltuk meraklılarız sizi. Siz bu yazınızı alın, çöpe atın. Ama bu akla, bu millet, önümüzdeki sandıkta, ‘Git kardeşim başımdan’ diyecek, ‘Git kardeşim başımdan’ diyecek. Bu kadar net” dedi.
ŞİŞLİ / İSTANBUL
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı”nı kamuoyu ile paylaştı. Harbiye Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda düzenlenen tanıtım toplantısında İmamoğlu’na, eşi Dr. Dilek Kaya İmamoğlu eşlik etti. CRR’yi hınca hınç dolduran kadın mesai arkadaşları da İmamoğlu’nu yalnız bırakmadı. Konuşma yapacağı platforma yoğun ilgi altında çıkan İmamoğlu, görsel içeriklerle zenginleştirdiği sunumunda şunları söyledi:
“BAŞLIKLARIN BİZİ ÜZDÜĞÜ VE BAŞIMIZI ÖNE EĞDİĞİ SONUÇLAR VAR”
“Bugün, tabii bu tür başlıklara dair birtakım sunumları sizlerle paylaşırken, elbette ki hizmetlerimizi anlatırken gururumuz var. Ama hizmetlerin ötesinde, açıkçası başlıkların bizi üzdüğü ve hüzne doğru başımızı öne eğdiği de sonuçlar var. Bunlardan bir tanesi, bugün yoğun bir biçimde kadına şiddeti ve özellikle çocuğa şiddeti konuşuyor isek ve buna çözüm arama ve çare bulma konusunda bir gayret ortaya koyuyorsak, elbette önemli ve mutlak başarıya ulaşma konusunda kararlıyız. Ama bir bakıma da hüzünlüyüz, 21. yüzyılda bu çağda, bu ortamda gerçekten gurur duyduğumuz, onur duyduğumuz Cumhuriyetimizin 101. Yaşında. Dün Öğretmenler Günü’ydü. Bize güzellikleri ve iyilikleri öğreten güzel öğretmenlerimizin hayatta da önümüze ışık tutan, başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün öğretmenlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyorum ve her birisini minnetle yad ediyorum.”
“İKİNCİ YÜZYILA DÖNDÜĞÜMÜZ BU EVREDE…”
“O öğretmenlerin bize öğrettiği ve yine 101 yıl önce kurulan cumhuriyetin, dünyada birçok milletten daha önce, gerçekten toplumsal eşitliği, kadının toplumun içindeki yerini ve her insanın tebaadan kurtarılarak, eşit birey olmalarını sağlayan, cumhuriyeti bizimle buluşturulan, bu güzel, kutlu yolculuğun 101’nci yaşında, ikinci yüzyıla döndüğümüz bu evrede, böylesi konuları başlık yaparak, sizlere çözüm arayan ve çareleri oluşturmamızdaki yolculuğu tariflemenin görevini yerine getirirken, elbette ki hüzünleniyorum ve başım öne eğik. Çünkü görevimizi yerine getiremiyoruz. Birazdan sizlere bahsedeceğim hem günün tespitlerini hem bugüne kadar yaptıklarımızı ve özellikle bundan sonraki planlarımızı anlatırken, bütün sorumluluk duygumla bu yolculuğa, bütün yol arkadaşlarımla birlikte çıktığımı ve kayıtsız şartsız takipçisi olacağımı ve gerçekten bu şehirde kadına şiddetin ve özellikle çocuklarımıza dönük şiddetin, istismarın inşallah tümden ortadan kalktığını ama özellikle ülkemizde böylesi konuların bir daha konuşulmadığı günleri hep birlikte yakalamanın da hedefini koyduğumuzu ve takipçisi olacağıma hepinizin huzurunda söz veriyorum.”
“KADIN VE ÇOCUK GÜVENLİĞİ ÖNCELİKLİ MESELELERİMİZDİR”
“1999 yılında, yani tam 25 yıl önce, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, bu büyük toplumsal soruna dikkat çekmek adına, 25 Kasım’ı ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ olarak ilan etmiştir. 1989 yılında ise, BM Genel Kurulu tarafından, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme imzalanmış, 20 Kasım, ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ ilan edilmiştir. İBB olarak, bu iki tarihe verdiğimiz büyük önem kapsamında hem kadın güvenliği ve hem de çocuk güvenliği öncelikli meselelerimizdir. Özellikle son zamanlarda maalesef çocuğa ve hatta bebeklere artan kan dondurucu şiddet ve 20 Kasım’ın sembolik önemi dolayısıyla, çocuğun güvenliğini de eylem planımıza dahil ettik. Bununla birlikte bugün, özellikle kadın güvenliği ve kadına yönelik şiddetle mücadelede atılacak adımlara odaklanacağız.”
“KADINLARI VE ÇOCUKLARI KORUYAMAYAN BU SİSTEMİN ACİZLİĞİNİN VE ACIMASIZLIĞININ YANSIMASI”
“Kadına yönelik şiddet, ülkemizin en büyük kanayan yaralarından, en büyük toplumsal sorunlarından biridir. Son 20 yılda, ülkemizde yaklaşık 6.000 kadın öldürülmüştür. Hem de büyük çoğunluğu, en yakınları tarafından öldürülmüştür. Kadınların üçte ikisi, en güvende hissetmeleri gereken yerde, evlerinde, öldürülüyor; bu ne kadar acı bir gerçek. Bunun yanı sıra; kadınların üçte biri, hayatlarında en az bir kez şiddete maruz kalmaktadır. Bu veri, ülkemizde yüz binlerce kadının en temel insan hakkı olan; korkusuz, huzurlu, sağlıklı, güvenli bir yaşamı yaşayamadıklarını gösteriyor. Son dokuz yılda 227.287 çocuğumuz -Bakırköy’ün nüfusundan bile daha fazla- cinsel suçların kurbanı oldu. Çocuk istismar vakaları, 2015 yılından bu yana, yaklaşık 10 yılda, iki kat artmıştır. Bunlar kabul edilemez rakamlar, bunlar kabul edilemez gerçekler. Kadınları ve çocukları koruyamayan bu düzen, en savunmasızlardan başlayarak, tüm toplumu sinsice tüketmektedir. İstanbul surlarında vahşice katledilen İkbal ve Ayşenur kızlarımız, Narin çocuğumuz, Sıla bebeğimiz, kan donduran bir vahşetle öldürülen bebeklerimiz ve yaşam hakkından mahrum edilen onlar gibi yüzlercesi, bireysel trajediler değil; kadınları ve çocukları koruyamayan bu sistemin acizliğinin ve acımasızlığının yansımasıdır.”
“BİR KIZ ÇOCUĞU BABASI VE DR. DİLEK KAYA İMAMOĞLU’NUN GURURLU EŞİ EKREM İMAMOĞLU OLARAK…”
“Bu korkunç cinayetler, her kamu yöneticisinin, her siyasetçinin, birinci gündeminin şiddetsiz toplum ve kadın ve çocuk güvenliği olması gerektiğini bize her gün çok acı şekilde hatırlatmaktadır. Bir kız çocuğu babası olarak ve kadınların eşit bir yaşama ulaşması için çalışmalar yürüten bir akademisyenin, kız çocuklarının okuyabilmesi için ‘Büyüt Hayallerini’ projesini geliştiren, ‘Cam Işığı Kesemez’ kitabının da yazarı Dr. Dilek Kaya İmamoğlu’nun gururlu eşi Ekrem İmamoğlu olarak bunları söylüyorum. Açıkçası, bizim bu acı rakamları görerek önümüze bakmamız ve görev yaptığım bu 5,5 yıldır her daim bunu hissettiğimi ve buna dönük kararları belediye içerisinde alma konusunda özen gösterdiğimi bilmenizi istiyorum. Gerçekten kadınların ve çocukların bu şehirde yanında olmak adına çok çalıştım ve çalışmaya da devam edeceğim. Buradan bu sözü hepinize veriyorum: Daima kadınlar ve çocuklar ilk önceliğimiz olacaktır, daima sizlerin yanında olacağız. Asla yalnız yürümeyeceksiniz; İBB yanınızda, yanı başınızda olacak. Kadınların hak ettikleri şiddetsiz ve güvenli yaşamı yaşamaları için gayret içinde olacağız. İBB ve TBB Başkanı olarak; ne yapabiliyorsam, elimden ne geliyorsa, daha fazlasını yapacağım.”
BİR ANNEYLE YAŞADIĞI SOHBETİ PAYLAŞTI
“Küçük bir örnek vermek isterim. 0-4 yaş arası çocuğu olan annelerin bu şehirde çocuklarıyla birlikte ücretsiz dolaşmalarını istememin altında yatan gerçek şu idi. İlçe Başkanıydım. İlk kez Beylikdüzü’nün Yakuplu Mahallesi’nde bir evi ziyaret ettiğimde… 2010’lardan bahsediyorum. Bir kadının feryadını hiç unutmuyorum. Üç çocuğuyla, ‘Ben evimden dışarı çıkamıyorum. Evimin dışında bildiğim tek yer, şu sokağın önü ve pencere kadar yer’ dedi. Anadolu’daki kasabasını, köyünü tariflerken, ‘Ben orada daha özgürdüm. Burada çıkamıyorum. Hastaneye, sağlık ocağına bile çocuğumu götüremiyorum’ dedi. Bu kadar acizlik içerisinde olduğunu bana ifade eden bir kadını hiç unutmuyorum. Eşi de yanımda, boynu bükük dinliyordu. Ve eşi de asgari ücrete yakın bir ücretle çalışan bir hemşerimizdi.”
“SİZE, HANIMEFENDİLERE ÖZELLİKLE BİRİNİ ŞİKAYET EDECEĞİM”
“Daha sonrasında bunu onlarca, yüzlerce kez dinledim. Ve arkadaşlarım burada şahit. O gün masada çalıştığım bir kısmı belediye başkanımız oldu. Şişli’de, Sarıyer’de, Eyüpsultan’da o dönemde birlikte düşünce ürettiğimiz arkadaşlarımız yanımızda, burada. O zaman dedim ki arkadaşlarıma, ‘Bir bakın bakalım, bu şehirde ne kadar çocuk var 0-4 yaş arası.’ ‘800 küsur bin gibi bir sayı verdiler bana. Dedim ki, ‘Çalışın bakalım.’ Biz bu çocukların annelerini, çocuklarıyla beraber bu şehirde özgürce dolaştırabilir miyiz? Yani bunun ben sosyal faydasını görebiliyorum. Çünkü daha yeni kırsaldan gelmiş. Zaten şehri bilmiyor. Cesaret de edemiyor büyük bir kısmı. Ama aynı zamanda maddi anlamda da buna yeteri kadar gücü yok. O zaman bizim işini kolaylaştırıp, ona cesaret vermemiz lazım. O ihtiyaç tespitiyle çocuklarımıza birazdan hizmetlerden bahsedeceğim. Ama bunu özellikle burada söylemek istedim. Çünkü son perdeyi kapatırken de söyleyeceğim sözlerim var. Size, hanımefendilere özellikle birini şikayet edeceğim. ‘0-4 yaş arası çocuğu olan annelere Anne Kartı vereceğiz’ dediğimizde bize ne dediler? ‘Kimin parasını kime veriyorsun’ dediler. Ben ne dedim? ‘Milletin parasını millete veriyorum.
“SİZLERE LAYIK OLMA GAYRETİMİZ EN ÜST SEVİYEDE DEVAM EDECEKTİR”
“Bugüne kadar 4,5 buçuk yılda 200 milyonun üzerinde kez, -belki 210 milyon olmuştur- anneler, çocuklarıyla İstanbul’u doya doya geziyor ve yolculuk ediyor. Ben, bunu dünyanın her yerinde anlatıyorum. Dünyanın en önemli şehirlerinin belediye başkanları, ‘Bunu nasıl yaptınız? Biz de yapabilir miyiz’ diye bana soruyorlar. Bu kadar düzenli bir iş yaptık. Ve çok mutluyum. Ve annelere diyorum ki, ‘Güzel hanımefendiler, o güzel geleceğimiz olan bebelerin sevgili anneleri, inanın huzurlu olmanızı istiyoruz. Çünkü çocukları, sizler daha fazla vakit ayırıp yetiştiriyorsunuz. Bu anlamda bizim yapacağımız her katkı, aslında bu ülkenin geleceğine büyük katkı. Onun da farkındayım. İlk kademe, sizi oradan, o seyahatten alıp kreşlerimize götürmek. Oradan alıp istihdam ofisimiz, bölgesel istihdam ofislerine götürmek. Oradan alıp Enstitü İstanbul İSMEK’e götürmek… İş garantili iş bulmak. Oradan alıp, çalışan hanımefendiler yapmak, evine ekmek götüren hanımefendiler olmanızı sağlamak. İşte bizim yolculuğumuz böyle bir yolculuk. O bakımdan kesinlikle daha fazlasını yapacağım ve inşallah sizlere layık olma gayretimiz en üst seviyede devam edecektir.”
“BİRİNCİ DÖNEMİMİZDE YAPTIKLARIMIZ”
“2019-24 yılları arasında İBB’nin Çocuk Etkinlik Merkezi (ÇEM) sayısı sıfırdı, şu anda 105. Yani kreş. Yuvamız İstanbul ÇEM’imiz bulunuyor. Bu dönem hedefimiz 200 ÇEM. Bugüne kadar Anne Kart ile 0-4 yaş arası çocuğu olan 725.000’den fazla kadın, ücretsiz ulaşımdan faydalandı. Anne Kart uygulaması da Yuvamız İstanbul da kadınların istihdamda yer alabilmesi için önemli desteklerdir. Kadınların dayanışma ve destek gördüğü 12 İBB Kadın Hizmet Merkezi kurduk. Enstitü İstanbul İSMEK, çoğu kadın 2,5 milyonu aşkın İstanbulluya, istihdama hazırlık eğitimi verdi. ‘İBB iş mi yaratacak’ diye bizimle alay edilmesine rağmen, Bölgesel İstihdam Ofislerini kurduk ve 72.000 kadına iş sağladık. Kadın destek hatlarımızla 7.568 kadının yanında olduk. Kadın Danışma Birimlerimizde ve Otogar Kadın Danışma Birimimizde toplam 7.828 kadına, destek sunduk. ‘Kadın dostu’ bir İstanbul için, daha fazla kadın karar alıcı olması gerektiğini biliyoruz. Bu yüzden, İBB’de üst düzey kadın yönetici sayısını yüzde 142 arttırdık ve daha önce kadın olmayan iş kollarında kadın istihdam ettik. Kadın sığınma evi yaptık. Kadının sağlığı için, ücretsiz HPV aşısı, 40 yaş üstü mamografi ve 50 yaş üstü kemik ölçümü desteklerine başladık. ‘Kızlar okusun diye’ projemizle, toplamda 10.000 kız çocuğuna destek olduk.”
“İKİNCİ DÖNEMİMİZDE YAPACAKLARIMIZ…”
“İkinci dönemimizde, kadın ve çocuk güvenliği konusunda daha da iddialı olacağız. 65 somut aksiyon içeren bir ‘Kadın Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planını’ hazırladık. Çoğu aksiyon, aynı zamanda çocuğa şiddeti de önleyecek mahiyettedir. Ayrıca ek olarak, çocuk güvenliği konusunda da hedeflerimizi yazdık. İBB olarak iddia ediyoruz ki; bu Eylem Planı, bugüne kadar açıklanmış en kapsamlı, özellikle de kadına yönelik şiddetle mücadeleyi her açıdan ele alan eylem planıdır. Hedefimiz hem İstanbul’da bu planı uygulamak hem de TBB aracılığıyla bu fikirlerin ülkemizdeki tüm belediyelere, hatta tüm kurumlara, ilham vermesini sağlamaktır.
Mücadelemiz, 5 temel başlık üzerinde şekillenecektir; kadına yönelik şiddetin temel sebeplerini yok etmekten, şiddet gören kadınların yanında olmaya kadar, sokaklarımızı ve ulaşımı daha da güvenli hale getirmekten, kadın istihdamına destek olmaktan, gerekli yapısal reformlar için mücadeleye etmeye kadar; ortak akılla, tüm paydaşlar ve uzmanlarla istişare içinde, ‘360 derece’ bir eylem planı hazırladık… Ülkemizdeki her kadına şu sözü veriyorum:
Asla yalnız yürümeyeceksiniz. Ekrem İmamoğlu olarak yanınızda olacağım, İBB olarak yanınızda olacağız.”
“DEĞİŞİM, EĞİTİM VE BİLİNÇLENMEYLE GELECEKTİR”
“Kadına yönelik şiddetin temelinde, maalesef, kadınların ‘ikincil bir konumda’ olduğu düşüncesi var. Şiddetin özünde; kadınların, hayatlarıyla ilgili kendi kararlarını vermeye hakları olmadığı düşüncesi var. Özetle; kadınların, erkeklerle ‘eşit olmadığı’ düşüncesi var. Bu yüzden, kadına yönelik şiddetin temellerini kazımak istiyorsak, sadece polisiye önlemler yetmeyecektir; bir zihniyet değişikliği yaratmamız şart. ‘Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu’ 2023 Endeksi Raporu’na göre ülkemiz, maalesef 146 ülke arasında 129. sıradadır. 100 yıl önce, kurucu vizyonu, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde, kadın-erkek eşitliği olan Cumhuriyetimize hiç yakışmayan bir durum. Kadına yönelik şiddetle mücadelemizde gerçekten başarılı olmak istiyorsak, bu sıralamamızı acilen düzeltmeliyiz, en üst sıralara taşımalıyız. BM’nin ‘İnsani Gelişmişlik ve Sürdürülebilir Kalkınma’ kriterlerinden biri kadın-erkek eşitliğidir. Ülkem için vizyonum; Türkiye’yi, dünyada insani gelişmişlik ve sürdürülebilir kalkınmada dünyada ilk 20 ülkeden biri yapmaktır.”
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
“Yapılan yalan yanlış algı operasyonlarına aldırmadan, 2011’de tüm siyasi partilerce, TBMM’de oy birliği ile onaylanan İstanbul Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi, devletimizin, tüm kurumlarımızın kadına yönelik şiddete ‘sıfır tolerans’ mesajıdır ve bu yüzden ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demekten imtina etmeyeceğiz. Fikirlerimizi özgürce ifade etmemizi istemeseler de her lafımızın altında bir şey arasalar da her söylediğimize bir dava açsalar da ne doğru bildiğimizi söylemekten, ne de doğru bildiğimizi yapmaktan bir adım geri atmayacağız. Biz, tüm bu davaların, incelemelerin, soruşturmaların siyasi maksatlı olduğunu biliyoruz. Davalarınız bizi yıldırmaz ama ülke gündemini ve mahkemeleri meşgul ettiğinize değmez. Neyi doğru biliyorsak onu söyleyeceğiz. Kadınların yaşam hakkını koruyan ne varsa biz de onu koruyacağız. O yüzden sonuna kadar ifademiz nettir: İstanbul Sözleşmesi yaşatır.”
“KIZ ÇOCUKLARIMIZA, ‘HAYALLERİNİ BÜYÜT, İSTEDİĞİN HER HAYALİ GERÇEKLEŞTİREBİLİRSİN’ MESAJI VERİLECEKTİR”
“6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın tam ve etkin uygulanması yönünde, kadınlara hakları hakkında bilgilendirme kampanyalarını güçlendireceğiz ve İBB Kadın Merkezlerimizde ‘Mor Rehber’ Projemizle; fiziki, online ve dijital platformlarla yılda 100.000 kadına hukuki bilgilendirme sağlayacağız. 8 Mahalle Evimizde 34.000’den fazla kadın ve çocuğa, dayanışma ve destek ortamı sunulmuştur. Bu dönem hedefimiz, Mahalle Evleri’nde 50.000 kadına güvenli dayanışma ve dostluk ortamı sunmaktır. Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezleri’mizde, en iyi uzmanlarla çalışarak; çocuklarımıza, eşitliği, hoşgörüyü, diyalogla sorun çözmeyi öğreteceğiz ve kadın ‘rol modellerle’ tanıştıracağız. Kız çocuklarımıza, ‘Hayallerini büyüt, istediğin her hayali gerçekleştirebilirsin’ mesajı verilecektir. Bu, geleceğimize en büyük yatırım olacaktır. İBB Çocuk ile çocuk hakları festivallerini, çocuk hakları bilgilendirme broşürlerini ve eğitimlerini güçlendireceğiz. Çocuklarımız, gençlerimiz ve aileleri için ‘dijital şiddetle mücadele’ eğitimleri ve bilgilendirmeleri yapacağız.”
“ERKEKLERE YÖNELİK ‘ŞİDDETSİZ ERKEKLİK MODELİ’ KAMPANYALARIMIZ OLACAK”
“Kız öğrenci yurtlarımızda ‘flört şiddeti’ ve riskleri konusunda eğitimler vereceğiz. Erkek öğrenci yurtlarımızda ise, dünyada uygulanan en iyi örnekler bazında, genç kızların kararlarına ve sınırlarına saygılı olmayı öğreteceğiz. Kadınlara yönelik ‘Öz Savunma Atölyelerimizi’ İBB Kadın Merkezlerinde yaygınlaştıracağız. İBB, 94.000 çalışanına, kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimi verecektir. Çevrimiçi verilecek bu eğitim sonrası, her çalışan çevrimiçi bir sınava girecektir. Ülkemizdeki tüm kamu, özel sektör ve tüm belediyelerin benzer uygulaması yapması için tavsiyede bulunacağız. Bu eğitimler, ulaşımdaki tüm personelimize, zabıta ve güvenlik personelimize de daha nitelikli ve acil durum müdahale odaklı şekilde verilecektir. Madde bağımlılığı bilinçlendirme kampanyalarımız olacaktır. Şiddette önemli bir faktör madde bağımlılığıdır. ‘Şiddete seyirci kalma’ kampanyalarımız olacaktır. Erkeklere yönelik ‘şiddetsiz erkeklik modeli’ kampanyalarımız olacak. Kadına saygı, kadını eşit görme ve şiddetin asla kabul edilmeyecek bir davranış olduğu zihinlerde yer etmelidir. Tüm merkezlerimizde ve ebeveyn-çocuk ilişkilerinde uzman STK’larla, baba-çocuk eğitimlerini yaygınlaştıracağız. Evde demokrasi kültürü geliştikçe, bu değişim en çok da anneye yansıyacak ve annenin işini kolaylaştıracak.”
“GÜVENLİ SOKAKLAR, GÜVENLİ MAHALLELER, GÜVENLİ ULAŞIM”
“Elbette, emniyet güçleri bize bağlı değil. Biz, İBB olarak, bir yerel yönetim olarak yapabileceklerimize odaklandık. Bu konuda da yapacaklarımızla ilgili sadece birkaç örnek vermek isterim: ‘İstanbul’da 961 Güvenli Mahalle’ hedefiyle yola çıkacağız. Mahallelerimizin gözü, kulağı sevgili muhtarlarımızla yakın iş birliği içindeyiz. ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Muhtarın El Kitabı’ndan 2.000 adet dağıttık, yine dağıtacağız. Ayrıca çevrimiçi eğitim ve seminerlerimize katılan muhtarlarımıza, ‘Kadın ve Çocuk Güvenliği Sertifikası’ vereceğiz. Mahallelerde, kadınlara ve çocuklara güvenli alanlar yaratmak için mücadele edeceğiz. Zabıtamıza kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimi vereceğiz. Ayrıca, dönemimizde 257 kadın zabıta işe alındı. Bu rakamı bu dönem 2 katına çıkaracağız.”
“ZABITALARIMIZ, MUHTARLARIMIZLA EL ELE ÇALIŞACAK”
“Zabıtalarımız, muhtarlarımızla özellikle mahalled ölçeğinde el ele çalışacak, risk taşıyan bölgelerde yoğunlukları artırılacak. Kurduğumuz ‘Kadın Danışma Birimi’ni, ‘Kadın Destek Hatları’ ve ‘Kadın Konukevi’nin yanı sıra; sosyal yardım, özellikle SEDEP ve Halk Süt ekiplerimiz, şiddetle mücadelemizin önemli araçlarından olacaktır. Ev ziyaretlerimizde, şiddet veya istismar tespit eden ekiplerimiz, bunu mutlaka ilgili birimlere raporlayacak, onların hızlı aksiyon almalarını sağlayacaklar. Ulaşımda, kadın ve çocuk güvenliği önceliğimiz olacaktır. İETT’nin 22:00 sonrası ‘ara durak’ uygulamasına güçlendirerek devam edeceğiz. İstedikleri noktalarda inmelerini sağlayacağız. 163 kadın İETT şoförümüz var, bu sayıyı daha da artıracağız. İBB Ulaşım Akademisi tarafından, taksi şoförlerine ve toplu ulaşım amaçlı hizmet veren minibüs, servis, otobüs şoförlerimize verilen eğitimlerde, kadına yönelik şiddet ve taciz konuları güçlendirilecektir. İETT, metro, metrobüs ve durak ve garajlarda, toplam 710 noktada, ‘Kamera sistemimizle şiddeti ve tacizi denetliyoruz: Güvendesiniz’ anonsu ve caydırıcı uyarılar yapacağız.”
“KADINLARIN SIĞINABİLECEĞİ GÜVENLİ ALANLAR OLACAK”
“İBB’nin sorumluluğuna giren kamusal alanlarda ve özellikle riskli bölgelerde aydınlatma çalışmaları yapılacak. ‘İstanbul Senin’den KADES uygulamasına, yönlendirme entegrasyonu için gerekli izinleri almaya çalışacağız. İstanbul Senin uygulamasına, dünyadaki en ileri uygulamalardan esinlenerek, ek özellikler getirilmesi için gayret göstereceğiz. Konum takibi ve zaman dolduğunda hedef konuma varılmaması durumunda, belirli kişilere bildirim gönderilmesi, risk anında sahte bir arama gelmesiyle karşı tarafın uzaklaştırılması gibi imkanlar sunmak için aplikasyonları güçlendirme yolunda arkadaşlarım çalışmalarını sürdürecekler. İBB, BM’nin Kadınlar İçin Güvenli Şehirler ve Güvenli Kamusal Alanlar Küresel Girişimi’ne üye olacak. En iyi uluslararası uygulamalardan faydalanacağız. Akşam yoğun kullanılan bazı yerlerde, ‘kriz alanları’ kuracağız. Bu alanlar, kadınların sığınabileceği güvenli alanlar olacak. İstanbul Kent Konseyi’nde ‘Kadın Meclisimiz’ var. Ayrıca, kadına ve çocuğa yönelik şiddet konusunda bir ‘Danışma Kurulu’ da kurmayı arkadaşlarımla değerlendiriyoruz. Her halükârda, yöneticilerimiz, düzenli şekilde kadın ve çocuk STK’ları ile çalışma, istişare toplantıları yapıyorlar ve yapmaya fazlasıyla devam edecekler.”
“İBB, ŞİDDETE MARUZ BIRAKILAN KADIN VE ÇOCUKLARIN YANINDA”
“İstanbul’da şiddete maruz bırakılan hiçbir kadın, hiçbir çocuk, kendini yalnız ve çaresiz hissetmesin istiyoruz. Bu konuda özenli çalışacağız. Şiddet gören her kadının, her çocuğun sesini duyacağız, her koşulda koşa koşa onların yanında olacağız. Kadın Danışma Birimimiz ve Otogar Kadın Danışma Birimimiz, bugüne kadar 8.000’e yakın kadına destek olmuştur. Kadın Danışma Birimini daha da etkinleştirmek için gayretlerimiz var. Kadın Destek Hatlarımız; fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve dijital şiddete maruz bırakılan kadınlara hizmet vermektedir. Bu hatların bilinilirliğini, düzenli kampanyalarla artıracağız. Kadın Destek Hattı’nı, işitme engelli kadınların erişimi için işaret diliyle görüntülü destek sunacağız.”
“PSİKOLOJİK ŞİDDETLE MÜCADELE İÇİN, ÖZEL BİR BÖLÜM OLUŞTURMAYI PLANLIYORUZ”
“Görünmeyen, ancak kadınların en fazla şikâyet ettikleri şiddet türü, ‘psikolojik şiddettir’. Psikolojik şiddetle mücadele için, özel bir bölüm oluşturmayı planlıyoruz. İstanbul’da, 12 Kadın Merkezi açarak, 14. 000 üzerinde kadına hizmet verdik. Kadın Merkez sayısını esaslı şekilde artıracağız. Bu dönem hedefimiz, tam 50 Kadın Merkezi açmak olacak. Mor otobüslerimizin sayısını artırarak, İstanbul’un merkezden uzak mahallelerindeki kadınların da yanında olacağız. Eylül 2024’te İstanbul Barosu ile imzaladığımız protokol sayesinde, 1.700’e yakın vatandaşımız, avukat desteğinden faydalandı. Başvuruların yüzde 90’ı, gördük ki kadınlar. Şiddete maruz bırakılan kadınlar için son çare, sığınma evidir. Bu eve, ‘Kadın Konukevi’ diyoruz. İBB’nin ilk Kadın Konukevini biz açtık. İkincisi de bitmek üzere. İstanbul’da, en kısa sürede, 3. Kadın Konukevini de yapacağımıza buradan söz veriyorum. Ayrıca, Kadın Konukevlerinden ayrılan kadınlara, 10.000 TL nakdi destek vermeye devam edeceğiz ve değişen koşullarda bu rakamı güncelleyeceğiz. Yeni başlangıçlarında onların yanında olmaya kararlıyız.”
“İSMEK VE BÖLGESEL İSTİHDAM OFİSLERİ ARACILIĞIYLA, 72.000 KADINA İŞ SAĞLADIK”
“Kadın güçlü olduğunda, tüm toplum ayağa kalkar, gelişir, zenginleşir. Kadın istihdamında, dünyada son sıralardayız. Şiddet gören kadın için ise istihdam, şiddetten kurtulmak için en önemli çıkış kapısıdır. Bu konuda da tüm imkânlarımızla, kadınların yanındayız. Enstitü İstanbul İSMEK sayesinde, 2,5 milyonu aşkın İstanbullu, mesleki eğitim programlarımızdan faydalanmıştır. Özellikle teknolojik yetkinlik kazandıran alanlarda, kadınların yeni beceriler edinmesini, özgüven kazanmasını, sağlayacağız. Kadın yoksulluğuyla mücadelede önemli bir araçtır. İSMEK ve Bölgesel İstihdam Ofisleri aracılığıyla, 72.000 kadına iş sağladık. Yeni dönemimizde, hedefimizi daha da yükselteceğiz. Bu hususta, şiddet gören kadınlara öncelik vermeye gayret edeceğiz. 50 kadın emeği kiosk ve büfesi, 10 Mor Cafe ve her ilçede mobil satış noktalarıyla, kadınların ekonomik bağımsızlığını ve istihdamını artırıyor, dijital dünyanın olanaklarıyla onları buluşturuyoruz.”
“YUVAMIZ İSTANBUL, ANNE KART GİBİ UYGULAMALARIMIZ ARTARAK DEVAM EDECEKTİR”
“Sosyal ve Ekonomik Destek Programı (SEDEP) başta olmak üzere, kadınları ekonomik anlamda destekliyoruz. İBB bünyesinde de ‘şiddete sıfır tolerans’ ilkesi kapsamında, tüm çalışanlarımız için güvenli ve saygılı bir çalışma ortamı sağlamayı taahhüt ediyoruz. Uygulamalarımızın tüm belediyeler ve tüm kamu ve özel sektör kurumlarına yayılması için gayret edeceğiz. Kadınların çalışabilmesine destek olan Yuvamız İstanbul, Anne Kart gibi uygulamalarımız artarak devam edecektir. Çalışma hayatındaki şiddet ve tacizin ortadan kaldırılması konusundaki İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) 190 Sayılı Sözleşmesi’ne, iş akitlerimizde atıf yapmaktayız. İBB bünyesindeki tüm işe alımlarda, 6284 Sayılı Kanun kapsamında bir adli kovuşturma veya hüküm olmamasına dikkat edeceğiz. Özellikle kadına şiddet konusunda… Kadın girişimcilerimizi desteklemek için finans kuruluşlarıyla, ‘mikro-kredi’ projeleri geliştireceğiz; İBB bir ‘kolaylaştırıcı’ görevi üstlenecektir.”
“GEREKLİ YAPISAL REFORMLARDA İBB, KADINLARIN SESİ OLACAKTIR”
“Elbette ki, kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele, devletimizin tüm kurumlarının sorumluluğudur. Bu sorunların etkili yapısal reformlar ve adil yasalar olmadan çözülmesi de mümkün değildir. Kadınların ve çocuklarımızın hak ettiği güvenli yaşam ortamını sağlamak için, yapılacak pek çok yasal reform var. Güzel şehrimizde imzalanan ve 2011’de TBMM’de oybirliği ile onaylanan ‘İstanbul Sözleşmesi’ne mutlaka dönmeliyiz. Sahte algı operasyonlarıyla, her siyasi görüşten, tüm kadın STK’ların itirazına rağmen, bir gecede bu önemli uluslararası sözleşmeden çıkıldı. Oysa İstanbul Sözleşmesi, devletin kadına yönelik şiddete ‘sıfır tolerans’ göstereceği taahhüt ve beyanıydı. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’nın da tam ve etkin uygulanmasının peşinde olacağımızı ve inşallah iddiayla ifade ediyorum; önümüzdeki iktidarımızın ilk günlerinde hayata geçireceğimiz ilk işimiz bu olacak.”
“KADINI İKİNCİ PLANDA GÖREN ZİHNİYETİN TAMAMEN KARŞISINDAYIZ”
“Esasında İBB olarak, kendi yetki alanlarımızda, tüm imkanlarımızla İstanbul Sözleşmesi’nin tüm temel ilkelerini ve felsefesini uyguluyoruz: Eğitime ve bilinçlendirmeye verilen önemden sığınma evlerine kadar, karar alıcılarda daha fazla kadın olmasına, kadın-erkek eşitliğini her alanda tesis etmeye kadar, kadın destek birimlerimizden kadınlara hukuki destek sağlamamıza kadar, sözleşmeyi İstanbul ölçeğinde hayata geçiriyoruz. Kadını ikinci planda gören zihniyetin tamamen karşısındayız, karşısında olmaya devam edeceğiz. Gerekli yasal reformları gündeme getireceğiz, takipçisi olacağız. Örneğin; şiddet uygulayanlara caydırıcı cezaların verilmesi, bunun için de yasal reformla, özellikle ‘iyi hal indirimlerinin’ ve ‘haksız tahrik’ uygulamalarının suistimaline son verilmesi… Yargıçların, kolluk kuvvetlerinin düzenli şekilde 6284 Sayılı Kanun konusunda eğitim görmeleri, mesleğe giriş sınavlarında 6284’le ilgili soruların olması ve yürütme-yasama-yargı-
“KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ, CUMHURİYETİMİZİN KURUCU VİZYONUDUR”
“25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olduğundan, bugünkü sunumumuz Kadına Yönelik Şiddete odaklanmıştır. Ancak birkaç gün önce, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü olduğundan ve son günlerde ülkemizde bu kapsamda yaşanan vahim olaylar yüzünden Eylem Planımızda, çocuklarımızı korumaya yönelik de birçok aksiyon göreceksiniz. Çocuklarımız için, pek çok uluslararası ve ulusal STK’larla iş birliklerini geliştireceğiz. Kadın-erkek eşitliği, Cumhuriyetimizin kurucu vizyonudur. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de en önem verdiği ilkelerin başında gelir. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve vazgeçilmez unsurlarındandır. Bizim görevimiz, bu eşitliği gerçekten hayata geçirmek ve en başta kadınların yaşam hakkını korumak, güvenli yaşamalarını, kendilerini gerçekleştirmeleri ve mutlu bir hayata ulaşmaları için elimizden gelen her gayreti göstermektir…”
“KARA CAHİL CÜMLELERLE İNSANIMIZA VE GEÇMİŞİMİZE HAKARET EDEN, ATATÜRK’E KADAR DİL UZATAN MİLLİ EĞİTİM BAKANI…”
“Ben, bir konuyla ilgili biraz sizleri meşgul edeceğim. O da Türkiye’de milli eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan, bana göre eğitimle ilgili başarısızlıklarını örtmek için, birkaç haftadır Türkiye’mizin geçmişine dil uzatan, laf söyleyerek insanları etkilemeye çalışan, kara cahil cümlelerle insanımıza ve geçmişimize hakaret eden, Atatürk’e kadar dil uzatan Milli Eğitim Bakanı, bediyelerimize bir yazı yolladı. Ve yazıda ne diyor biliyor musunuz? Bu Çocuk Etkinlik Merkezi dediğimiz kreşler var ya, ‘Belediyelerin kreş yaptıklarını tespit ettik. Belediyeler, derhal bu kreşleri kapatın’ diye bize yazı yazdı. Hani ben bunlara, Allah akıl versin diye dua ediyorum ya… Bakın; Mustafa Kemal Atatürk ne demiş biliyor musunuz? ‘Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlara karşı ihmal ve kusurun sonucudur’ demiş. Bu akıl da diyor ki bize, ‘Kadınları ve çocukları ihmal edin!’ Bakın, başka bir açıklaması yok bunun.”
“BU AKLA, BU MİLLET, ÖNÜMÜZDEKİ SANDIKTA, ‘GİT KARDEŞİM BAŞIMDAN’ DİYECEK”
“105 tane kreş açtık. Sıfırdı. Daha ilgincini söyleyeyim mi size? İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da belediye başkanlığına aday gösterilen adayları, kreş vaatlerinde bulundular. Daha dün, 8 ay önce. Şimdi adayları kreş vaadini niye gösterdiler? Çünkü, ben ne dedim hatırlıyor musunuz, ‘Bizim kreşlerimiz, sizin Kanal İstanbul’unuzu yendi, yendi. Bizim Kent Lokantalarımız, milletin vicdanıyla sizi altüst etti, yerle bir etti.’ Şimdi kalkıyorsunuz, bu yazıyla insanlara Milli Eğitim Bakanı olarak diyorsunuz ki, ‘Bu kreş işi belediyelerin değil, Milli Eğitim’in işi. Siz kreşlerinizi kapatın!’ Niye açmadınız? Niye açmadınız? Hangi yüzyıldayız? Kreş niye açmadınız? Bakın; bu var ya bu, akıl değil, bu akıl tutulması. Ne yapacağını şaşırmak. Bakın, size bir şey söyleyeyim sevgili hemşehrilerim: Şu anda açtığımız 105 kreşte kaç kişi çalışıyor biliyor musunuz? 1500 kişi çalışıyor. Bu 1500 kişinin, görmemiş olan varsa davet ediyorum, lütfen en yakın kreşe bakın, bu çalışan 1500 kişinin yüzde 97’si kadın. Sen diyorsun ki, ‘Kreşleri kapat!’ Yahu sen, ‘Bu şehirde bugüne kadar 20 bin annenin faydalandığı kreşleri kapat’ diyorsun. Ben de diyorum ki; seneye biz, 150’yi aşan kreşe ulaşacağız. 20 bin çocuk oraya gidecek, 20 bin anne de iş bulacak’ diyorum. Kafaya bak! Ben, gece-gündüz istihareye yatsam, bunlara dua etsem, yetmez bunlara. Allah bunlara akıl versin. Allah bunlara akıl versin. Ama bu akla, bu millet, önümüzdeki sandıkta, ‘Git kardeşim başımdan’ diyecek, ‘Git kardeşim başımdan’ diyecek. Bu kadar net. Böyle bir akıl olmaz.”
“AKLI BAŞINDA BİR MİLLİ EĞİTİM BAKANI NE YAPAR?”
“Bakın; böyle bir işin siyaseti olmaz. Aklı başında bir milli eğitim bakanı ne yapar? Ben de kaç tane kreş yapsam diye, can atar. Öyle değil mi? Hani İBB, 105 açtı… Yahu 105 nedir? 150 açtık diyelim. Hedefimiz 200’e yakındı. İlçe belediyelerimizle varsayalım 350. Yahu 350 kreş nedir Allah’ını seversen? 20 milyonluk şehirde yaşıyoruz. Nedir? Sevgili hanımefendiler, iyi biliyorsunuz, bir çocuk bir yıl kreşe gittikten sonra acayip bir çocuk oluyor. Öyle değil mi? Yahu ben bu kreşleri niye açıyorum? Niye bu hedefi koydum? Ben diyorum ki, ‘Benim bir evladım bile, hiçbir çocuktan bir adım geri kalamaz kardeşim.’ Devletin işi nedir? Devletin işi, bir çocuk geri kalmışsa, onu diğerleriyle eşitlemektir. Niye ‘devlet ana’ diyoruz? Niye devlete ‘baba’ diyoruz. Niye? Ama devlete form değiştirmeye çalışıyorlar. Nasıl? Devlet ürkütecek. Devlet korkutacak. Devlet kızacak. Devletin kaşları çatık olacak. Yasayı yok sayacak. Biz de ne diyoruz biliyor musunuz? Devlet hoşgörülü olacak. Devlet, ana kucağı olacak. Devlet, baba ocağı olacak. Devlet, vatandaşını okşayacak. Devlet, insanını ayırmayacak. Devlet, partizanlık yapmayacak. Devlet, kime oy verirse versin, vatandaşını başının tacı yapacak. Devlet inancına bakmayacak. Devlet giyimine, kuşamına bakmayacak. Devlet, herkesi sevecek, herkesi. İşin özeti bu. Sen kalkmışsın, bizim zaten maneviyatımıza hakaret ediyorsun. Bir de kalkmışsın, ‘Kreşleri kapatacağım’ diye yazı yolluyorsun. Senin yazın var ya vız gelir tırıs gider kardeşim. Vız gelir tırıs gider. Hadi gel de kapat. Hadi gel de kapat. Gel 150 tane kreşi kapat bakalım. Cesaretin varsa, bekliyorum.”
“SENİ EKREM İMAMOĞLU’YLA YAN YANA GÖRÜRLERSE, ‘CIZ’, YANARSIN!”
“Ha dersen; ‘Ben, Milli Eğitim Bakanı olarak, bir dakika ya, İmamoğlu ne diyor?’ Cesaretin varsa, davet ediyorum seni. Birebir eşlik edeceğim, sana kreşleri gezdireceğim. Sana kreşleri gezdireceğim tek tek. Bakacaksın, orada kaç tane genç kızımız kreş öğretmeni olarak çalışıyor. Bakacaksın, dünyada bu kadar kaliteli bir kreş yapısı gördün mü? Davet ediyorum. Ama cesaret edemezsin gelmeye. Seni Ekrem İmamoğlu’yla yan yana görürlerse, ‘cız’, yanarsın. Yanarsın. Sizi koltuk meraklılarız sizi. Birilerine şirin görünmek… Başka bir şey değil derdiniz. Yazık. Vatandaşımıza bu uygulamalarınızla yazık ediyorsunuz. Üzülüyorum. Ben diyorum ki, ‘Yahu bir tane daha kreş yapsam da 100 tane çocuk daha gelsin. 100 çocuk demek, annelerin daha çok iş bulması demek. Ben çocuklara gidiyorum. 4-5 yaşında çocuk kreşe başlamış, 5-6 ay sonra bana her şeyi soruyor. Benden her şeyi istiyor. Bana; her şeyi soran, benden her şeyi isteyen çocuk lazım kardeşim. Sorgulamayan çocuk, bu millete lazım değil.”
KADIN DERNEKLERİNE ‘SUÇ DUYURUSU’ ÇAĞRISI
“O bakımdan biz, evet, 150 kreş yapacağız. İlerleyen zaman diliminde 200’e çıkacak. E bugün 1500 çalışanımız varsa, o zaman 3000 çalışanımız olacak. Hem de hayırlı iş yapacak. Bu memlekete evlat yetiştirecek, evlat. Çocuk yetiştirecek, hayırlı iş yapacak. Siz bu yazınızı alın, çöpe atın. Evet, bu konuda iade yazısı, ama aynı zamanda yürütmeyi durdurması, şusu busu her şeyiyle ilgili hukuki girişimlerimizi yapacağız. Ben olsam, Sayın Başkan burada (Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Göllü), özellikle anneler adına, kadınlar adına, bu vatandaş hakkında suç duyurusunda bulunun, suç duyurusunda bulunun. Buradan söyleyeyim. Biz, var olan kusurlarımızı, ihmallerimizi giderelim diye ortak mücadele için bu planlamayı yaptık ve bunları size sunduk. Ama işte bu tür engeller, daha büyük engeller. Bunlar, kötü kafalar. Ama bunlardan da kurtulacağız. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Sizler sayesinde bütün İstanbul’umuza ve ülkemize bunları duyurduk, bütün belediyelere duyurduk. Allah, bizi size mahcup etmesin. Sizlere, özellikle hanımefendilere gerçekten mahcup olmayalım. Başımız öne eğilmesin. Size bakarken başımız dik olsun. Gözünüzün içine bakalım. İnşallah kötü haberler değil, hep iyi haberler aldığımız cennet vatanımızda mutlu bir geleceğe yürüyelim. Hepimizin yolu açık olsun…”