Dolar 32,1605
Euro 35,1491
Altın 2.467,46
BİST 10.158,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Az Bulutlu
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Per 21°C
Cum 22°C
Cts 23°C
Paz 23°C

AZ TANIDIKLARIMIZIN BİZE YENİ KAPILAR AÇMA OLASILIKLARI DAHA FAZLA

AZ TANIDIKLARIMIZIN BİZE YENİ KAPILAR AÇMA OLASILIKLARI DAHA FAZLA
10 Ağustos 2023 16:41
162

HABERMAX. Zorlu bir eğitim sürecinin sonunda üniversite bitti derken mezunların önünde daha zorlu bir süreç başlıyor: Nerde, nasıl iş bulacağım? Uzmanlar kariyer planlamasının mezuniyete bırakılmaması gerektiği konusunda uyarıyor: Üniversitenin ilk yılından itibaren iş dünyasına hazırlanmaya başlayın!

Mezun oldunuz, CV’nizi her yere yolladınız, mülakat aşamasına gelmeyi başardınız. İş aramak zaten stresli bir işken şimdi daha zorlu bir süreç sizi bekliyor. Mülakatta nasıl davranmalısınız ki o kadar başvuru arasından seçilmeyi başarın? Uzmanların ilk uyarısı: “Sakin olun, kendinizi olduğunuzdan farklı göstermeyin!”

Şu günlerde binlerce genç üniversite tercihini yapıyor. Tabii bu üniversiteye girişin bir de çıkışı var. Bir o kadar mezun genç de CV’leri ellerinde iş aramaya başladı. Görüşmeler yapılıyor, merakla sonuçlar bekleniyor. Peki, aynı pozisyon için aynı bölüm, hatta aynı üniversite mezunu bir sürü başvuru içerisinden seçilen o şanslı kişi ne yapıyor da o işi kapıyor?

Doç. Dr. Görkem İldaş’ın hazırlayıp sunduğu Yolun Başındayken programına katılan stratejik yönetim danışmanı, yazar, öğretim görevlisi İdil Türkmenoğlu, iş hayatına yeni atılacak mezunlarla deneyimlerini paylaştı. Adayın dürüst, işverenin de ezici bir yaklaşımla yukarıdan bakmadığı güvene dayalı bir mülakat ortamının verimli olacağına dikkat çeken Türkmenoğlu, mülakatlarda sıkça karşılaşılan zorlu sorulara nasıl yanıtlar verilebileceğini anlattı:“Bir önceki iş yerinizde çok kısa çalışmışsınız. Neden ayrıldınız oradan?” Böyle bir soruyu ben sormam ama böyle bir soru gelirse kendinizi doğru ifade edin, gerçek her neyse onu söyleyin.

“Ne iş olsa yaparım demek doğru mu?” O zihniyette bile olsak şöyle söyleyebiliriz: Ben açıkçası sizinle çalışmayı çok istiyorum. Onun için imkan gördüğünüz alanlarda çalışmayı çok isterim ve güçlü yönlerime uygun olarak belki daha sonra da bir yerleştirme olabilir.

“Görüşmeye giderken ne giymeliyim?” Eğer o şirketle uzun vadeli güzel bir ilişki yaşayacaksam, o yöneticiyle yaşayacaksam hiçbir şekilde bir role girmek, kendimi olmadığım şekilde göstermek, imaj kaygısı vesaire bunlara çok takılmamak gerektiğini düşünüyorum. Kılık kıyafet elbette önemli, görüşmeye giderken bakkala gider gibi giyinilmez ama hiç olmadığınız tarzdaki bir yer zaten sizi mutlu etmez. Derli toplu temiz bir görüntü gayet yeterli.

“Çay içer misin derlerse istemeli miyim?” Bir şey ikram edilirse ne yapayım kaygılarından öte sohbet etmeye gidiyoruz ve ben en iyi halimi ifade etmeye çalışacağım güveniyle gitmek lazım.

“Başvuruma yanıt gelmedi, arayıp sormalı mıyım?” İstatistiklere göre; bilinen kariyer sitelerinde 100 yere başvurdunuz, sadece sekizi dönüyor. İş bulma telaşıyla çok fazla aday kendine uygun olmayan yerlere de başvurduğu için işe alımların önünde büyük yığınlar oluşuyor. Onun için hiç vazgeçmeden, dayanıklı biçimde uygun yerlere başvuruları sürdürmek ve oralara takiben küçük aramalar, mailler atmak önemli.

“Torpilim yok, ne yapmalıyım?” Torpil değil de, başvuru yaptığınız yerde çalışan, sizi tanıyan ve referans olabilecek biri var mı diye araştırın. İstatistiklere göre; eğer 10 kişilik yer açıksa yedisi referanstan, üçü genel başvurulardan doluyor. Sizi iyi tanıyan, yaptığınız işin performansını, seviyesini bilen kişinin referansı torpilden daha etkilidir.“TORPİL DEĞİL NETWORKING”

Kariyer belirleme sürecinin başındaki herkese rehber olabilecek nitelikteki, Işıl Taysever’le birlikte yazdıkları “Torpil Değil Networking” kitabından da bahseden İdil Türkoğlu, insani ilişkileri doğru ve profesyonel biçimde değerlendirmenin başarı kapısını nasıl açacağını anlattı:

“İki kavram da iş dünyasında insanlar aracılığı ile bir sonuç elde etmemizi sağlıyor ama aralarındaki fark dağlar kadar fazla. Network kişinin yetenekleri, bilgi ve becerisini ön plana koyarak bizzat kendisinin tanışıp, takip ettiği bağlantılar sayesinde sonuca varmasını sağlar. Torpilde ise bağlantılar kendi statü ve gücünü kullanarak birbirleri ile iletişime geçerler. İnsanlarla bağlantıda kaldığımızda ihtiyaçlarımıza uygun kaynaklara ulaşma olasılığımız artıyor. Araştırmalar şunu da gösteriyor ki, bağlarımızın zayıf olduğu kişiler, daha güçlü ilişkilerimizin olduğu kişilere kıyasla networking açısından daha başarılı sonuçlara ulaştırıyor. Yakın çevremizdekiler zaten bize çok benzediği için yeni bir kaynak yaratamıyorlar. Bir de yakınlar birbirine çok acımasız oluyor. Az tanıdıklarımız veya tanıdıklarımızın tanıdıkları yani zayıf bağlar ise farklı kaynak ve bilgilere sahip olduğundan bizlere yeni kapılar açma olasılıkları daha fazla. Üstelik zayıf bağlarımızın sayısı güçlü bağlarımızınkinden doğal olarak daha fazla olduğundan bu bağlar arasında sayıca daha fazla haber, fırsat ve bilgi akıyor. Onun için kulüpler, sosyal faaliyetler, buralarda tanışıklık yaratmak, kendini anlatmak, ihtiyacını söylemek çok önemli ama bunu bir networking stratejisi gibi, onu da tanıyayım bununla da tanışalım, şeklinde yapmak da çok rahatsız edici oluyor.”KARİYERİNİZE ÖĞRENCİYKEN BAŞLAYIN

Üniversiteye yeni başlayan gençlerin de şimdiden iş dünyasına hazırlanmalarını öneren İdil Türkmenoğlu, “dairesel kariyer” modeli sayesinde networking fırsatlarının güçlendiğini vurguladı:

“Öğrencilikte tek kariyer yolu olamaz. Üniversiteye yeni başlayan arkadaşlarımızın hayatlarında böyle güzel bir dört sene daha olmayacak. O dört senede hem öğrenirken hem yeni insanlar tanırken hem de piyasayı, insanları, diğer şirketleri tanıma şanslarını edinmek lazım. Birinci sınıftan staj vermiyorlar, o zaman diyorum ki üç harfli marketlerde çalışın. Herkese iş verebilen perakende şirketleri var, mağazacılık var, servis sektörü var. Oralardaki ilişkileri görmek, bir miktar para kazanmaya alışmak, çatışmaları çözmek, belki bir iki damla gözyaşı dökmek, yöneticiyle nasıl konuşacağını anlamak her yerde kazanılabilecek deneyimler. İlla hayal ettiği şirkette hayal ettiği bölümde stajyer olarak girmek zorunda değil kimse. Onu yaparken kulüpçülük de yapılabilir. Eğer eli kalem tutuyorsa bir iki yere blog da yazabilir. Sosyal medyada birinin arkadaki hayalet yazarı olabilir. Bir dijital ajansta part time iş yapabilir. Bunu bir işkoliklik, zamanın kalmasın anlamında söylemiyorum. Hayat çok sınırlı ve kaç yıl yaşayacağız ki ortalama? Her şeyin tadına bakmak, birlikte gelişmek, büyümek için önemli diye düşünüyorum. Mesela benim kariyerimi en çok hızlandıran şey STK’larda hep gönüllü çalışmaktır. Üniversite yıllarında bir siyasi oluşumda, mezunlar derneklerinde, orada burada görev alarak çalıştım ve daha çok ufacık uzman yardımcısı gibi unvanlarda çalışırken haftada bir yönetim kurulu toplantılarına girdiğim insanlar holding patronlarıydı. Networkler böyle gelişiyor.”

Paylaşın:
Objektif, tarafsız, şeffaf, hakaret olmadıkça her görüşe saygılı olmaya çalışıyoruz, sağı solu olmadan bütün siyasi haberlerinizi yayınları...
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj Gönder
Merhaba, yayınlanmasını istediğiniz mesajınızı bize iletin, yayınlayalım.