HABERMAX. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Üsküdar’da Saadet Partisi’nin evinde düzenlenen Özgür Gazze Mitingi’nde binlere hitap etti. Babacan, İran-İsrail Savaşı’nda silahların susturulması ve diplomasinin çalıştırılması çağrısını yineledi. İsrail’in İran’daki operasyonunu yürütmekle Gazze’yi unutturmak istediğini vurgulayan Babacan, “Şöyle bakın, son 48 saattir televizyonlarda Gazze yok. Bilinçlidir. Tam da uluslararası alanda, İsrail aleyhine dönmeye başlandı ve İran operasyonu başlatılmıştır” dedi.
Babacan, Netanyahu’ya seslenerek seslenerek “Katliamcılar! Size sesleniyorum. Onun biriniz teker teker deneneceksiniz. Onun biriniz teker teker hak ettiğini cezalandırmayı…” tepkisini gösterdi.
Konuşmasına İstanbul’u selamlayarak başlayan Babacan, şu mesajları verdi:
“Senin sokaklarında Kudüs’ün duası dolaşır”
“Merhaba İstanbul! Merhaba medeniyetlerin beşiği! Sen sadece bulunduğun günün içinde değilsin. Vicdanının da başkentinin, İstanbul. Asırlar boyunca mazluma kucakladın… Zülümden kaçanı, sürgünden gelen bağrına bastın. Adaletin, hikmetin, kardeşliğin sesi sen oldun. Ey İstanbul… Ey Üsküdar… Senin sokaklarında Halep’in fısıltısı vardır… Senin rüzgarında Kudüs’ün duası dolaşır… Senin elinde Gazze’nin sancısı atar!”
“Bu meydan sessizlerin sesi, susturulmak istenenlerin nefesidir!”
“İşte bugün burada, bu muhteşem meydandan, tüm dünyaya sesleniyoruz. Buradayız, bir aradayız ve kararlıyız… Peki bugün bu meydanda kimler var? o tarihte bir sorayım ki, bilmeyen bilsin, duymayan duysun! Hazır mısınız? Hakkı savunanlar burada mı? Zalime karşı çıkanlar, mazlumun yanında olanlar burada mı? Evet, burada, bir arada… Adaletin, insanlığın, vicdanın yanında saf tutanlar burada mı ? Çocuk katillerine karşı dimdik duranlar burada mı ? Gazze’deki soykırımına “Dur!” diyenler burada mı ? Evet burada, bir arada… İşte bu meydan vicdanının kendisidir! Bu meydan sessizlerin sesi, susturulmak istenenlerin nefesidir! ”
“Her yerdez her yerde haykıracağız, Gazze Gazzelilerindir”
“Buradan tüm dünyaya sesleniyoruz. Bilmeyen bilsin, duymayan duysun. Gazze Gazzelilerindir! Gazze Gazzelilerindir! Gazze, Filistin için direnenlerindir. Gazze; saldırılara, tehditlere, tacizlere, üzerlerine yağan bombalara rağmen topraklarını terk etmeyen Filistinlilerindir. Her yerde ayırırız. Her yerde haykıracağız. İsrail’deki gözü dönmüşler duyana kadar tekrarlanacak. Batı’daki tedarikçileri, destekçileri duyana kadar tekrarlayacağız. Gazze Gazzelilerindir! Gazze Filistinlilerindir!”
“Dua sırasında öldürülen Lurin, futbolu yedi Taha, anne karnında ölen Daoud…”
“Değerli dostlar; aramızdaki anneler, babalar, evlatlar… Gazzeliler; hayatlarındaki her an, çocukların silininceye kadar katlediliyor. onların suretlerini, gülüşlerini, anlatan insanlar da siliniyor yer yüzünden. Toplu bir yıkımla karşı karşıyayız. Bir soykırımıyla karşı karşıyayız. Bu yüzden, biraz abartmak istiyorum. Onlar da bir surete, simaya sahip olanlar diye, onları da anlatan birileri olsun, reklamlarını ananlar olsun diye, ayrılmak istiyorum. Dua ederken içeride öldürülen Lurin’den, futbolu yedi Taha’dan bahsetmek istiyorum… Arkadaşları tarafından bir yerlere eve gönderilemeyen çalışkan doktor Mithat’tan… Anne karnında ölen Daoud’tan… On yaşındaki Eymen’den bahsetmek istiyorum sizlere…”
“Çoraplarından teşhis edilen Mahmut, uykusunda ölen Hamad, en iyi şekilde çözülen Taha…”
“Hep üyesi.Filistin’deki Merhamet 7 Ekim’de başlamadı. Üç aylık hamile Fatma, kızları Farah ve kardeşi Zekeriya’yla yemek sofrasında katledildiğinde yıl ta 2006’ydı. Üç yıl sonra, 2009’da Abdullah Bey, oğlu Mahmut’u iki kez defnetmek zorunda kaldı. Abdullah Bey, önce, çoraplarından birini ayırdığının bir bölümünün bir bölümü, defnetti. Daha sonra, birkaç gün sonra, başka bir yerde, evladının bölümünün başka bir kısmı teşhis etti. Bir babaya, on dört yıllık ürünün acısını, iki defa yaşatan bir zalimlikle karşı karşıyayız arkadaşlar… Hamad, annesinin kollarında, uykularında hayatını kaybeder… Roket saldırısıyla. O da dört yaşındaydı. Eymen, beşinci sınıf öğrencisiydi… Arkadaşlarıyla bankta otururken, bir tanktan atılan kurşunun isabet etmesiyle öldürüldü… On yaşındaydı. Onlarca, özenli çocuk İsrail hükûmeti tarafından çoğu kez hedef alınarak katledildi. Altı yaşındaki Taha’nın futbol ilişkisi, beş yaşındaki Ahmet’in sokakta devam ettiği, Büşra’nın evinde ders öldürüldüğü.”
“Yönetici kademelerden, bürokratlara, subaylara varıncaya kadar temas edilerek, her biri teker teker denenecektir”
“Her bir ismi bugün burada tek tek anmak, zulmün büyüklüğünün karşısında imkansız olamaz. Fakat, ölenlere bir borcumuz var. Sorumluların yargılanmasından, biz bu borcu ödeyemeyiz. O yüzden bir kez daha tekrar edeceğim. Katliam emirlerini verenler, hukuka karşı çıkıp hesap verene kadar, Filistin davası devam edecek. Her biri teker teker denemeye değinerek, Filistin hareketi devam edecek. En tepeden başlayarak, aşağıya doğru yönetici kademelerinden, bürokratlara, subaylara varıncaya kadar değinilerek, her biri teker teker denenecektir. Şimdi burada onları sesleniyorum. Netanyahu’ya, hükûmetinde görev yapanlara, askerlerin başındakilere, emri verenlere, uygulayanlara, adamlık edenlere, onun birine sesleniyorum: Filistinlilere sokak sokak, hane hane zulmettiniz; kişileri gözaltına aldınız, hapse attınız. Rehin tuttuklarınıza uyguladığınız korumalar, yetmedi, artan çalışmaları açık açık savundunuz. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde soykırımcı olarak damgalandınız. Katlıamcılar! Boyut sesleniyorum: Onun biriniz teker teker deneneceksiniz. Onun biriniz teker teker hak ettiği cezayı taahhüt eder…”
“Gazze’deki annenin feryadı, bu meydandaki annenin yüreğini deler geçer! İşte bu yüzden susamayız”
“Ey İstanbul, Ey Üsküdar! Sen susma! Sen unutma! Sen yürü! Sen yürü ki insanlık yürüsün ardından! Çünkü biz aynı duayı eden, aynı kıbleye dönen, aynı hayalini paylaşan bir ümmetiz! Gazze’nin varlığında yanan bir anne, İstanbul’un yüreğini aydınlatır… Orada akan bir damla kan, burada vicdanlarımızı sızlatır. Biz biriz! Bir zamanlar haritaların üzerine ne kadar çizgi çizilirse çizilsin, fark etmez. Bizim yüreğimiz bir, dualarımız bir! Gazze’deki annenin feryadı, bu meydandaki annenin yüreğini deler geçer! İşte bu yüzden susamayız… Çünkü biz bu coğrafyaya, sadece tarihiyle bağlıyız. Biz bu coğrafyaya, bugün de kederiyle, çilesiyle, kaderiyle bağlıyız. Bu ümmetin kalbi aynı anda ağlar… Mekke’de de Kudüs’te de İstanbul’da da …Hiç fark etmez.”
“Rabbim bize öldürüldüen çocukların hesabı soruluncaya kadar, güç ve kuvvet nasip etsin inşallah”
“Evet, bugün çok mutluyuz… Ama ayaktayız! Başlangıç: Susarsak, şehitliklerin büyümesi! Zulme karşı tek yürek, tek ses olursa olsun, işte o zaman tarih değişir! Şimdi o tek sesi hep birlikte duyuralım mı? Hep birlikte, seslenelim mi arkadaşlar? Gazze’de, Batı Şeria’da şehitler bitene kadar; böyle meydanları dolduracak mıyız? Eli kanlı katiller yargılanana kadar; Yalvararak af dileyecekleri güne kadar, meydanlarda olacak mıyız? Soykırımcılar, hak ettikleri sonucu bulana kadar, meydanlarda olacak mıyız? Ne kadar şükretsek az. Çok şükür buradayız, çok şükür meydanlardayız, kullanıyoruz. İnşallah Gazze’nin kurtulduğu, Filistin’in özgür olduğu o güzel günde de Rabbim, bize böyle meydanlarda toplanmayı nasip etsin. Rabbim bize öğretilen insanların hesabını soruluncaya kadar, güç ve kuvvet nasip etsin inşallah.”
“Zalim, eninde sonunda kendi kibriyle yıkılır”
“Değerli arkadaşlar, Şu anda İsrail hükümetinin başında olanlar sadece Gazze’yi hedeflemiyor. Esad rejimi devrilip, Şam’da yeni bir yönetimin başarıya ulaşmasından sonra Suriye’yi tamamen bombaladılar. Suriye’yi bölüp parçalamak istiyorsunuz. İstikrarlı ve güçlü bir Suriye isteyenler. İki oranları olanca güçleriyle İran’a saldırmaya başladı. Bölgeyi ateş çemberine döndürmeye azmetmişler. Bir yandan da buna dikkat çekiyor, dünyanın ilgisini İran’a çekip Gazze’yi sözüm ona unutturmaya çalışıyorlar. Şartlara bakın, son 48 saattir televizyonlarda Gazze yok. Bilinçlidir bu. Tam da uluslararası alanda İsrail aleyhine dönmeye başlandı ve İran operasyonu başlatıldı. Ama Gazzelilerin de bilimlerinde da tarih boyunca değişmeyen bir hakikati var: Zülüm ile abad olunmaz! Zalim, eninde sonunda kendi kıbrıyla yıkılır! Buradan tüm çatışmanın çağrısı; bu son İran İsrail Savaşı’yla ilgili… Derhal müzakere masasına dönülmesidir. Çağrım; daha fazlası masum insan ölmeden, herkesin arabulucularıyla, diplomasinin çalıştırılması, silahların susturulmasıdır.”
“Şehitler burada, direnenler de burada”
“Sözlerime son veriyor, Gazzeliler için bir yoklama daha almak istiyorum. Aileleriyle, eşleriyle, evlatlarıyla birlikte saklandılarse, sanılmasın ki onlan yalnız, sanılmasın ki onlan kimsesiz. Tanıdıkları herkes öldüyse, onları anlatacak kimse kalmadıysa, sanılmasın ki, onları hatırlayan yok. Çünkü biz “Allah yolunda yürütülenler, ölüler sanmayız.” Çünkü kaybettiğimiz Filistinli çocuklar; bu meydandakilerin oranları, burada. Şimdi soruyorum boyutu…Dua sırasında evde öldürülen Lurin! Burada mı? Burada, kalbimizde. Gazze’nin çalışkan doktoru Mithat! Burada mı? Burada, kalbimizde. Yaşındaki Eymen! Burada mı? Altı yaşında, İsrail askerleri tarafından katledilen İpucu Recep! Hatırlıyorsun değil mi arabada, akrabalarının arasında sıkışıp kaldığı ya da öldüğü. İpucu Recep burada mı? Burada, aramızda. Şehit edilenler burada… Ancak direnenler de burada katledilenlerin adını ananlar, unutmayacak olanlar da burada. “Ne mutlu bize.”