Ali Babacan, Tekstil İşçisi Kadınlarla Buluştu: Sorunları Dinledi, Çözüm Önerileri Sundu

HABERMAX. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Ankara’da bir tekstil atölyesinde, çalışan kadınlarla bir araya geldi. Babacan, sokakların güvenli olması, kadına şiddet, kreş sorunu, çocukların eğitimi ve güvenliği, uyuşturucu ve sanal bahis gibi konularda şikayetlerde bulunan kadınlarla sohbet etti ve çözüm önerileri sundu.

“Türkiye yükselecekse kadınların omuzlarında yükselecek”

Babacan, “Bugün Dünya Çalışan Kadınlar Günü vesilesiyle beraberiz. Dünyada her yıl 8 Mart Günü, çalışan kadınlarla ilgili sorunların işlenmesi, bu sorunların dillendirilmesi ve çözüme de vesile olmasıyla ilgili her ülkede bugün değerlendiriliyor. Bu vesileyle farklı istişareler yapılıyor, konferanslar düzenleniyor, kongreler düzenleniyor dünyada pek çok ülkede… Biz bu yıl sizlerle burada tekstilde, konfeksiyonda çalışan kadınlarla beraber olalım istedik. Ve sıkıntıları beraber konuşalım, değerlendirelim istedik. Kadınlar ailelerimizin direği, toplumumuzun direği. Türkiye eğer yükselecekse kadınların omuzlarında yükselecek. Toplumda fırsat eşitliği içerisinde, eşit imkanlardan yararlanarak, kız çocukların eğitiminden başlayarak, fırsat eşitliğinin verilerek sosyal hayatın oluşması, çalışma ortamının buna göre oluşması gerçekten son derece önemli” diye konuştu.

Kadınlar yasa dışı bahisten dert yandı

Yasa dışı sanal bahse ilişkin kamuoyunda etkin bir mücadele sürdüren Babacan, toplantıda, oğlu iki evini sanal bahiste kaybettiği için üzülen bir kadını da teselli etti. Tekstil atölyesinde işe yeni başladığı belirtilen kadının iş arkadaşları da durumu yeni öğrendiklerini söyledi ve “Çok durgundu, bilmiyorduk” dedi.

Babacan, “Biliyorsunuz iki türü var bu sanal kumarın. Bir yasa dışı olan var. Yani tamamen kaçak oynatılanlar var. Bir de devletin resmen lisans verdiği, izin verdiği siteler var. Fakat baktığınızda birbirinden farkı yok. Yani ekranlar aşağı yukarı aynı yani. Birini oynatan devletin izin verdiği kuruluş, öbürünü oynatan da devletten izin almadan oynatan kuruluş. Ama sonuç aynı yani. O da çok ciddi bir toplumsal yara olarak şu anda büyüyor. Ve bununla da gereken mücadele verilmiyor maalesef. Bilmiyorum ne kadar engellenebilir ama buna da bir engellilik getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani bunun hem internet erişimi engelleme yoluyla mümkün aslında. Biliyorsunuz dönem dönem Türkiye’de Twitter’ı kapatıyorlar, yavaşlatıyorlar. Bazı web sitelerine ulaşmak engelleniyor. Bu teklif olarak mümkün. Ama aynı zamanda bir de bunların ödemesi yapılıyor ya, ödeme sistemleri. Ödeme sistemleri üzerinden de bir şekilde, çünkü kartla ödeniyor bu değil mi? Dijital sistemle bu ödemeler yapılıyor. Oralarla engellemek de mümkün. Fakat bunu oynatanlar çok büyük para kazandığı için ve bu büyük parayı da maalesef bir menfaat şebekesi içerisinde dağıtıldığı için engellemesi gerekenler bununla yeterince mücadele etmiyor. Bu da en önemli konulardan bir tanesi şu anda Türkiye’de. Bakın burada yaklaşık herhalde 25-30 kişi içerisinde iki kişinin bizzat kendi ailesi içinde yaşadığı sorun yani” ifadelerini kullandı.

“Çocuklar borçlanıp canlarına kıyıyor”

Babacan, toplantıda sanal bahis borcu yüzünden intihar eden bir uzman çavuşun hikayesini de dinledi ve şu ifadelere yer verdi: “İşte bu da çok yaygın. Çocuklar borçlanıyor, borçlanıyor. Ailesine karşı utanıyor, çevresine karşı utanıyor ve canına kıyıyor. Biliyorsunuz haber de yapılmıyor maalesef. Yani bu intihar olaylarının haberleştirilmesiyle ilgili de ciddi bir engelleme var. Bu yüzden olduğunu biliyoruz, bizzat şahit olduk çünkü o bahisler yüzünden.”

“Uyuşturucu ticaretiyle mücadele maalesef gereği gibi yapılmıyor”

Toplantıda çocuklarıyla ilgili endişelerini dile getirmeye devam eden kadınlar, yalnızca ekonomik olarak endişelenmediklerini, çocukları için güvenlik kaygısı da taşıdıklarını belirtti. Uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin taleplerde bulunan kadınlara Babacan, şunları söyledi: “Türkiye dünyada uyuşturucu ticaretinin önemli merkezi maalesef. Haberlerde görüyorsunuzdur. Güney Amerika’da bilmem bir uçak yakalanıyor. Ya Türkiye’den geliyor ya Türkiye’ye gidiyor. Uçak dolusu esrar ya da artık neyse uyuşturucu… Bakıyorsunuz Karayip denizlerinde bir tekneye el konuyor. İçinden uyuşturucu çıkıyor. Ya Türkiye’ye gidiyor ya Türkiye’den geliyor. Bu uyuşturucu ticaretiyle mücadele maalesef gereği gibi yapılmıyor ülkemizde. Bu kadar uyuşturucu geçişini trafiğinin merkezi olan bir ülkede de ister istemez bu ülke içerisindeki tüketim de çoğalıyor. Yani hazır geliyor gidiyor ürün. 85 milyonluk ülke bunun satanlar, bunun tüccarları maalesef. Burada da satalım bari, buraya da dağıtalım bari. Gerçekten gençlerimiz için şu anda çok büyük bir tehlike.”

“Aile Sosyal Destek Programı’nı hayata geçireceğiz”

Aile hayatının problemlerine ilişkin projelerini açıklayan Babacan, “Bizim bir başka önemli çalışmamız da aile sosyal destek programı. Yani diyoruz ki aynı aile hekimleri oluştu ya şimdi. Her mahallede değil mi bir aile hekimi var ve herkesin önce bir aile hekimine gitme imkanı var. Türkiye’nin çoğu yerinde bu kuruldu; aksıyor, çalışıyor, çalışmıyor ama en azından böyle bir sistem var. Aynı benzer şekilde her aileden sorumlu bir aile sosyal destek uzmanı görevlendirilsin istiyoruz biz. Toplam şu anda devlette çalışan sayısı ne kadar oldu biliyor musunuz? 5 milyon 200 bin kişi şu anda devlette çalışıyor, devletten maaş alan… Daha 5 sene önce bu 3 milyon 600 bindi. Sadece 5 yılda 1 milyon 600 bin kişi daha devletin bordrosuna insan alındı. Toplam şu anda devletin maaş ödediği 5 milyon 200 bin insan var. İhtiyacı Türkiye’nin sadece 60 bin kişi. Yani bugün 60 bin kişi daha devlet işe alsa ve senin için ailelerle birebir ilgilenmek dese bu yapılabilecek bir şey” dedi.

“Sosyal destek hizmeti veren 40’ın üzerinde kurum var ama ailelerle buluşmuyor”

Ailelerin yaşadığı tüm sorunları yakından takip edebilecek sistemle ilgili bilgi veren Babacan, “Nasıl çalışıyor sistem? Mesela diyelim ki bir mahalleye bir aile taşındı. MERNİS’te bu görünüyor ya, adrese dayalı nüfus kayıt sisteminde. O mahalleye yeni bir ailenin taşıdığı anda devlet görüyor aslında onu. Elektrik faturasından, su faturasından şuradan buradan sisteme kayıt ediliyor. Şimdi sisteme kayıt edildiği anda oraya o bölgenin sorumlusu olan aile sosyal destek uzmanının mutlaka o kapıyı bir çalması lazım. Mahallemize hoş geldiniz. Nasılsınız? Sağlığı sıhhati insanların iyi mi? Evde bakıma muhtaç bir yaşlı var mı? O evde şöyle bir gözlemleyecek, çocuklara bakacak. Diyelim ki ailenin bir madde bağımlısı bir çocuğu olabilir, şu olur, bu olur. Bir bakacak şöyle ailenin durumuna. Belki psikolojik destek isteyen olacak ailede. Dolayısıyla ailenin şöyle bir röntgenini çekip, sosyal anlamda röntgenini çekip, o ailenin ihtiyaçlarıyla devletin verdiği hizmetleri buluşturacak. Yani sosyal devletin de ancak böyle kurulabileceğini biz düşünüyoruz. Çünkü şu anda devletin aslında 40’ın üzerinde kurumu var sosyal destek hizmeti veren. Fakat bu kurumlarla o aileler buluşmuyor, birbirlerini bilmiyorlar yani. Ailelerin o kurumlardan haberi yok, kurumların da ailelerden haberi yok” diye konuştu.

“Ailelerde sanal kumar, uyuşturucu alışkanlığı varsa takip edilebilecek”

“Yani ailede eğer sanal kumar alışkanlığı da varsa, uyuşturucu alışkanlığı da varsa bunu erken tespit edip hemen müdahale etmek mümkün. Dolayısıyla bunların hepsinin çözümü var. Ama memlekette daha yakından ilgilenen, halkla daha yakından ilgilenen bir devlet bakışına mutlaka ihtiyaç var. Sorunları yaşayanlardan bizzat dinleyen, bizzat sıkıntıyı yaşayanlardan problemleri dinleyip çözüm üreten bir yönetim anlayışına ihtiyaç var Türkiye’de. Biz de bunun için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Bazı şeylerin yasallaşması lazım, zorunlu hale getirilmesi lazım. Mesela aile destek programı dediğiniz şey gerçekten çok güzel bir sistem. Umarım böyle bir sistem gerçekleşir. Çünkü bazı ailelerde gerçekten bir devletten habersiz oluyor, kurumları bilmiyor. Cehaletin içinde, bilginin içinde herkes birbirinden yoksun bir şekilde yaşıyor şu an ülkemizde. Ama bu yasal ve zorunlu hale geldiği zaman ki daha sağlıklı çocuklar yetişir, daha sağlıklı bireyler yüzeye gelir.”

“Kreş sorunu, kadınları iş hayatındaki yarışta geri bırakıyor”

Çalışan annelerin kreş problemiyle ilgili sorularını yanıtlayan Babacan, “Kreş en önemli konulardan birisi, özellikle çalışan kadınlar için. Çocuk olduktan sonra, hadi bebekken belki neyse ama şöyle biraz kendini kurtarınca, güven içerisinde çocukları emanet edebileceğiniz kreşler herhalde çalışma hayatı açısından en önemli konu. Yoksa kadınlar yarışta geri kalıyor. Yani erkeklerin terfisi oluyor. Onlar daha çok tecrübe biriktirebiliyorlar. Aynı yaşa gelinceye kadar daha uzun süre çalışmış olabiliyorlar. Kıdem alıyorlar, terfi alıyorlar. Maaşlar belki farklı olmaya başlıyor. Dolayısıyla bu kreş gerçekten çok çok önemli bir konu” diye konuştu.

“Yaşlı bakım hizmeti merkezleri de kadınların çalışma hayatındaki en önemli ihtiyaçlardan bazılarıdır”

Yaşlı bakım hizmetlerindeki sorunların da kadınları iş hayatında zor durumda bıraktığına dikkat çeken Babacan, “Kadınların bir kısmı da evdeki yaşlılara bakmak zorunda olduğu için çalışamıyor. Ya da çalışma saatleri kısıtlanıyor. Mesela evde böyle bakıma muhtaç yaşlısı olan var değil mi? Sizin var, evet. Yani bu kreş ve yaşlı bakım merkezleri, kadınların çalışma hayatındaki herhalde en önemli ihtiyaçlardan bazıları… Kreşlerin yaygınlaştırılması, hem belediyenin hem de merkezi hükümetin daha çok kreş açması, belli büyüklüğün üzerindeki firmaların, kuruluşların kendi kreşini açmasıyla ilgili devletin onlara teşvik etmesi, devletin onlara destek vermesi son derece önemli… Ama günlük yaşlı bakım merkezleri de önemli. Yani illa böyle yatılı huzur evi değil ama… Mesela evde bir yaşlı baba var, anne var, nine var. Biz diyoruz ki merkezler açılmalı ve oralara sabah giderken o evin yaşlısını, büyüğünü rahatlıkla emanet edinmek, gün içerisinde onun güzel vakit geçirmesi ve akşam da tekrar alıp eve götürme şeklinde bir modelin Türkiye için iyi olabileceğini düşünüyoruz mesela. Bu önemli bir konu çalışma hayatıyla ilgili…” dedi.

“Türkiye’deki korku iklimi herkesi korkutuyor ama kadınları daha çok korkutuyor siyasete girmek konusunda”

Kadınların siyasete de mesafeli durduğunu kaydeden Babacan, “Biz kadınların gücüne, azmine ve potansiyeline inanıyoruz. Fırsat eşitliği verildiği sürece erkeklerin yaptığı her işi kadınların rahatça yapabileceğine kesin inanıyoruz. Bu mümkün ve olur. Sosyal hayata ve ekonomiye kadınların daha çok entegre olması, her yerde daha çok var olmaları, siyasette daha çok olmaları son derece önemli bir konu. Biz siyasette de mesela zorluk çekiyoruz. Yani bakıyoruz, kadınlar siyaset yapma konusunda hep çekingen, ürkek. Ya bir şey olur mu, bir sıkıntı olur mu? İşte bir partide gidip çalışsam başıma bir iş gelir mi diye. Maalesef şu anda korku iklimi de herkesi korkutuyor ama kadınları belki daha çok korkutuyor bu siyasete girmek konusunda… Kadınlara değer vermemiz, fikirlerini önemsememiz, kendilerini ifade etme imkanlarını açmamız yine son derece önemli. Ekonomik şartlarına güvenmesi, herkesin ama başta da kadınların kendini daha çok güvende hissederek sokaklarda, caddelerde rahat yürüyebilmesi yine çok önemli konular” değerlendirmesinde bulundu.

Paylaşın: