HABERMAX. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, bu yıl ne yazık ki kutlama ortamından uzak bir şekilde, gazetecilerin içinde bulunduğu olumsuz koşulları gözler önüne seriyor. Gazetecilik mesleği, bugün hem dünya çapında hem de ülkemizde büyük zorluklar ve saldırılar altında bulunuyor.
“Basın Özgürlüğü ve Gazetecilerin Mücadele Edilen Zorlu Koşulları”
İşsizlik, yoksulluk, baskı ve sansür gibi sorunlar, basın emekçilerini mesleklerinden uzaklaştırırken; iktidarın sertleşen söylemleri ve bağımsız basına uygulanan hukuksuzluklar, gazetecilerin çalışma koşullarını dayanılmaz hale getiriyor. Basın özgürlüğü, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olmasına rağmen, Türkiye’de basın genellikle siyasi iktidarın propaganda aracı haline getirilmiş, muhalif sesler susturulmuş durumda.
Yayın organlarına uygulanan ilan kesme cezaları, RTÜK aracılığıyla verilen ağır para cezaları ve kapatma kararları, bağımsız basını yok etme amacı taşıyor. Gazeteciler yalnızca işsizlikle değil, aynı zamanda mesleklerini icra ettikleri için cezaevine girmek, fiziksel saldırıya uğramak veya ölümle tehdit edilmekle karşı karşıya kalıyorlar. Üstelik, gazetecilerin haklarını savunacak güçlü bir örgütlenme de bulunmamaktadır.
2025 yılına girerken, gazeteciler de tıpkı toplumun çoğu gibi artan işsizlik, azalan gelir ve güvencesiz çalışma koşulları ile mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Türkiye’de binlerce gazeteci işsizken, çalışan gazeteciler ise belirsiz bir geleceğe adım atıyorlar. Emekliliğe yaklaşan basın emekçileri ise yoksullukla mücadele ediyor.
Bu koşullar altında, basın çalışanlarının bağımsız ve tarafsız bir şekilde gazetecilik yapması neredeyse imkansız hale gelmektedir. Gazeteciler, halkın haber alma hakkına hizmet etmek yerine, bireysel hayatta kalma mücadelesi veriyorlar.
Özellikle Filistin ve Gazze’deki gazetecilerin karşılaştığı vahşet ise, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. 200’den fazla gazeteci, görev başında hayatını kaybetmiştir. Özgür basının yok edilmesi, bu bölgelerdeki zulmün görünmesini engellemek adına atılmış en büyük adımlardan biridir.
Sonuç olarak, gazetecilerin olmadığı bir toplumda demokrasi de yoktur. Gerçeklerin halktan saklandığı bir düzen, halkın kör ve sağır olduğu bir düzen demektir. Bugün iktidar, gazetecilerin susturulduğu bu karanlık düzeni korumak için baskıları artırmaktadır. Ancak unutmamalıyız ki, basın özgürlüğü için mücadele etmek, halkın hakikatlere erişebilmesi için mücadele etmektir.
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen, mesleklerini onuruyla sürdüren ve halkın doğru bilgilere ulaşmasını sağlayan tüm gazetecilere selam olsun.