fethederek Osmanlı Devleti’nin ilk başkenti yaptığı Bursa’mız, İngilizler başta olmak üzere İtilaf Devletleri’nin desteklediği Yunan askeri tarafından 8 Temmuz 1920’de işgal edildi.
Bursa’nın işgali yurt genelinde büyük bir üzüntü yaratırken, Ankara’da kurulan ilk Meclis’te de çok duygulu anların yaşanmasına neden oldu.
Öyle ki;
Meclis kürsüsüne 10 Temmuz 1920’de Puşide-i Siyah adı verilen kapkara bir örtü örtüldü ve bu örtü tam ‘2 yıl, 2 ay, 2 gün’ süren işgalden sonra, 11 Eylül 1922’de Yunan askerinin Bursa’dan çıkarılmasıyla kaldırıldı.
O gün Ankara’dan bütün Anadolu’ya çekilen şu kısacık telgraf çok şeyi anlatıyordu:
‘Bugün 11 Eylül 1922… Yeşil Bursa al sancağına kavuştu!”
Kıymetli Dostlar;
Bursa başta olmak üzere güzelim Anadolu’nun tüm şehirleri işgal altında inim inim inlerken, Türk Milleti tarihten resmen silinmeye çalışılırken, 7 düvel bir olmuş, varını yoğunu yitirmiş bir ulusun üzerine acımasızca çullanırken…
Günümüzde bu çileli millet sayesinde meclis başkanlığı da yapmış İsmail Kahraman adlı bir Meczup zat çıkıyor, “Şehirlerin Kurtuluş Günlerine Karşıyım. Esaretten kurtulmanın kutlaması mı olurmuş!” diyebiliyor.
Yunanlıların Bursa’da pek çok mezalim yaptığının…
Direnen, karşı koyan vatanseverlerin kestikleri başlarını, kestane ağaçlarına sıra sıra dizdiklerinin…
Masum insanların gözlerinin oyulmasından tutun da, orasının burasının doğranmasına kadar varan, dayanılmaz işkencelerin yapıldığı ispatlanmışken…
Üstelik bütün bu katliamlar, bütün bu canilikler, yabancı gazetecilerin köylere giderek tuttukları raporlarla rakam rakam, liste liste kanıtlanmışken;
Cumhuriyet’le sorunu olduğu çok aşikar olan bu Meczupların, gerçek niyetlerinin ne olduğu, kime ve neye hizmet ettikleri artık çok açık değil mi?
100 yıl sonra
bile adeta işgalci Yunan ağzıyla konuşan bu kendini bilmezleri, bu vesileyle bir kez daha şiddetle kınıyorum.
Bursa’nın geri alınışıyla birlikte kentte tam anlamıyla bir bayram coşkusu yaşandı. Şehir halılar, bayraklar ve yeşilliklerle süslendi. Her cadde başında üzerinde yazılar bulunan tâklar yükseldi.
Belediye binası önündeki tâkların birinde Vatan Şairi Namık Kemal’in;
“Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini, yok mudur kurtaracak baht-ı kara mâderini?”
Diğerinde ise Ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün;
“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak baht-ı kara mâderini” dizeleri yazıyordu.
İşte o nedenle;
11 Eylül 1922, ülkemiz tarihinde yalnızca Bursa’nın kurtuluşu değil, aynı zamanda Türk Milleti’nin kadınıyla, kızıyla, çoluğuyla, çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla, kısacası eli silah tutan tüm vatanseverleriyle, kanıyla/canıyla topyekün verdiği Kurtuluş Savaşı’nı, ebed müddet kazandığı tarihtir.
Bu duygu ve düşüncelerle;
Kadim Şehrimiz Bursa’mızın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yıldönümünü yürekten kutluyoruz.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere vatan uğruna gözünü kırpmadan can veren tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi ise şükran ve minnetle anıyoruz.
Ruhları şad, mekanları cennet olsun…
Şimdi de o günlerdeki vatan millet duygusunu, memleket tutkusunu, vatanın her karış toprağına olan sevdayı ve Bursa’ya olan özel sevgiyi bir kez daha hissetmek amacıyla, bu kürsüye serdiğimiz Puşide-i Siyah’ı, bu kara örtüyü, kaldırıp hep birlikte bir kez daha yere atıyoruz.
Kahrolsun emperyalizm.
Kahrolsun istibdat.
Yaşasın hürriyet.
Yaşasın Demokrasi.
Yaşasın Cumhuriyet.”