
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ‘Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik geçtiğimiz haftalarda Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Değişiklikle, derinliği 250 metreyi aşan bölgelerde bazı inorganik atıkların depolanmasının önünün açıldığı belirtiliyor. Düzenlemenin “sera gazı emisyonlarını azaltma” gerekçesiyle yapıldığı ifade edilirken; çevre savunucuları ve muhalif siyasetçiler düzenlemenin suistimal edilebileceği endişesini taşıyor.
Aslan, düzenlemenin özellikle Samsun Tekkeköy’de faaliyet gösteren ve Eti Bakır’a bağlı olduğu bilinen tesislerle ilişkilendirilebileceğini söyledi. İliç’te yaşanan maden faciasına atıfta bulunan Aslan, benzer olayların “denetimsizlikten” kaynaklandığını belirterek şu soruları yöneltti: “Bu düzenleme kimler tarafından denetlenecek? Denize dökülecek atığın ‘tehlikesiz ve inorganik’ olup olmadığına kim karar verecek? Analizler Bakanlık dışındaki bağımsız kuruluşlarda test edilecek mi?”
Aslan, Türkiye’nin su kaynaklarının büyük bir tehdit altında olduğunu savunarak, iktidarın suçlulara göz yumduğunu öne sürdü. “Memleketin dört bir yanında doğaya karşı savaş açan Mehmet Cengiz, bu güncellemeyi lehine çevirmeyecek mi sanıyorsunuz?” diyen Aslan, yetkililerden bağımsız, akredite laboratuvarların sürece dahil edilmesini talep etti.
Zafer Partisi Çevre, Şehir ve Kültür Başkanı’nın açıklamasının devamında yer alan ifadeler ise şöyle: “Doğal varlıklarımızı Mehmet Cengiz’e daha ne kadar peşkeş çekeceksiniz? Suçlular hazırlık yapıyor, iktidar göz yumuyor. Türkiye’yi Mehmet Cengiz’den kurtaracağız. Hesabını vereceksiniz.” Aslan, düzenlemenin uygulanma biçimi ve denetim mekanizmalarının şeffaf şekilde açıklanmasını istedi.
Düzenlemenin uygulamaya geçirilmesi halinde hangi denetim mekanizmalarının devrede olacağı, analiz sonuçlarının nasıl paylaşılacağı ve bağımsız kurumların rolünün ne olacağı gibi konular hâlâ belirsizliğini koruyor. Çevre örgütleri ve muhalefet partileri de benzer soru ve kaygıları kamuoyuna taşımaya devam ediyor.