HABERMAX. Türkiye’de 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesiyle birlikte aile kurumunun önemi bir kez daha gündemde. Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Hastanesi Aile Çalışma Grubu’nun 5 yıl önce yayımladığı 10 maddelik “Aile Manifestosu,” bu özel yılda yeniden dikkat çekiyor. Manifesto, aile yapısının korunması için hem bireylere hem de topluma önemli mesajlar içeriyor.
Türkiye’de toplumun tüm kesimlerinde farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 yılı “Aile Yılı” ilan edildi. Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Hastanesi Aile Çalışma Grubu’nun 5 yıl önce yayımladığı 10 maddelik “Aile Manifestosu,” bu özel yılda yeniden dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi’nin “Aile Manifestosu”, aile kurumunun yalnız bireylerin değil, tüm toplumun geleceği için ne kadar kritik olduğunu gözler önüne seriyor.
“Aile Yılı,” bireylerin ve toplumsal aktörlerin bu konuda bilinçlenmesi için önemli bir fırsat sunuyor.
Aile kurumunun devamlılığı tehlikede!
Aile yapısının korunması için hem bireylere hem de topluma önemli mesajlar içeren manifestonun ilk maddesi “aile kurumunun devamlılığı tehlikede” olduğuna işaret ederek, “Aile kurumunun devamlılığının küresel olarak yüzde 50 oranının altında başarısızlığa uğradığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Bunun bir tehlike olduğunu düşünüyoruz. Ailenin ‘geleneksel bir dayatma’ olduğunu kutsal olanın birey olduğunu savunan akımlara karşı, kanıtlara dayalı beyanımızı açıklamak zorundayız.” ifadesine yer veriyor.
Aile, insanlığın temel ihtiyaçlarına cevap veriyor!
Manifesto;
“Aile kurumu insanoğlunun toplumsallaşma sürecinde, evrimsel psikolojinin öngördüğü bir tekâmül ve çok önemli bir keşif olduğunu, eşleşmenin biyolojik ve ilkel, evliliğin psikolojik ve kültürel olduğunu, gelişmişlik düzeyi ile ilgili olduğunu”,
“Ailenin insanoğlunun, Maslov’un Psikososyal İhtiyaçlar hiyerarşisinde belirtildiği gibi ‘Güvenli yaşama, duygusal paylaşım ve sosyal destek ihtiyacı’na cevap veren en temel kurum, yapıtaşı özellikte olduğunu” dile getirerek, “Nörobilimin ve Mutluluk Biliminin (Pozitif Psikoloji) kanıtladığı gibi insanın ilişkisel bir varlık olduğu yalnız yaşamaya göre programlanmadığı bu nedenle “anahtar kavram iş birliği” ortamının onun yararına olduğunu” vurguluyor.
5S ve 1M: Aile değerlerini anlatan formül
“Aile içinde ilişki yönetiminin rekabet odaklı değil tamamlayıcı odaklı olması gerektiği”, “İnsanın yalnızlaşmasının modernizmin kâbusu olmasında en önemli nedenlerinden birisinin aile bağlarının zayıflaması olduğunu, zihinsel dönüşüm olmadan sosyal dönüşümün olamayacağı” ifade edilen manifestoda, “Aile değerlerini en kısa anlatan 5 S, 1 M (Sevgi, Saygı, Sadakat, Sabır, Samimiyet ve Manevi Birikimler) kavramların güçlendirilmesine özen gösterilmesi gerektiği” kaydedildi.
Geç değil, ortak akılla harekete geçilmeli!
“Bir çocuğun en büyük şansının huzurlu, güven verici ve ortak amaçları olan bir ailede büyümesi olduğuna” dikkat çekilen manifestoda, “Eğer gerekli önlemler alınmazsa toplumda suç, şiddet, bağımlılık, ruhsal hastalıklarda artışın kaçınılmaz olacağı, çekirdek olarak dinamik ailenin dinamik toplum olduğu” ve “Her şeye rağmen geç kalınmadığı ivedilikle kısa orta ve uzun vadeli planlarla gidişin düzeltilebileceği, bunun için sadece devletin değil bireyler ve STK’ların ortak akıl oluşturması gerektiği” ne vurgu yapıldı.