Uyuşturucu ticareti yaptığı ileri sürülen ve hakkında “adam öldürmek”, “cinayete azmettirmek”, “FETÖ üyeliği” suçlamaları da bulunan İranlı Naci Şerifi Zindaşti’nin tutuklandıktan sonra tahliye edilmesi kamuoyunda tartışılırken HSK da görevlendirdiği müfettişlerce hakim ve savcıların ifadelerini aldı. İfadelerde sır tahliyeye ilişkin detaylar ortaya çıkarken Burhan Kuzu’nun baskı kurduğu iddiası da bu ifadelerde yer aldı
AHA.Uyuşturucu ticareti yaptığı ileri sürülen İranlı Naci Şerifi Zindaşti, geçtiğimiz yıl “adam öldürmek”, “cinayete azmettirmek”, “FETÖ üyeliği” suçlarından tutuklandı. İddiaya göre dünyanın sayılı uyuşturucu kaçakçılarındandı. İstanbul’da işlenen bir dizi cinayetin azmettiricisi olduğuna dair ciddi deliller vardı. Polisin şok baskınıyla tutuklanmıştı. Ancak hakkında ciddi cinayet delilleri olan ve gemilerle uyuşturucu ticareti yaptığı iddiası tutanaklara geçmiş bir isim olan Zindaşti, 6 ay içinde gece yarısı kararıyla tahliye edildi. Tahliye kararının altında Sulh Ceza Hakimi C. Ö.’nün ismi vardı. Tepki çeken, yargı camiasında da tartışılan tahliye kararına, savcılık hemen itiraz etti ve yeniden yakalama kararı çıktı. Ancak ağır suçlamalarla yargılanan Zindaşti kayıplara karıştı.
İranlı uyuşturucu baronu olarak bilinen Naci Şerifi Zindaşti ve adamları hakkında tahliye kararı veren hakim C. Ö. ile tahliye kararına tanık olan diğer hakimlerin müfettişlere verdiği ifadelere Habertürk ulaştı. Hakimler ve Savcılar Kurulu müfettişleri tepki çeken tahliye kararına imza atan C. Ö. ile 2 tanık hakimin ifadesini aldı.
Naci Şerifi Zindaşti, Türkiye’de uzun yıllardır tartışılan ve “uyuşturucu baronu” olarak adlandırılan bir isimdi. İsmi ilk kez Yunanistan’da uyuşturucu ile yakalanan bir gemi ve FETÖ üyesi Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün dava kapsamında gizli tanık yaptığı iddialarıyla gündeme geldi. İddiaya göre Zindaşti, hayal gücünü zorlayan bir servete sahipti. Bu servet ile de herkesi etkisi altına aldığı iddiaları ayyuka çıkmış bir isimdi. Herkesin tartıştığı ve “cinayet”, “uyuşturucu kaçakçılığı” ile ismini andığı Naci Şerifi Zindaşti’nin ismi, kızının da içinde olduğu bir aracın uyuşturucu hesaplaşmasında hedef olmasıyla daha çok duyuldu. 26 Eylül 2014’te Zindaşti’nin kızı Arzi Şerifi Zindaşti ile yeğeni Devrim Öztunç’un içinde bulunduğu araç iki şüpheli tarafından çapraz ateşe tutuldu. Zindaşti’nin kızı ve yeğeni, olay yerinde can verdi.
CİNAYET TUTUKLAMASINA TAHLİYE
Zindaşti’nin kızı ve aynı zamanda koruması olan yeğeninin ölümünün ardından İstanbul bir dizi cinayet ve uyuşturucu hesaplaşmasının da alanı haline geldi. İddiaya göre talimatları veren isim Zindaşti idi. İstanbul’da Zindaşti’nin emriyle seri cinayetler işlendiği şüphesi artınca İstanbul Emniyet Müdürlüğü de Zindaşti ve adamlarına yönelik operasyon düzenledi. 6 Nisan 2018’de düzenlenen operasyonda Organize Şube Müdürlüğü ekipleri Zindaşti ile birlikte adamlarını gözaltına aldı. “Cinayet” ve “cinayete azmettirme” suçlaması ile hakim karşısına çıkarılan Naci Şerifi Zindaşti ve 5 adamı tutuklanıp cezaevine konuldu. Yasa gereği 6 ay içinde Zindaşti ve avukatları haklarını kullanarak tutuklama kararına tahliye edilmesi talebiyle itiraz etti. Başvuruyu 11 Ekim 2018’de 5. Sulh Ceza Hâkimi C.Ö.’nün önüne geldi. Talebi inceleyen Özcan, ismi İstanbul’da işlenen bir dizi esrarengiz cinayet ile anılan uyuşturucudan sağladığı gelirle nüfuzunu kullandığı şüphesi olan Naci Şerifi Zindaşti ve adamları hakkında tahliye kararı verdi. Tahliye kararı önce adliyede şaşkınlık yarattı. Daha önce Zindaşti ve adamlarını tutuklanmasını isteyen savcı E. D. hemen tahliye kararına itiraz etti.
YENİDEN TUTUKLAMA KARARI ÇIKTI AMA ZİNDAŞTİ SIR OLDU
Savcı Devrim’in itirazı usul nedeniyle bir üst mahkeme tarafından incelendi. İstanbul 6. Sulh Ceza Mahkemesi Zindaşti ve bir adamı hakkında tekrar tutuklama kararı verdi ancak yeniden yakalanmaları kararı polise ulaştığında ve bu süreç tamamlandığında Zindaşti ve adamları çoktan kayıplara karışmıştı.
Sürpriz tahliye kararından sonra Zindaşti’nin kayıplara karışması, sadece yargı camiasında değil, bütün kesimlerde tepki yarattı. Hakimler ve Savcılar Kurulu dosyaya el koydu. Tahliye kararını veren Hakim C. Ö. görevinden alınarak geçici olarak Küçükçekmece Hakimliği’ne atandı. HSK kararla ilgili de jet hızıyla soruşturma başlatıp müfettiş görevlendirdi. Müfettiş incelemesi başladığında ise Hakim C. Ö. Erzurum’daki yeni görev yerine atanmıştı. Türkiye’nin aylardır tartıştığı ve 90’lı yıllarda ortaya çıkan Susurluk Skandalı’na benzetilen olayın merkezindeki hakimlerin ifadesine Habertürk muhabiri Mustafa Şekeroğlu ulaştı. Tahliye kararına imza atan Hakim C. Ö. ile birlikte bu karara itiraz eden Cumhuriyet Savcısı Ercan Demir ile Hakim Ö. G. HSK Teftiş Kurulu müfettişlerine konuştu. Tutanaklara geçen ifadeler uyuşturucu baronu ve cinayet zanlısı Naci Şerifi Zindaşti’nin tahliyesinde karanlıkta kalan yönlere de ışık tutuyor.
“TAHLİYE KARARINDAN ŞÜPHE DUYDUM”
Hakim C. Ö.’nün verdiği tahliye kararına itiraz eden ve soruşturma aşamasında Zindaşti ve adamlarının tutuklanmalarını sağlayan Savcı E. D., 8 Ekim 2019 günü HSK müfettişlerine iki sayfalık ifade verdi. Tahliye kararlarını veren hakim C. Ö. ile çok samimi olmadığını ama iş sebebiyle tanışıklığı olduğunu anlatan Devrim şöyle konuştu: “C. Bey en az 3-4 kez farklı zamanlarda beni ziyarete etmişti. Bu ziyaretlerde söz konusu soruşturma dosyasının akıbetini ve ne zaman iddianame düzenleneceğini sormuştu. Bu ısrar ve genel itibarı ile kullandığı çekingen ve mahcup dil bende merak ve şüphe uyandırdı. Tehdit edildiğini veya kendisine şantaj yapıldığını düşündüm ve böyle bir şey olup olmadığını son gelişinde kendisine sordum. Bana ‘Üzerimde çok baskı var. Çok baskı yapıyorlar’ dedi. Nereden olduğunu sorduğumda ‘Ankara’dan Burhan Kuzu sürekli arıyor’ şeklinde yanıtladı. Ben kendisine soruşturmanın yakın zamanda sonuçlanmayacağını söylediğimde benden tutukluluğun gözden geçirilmesi kararının kendi nöbetine denk getirilmemesini, kendisine düşürülmemesini rica etti. Yanlış hatırlamıyorsam C. Bey, dosyanın önüne gelmesi halinde mazeret izni kullanacağını ya da rapor alacağını söylemişti. C. Özcan’ın verdiği tahliye kararına şaşırdım. C. Bey bu dosyada tahliye ve tutukluluğa itiraz kararları vesilesiyle dosyayı görmüştü. tutukluluğun devamına ilişkin karar vermişti. Dosyayı önceden biliyordu ve bu nedenle karara şaşırdım ve şüphe duydum.”
Savcı E. D. ifadesinde C. Ö.’nün şüpheli bir kararına daha dikkat çekti. Devrim, tutanaklara geçen ifadesine göre; Naci Şerifi Zindaşti ve adamları İran Maliye Bakanı’nın oğlunun parasının yağmalandığı iddia edilen bir dosyada Hakim C. Ö.’nün önüne gelmiş; Zindaşti’nin adamları polis tarafından gözaltına alınmış ama buna rağmen elde ciddi deliller olmasına rağmen hakimin huzuruna çıkan sanıklar adli kontrol kararı ile serbest bırakılmıştı. E. D. bu dosyanın numarasını da HSK müfettişlerine verdi. 201762718 sayılı dosyada verdiği karar şüphemi çekti. Tesadüf de olabilir ancak bu dosyayı da Zindaşti’yi tutukladığım dosyaya ekledim” dedi.
ZİNDAŞTİ VE ADAMLARINI TUTUKLAYAN HAKİMİN İFADESİ
İstanbul’da 6 Nisan 2018 günü düzenlenen operasyonla yakalanan Zindaşti ile birlikte 5 kişi hakkında tutuklama kararı veren o dönemin İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimi E. Ö.’nün de tanık olarak ifadesi alındı.
E. Ö. 14 Ekim 2018’deki ifadesinde Zindaşti’nin dosyasını hatırladığını belirterek, “Dosyadaki şüpheliler tutuklanmak üzere benim hakimliğime sevk edilmişti. Zindaşti’nin üzerine atılı eylemler kan gütmesi saikiyle adam öldürmeye azmettirme ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarıydı. Dosyadaki mevcut delil durumu itibarıyla şüphelilerin atılı suçları işlediklerine yönelik kuvvetli şüphe bulunduğu kanattan vararak şüphelilerin tutuklanmasına karar vermiştim. Tahliye olduklarını medya aracılığı ile duydum” dedi.
“BURHAN KUZU”NUN AVUKATI ODAMA GELDİ”
İfadesinde dosya ile ilgili farklı bir detayı aktarmak istediğini anlatan E. Ö. şöyle konuştu: “Tahliye kararı verildikten sonra henüz itiraz merciine yani 6. Sulh Ceza Hakimliğince dosya ele alınmadan önce Burhan Kuzu’nun avukatı en az 3-4 kez benimle görüşmek istemişti. Hatırladığım kadarıyla avukat ismi M. İ. idi. Kendisiyle görüşmek istemediğimi ancak en sonunda çat kapı odama girmesi sebebiyle görüşmek zorunda kaldım. Bu kişi söz konusu itirazı değerlendirecek 6. Sulh Ceza Hakimi’nin hangi kanattan olduğunu sordu. Ben kendisine bir yanıt vermedim. Ve geçiştirmeye çalıştım. Yalnızca adaletli bir insan olduğunu ve dosya ne ise vicdanına göre karar vereceğini söyledim. Yanımda emrivaki şeklinde telefonunu çıkararak Burhan Kuzu’yu aradı ve beni görüştürmek istedi. Telefona yanıt verilmemesi nedeniyle herhangi bir görüşme gerçekleşmedi.”
“TUTUKLAMA KARARI VEREN HAKİM HUZURSUZDU”
Kuzu’nun avukatı ile bir daha görüşmediğini ifade eden E. Ö., tahliye olan Zindaşti ve adamı hakkında tekrar tutuklama kararı veren 6. Sulh Ceza Hakimi Ö. G.’nin kendisini arayarak huzursuz olduğunu ifade etti. E. Ö. “Aktardığına göre bu dosya ile ilgili Burhan Kuzu kendisiyle görüşmüş ve bilgi alıp vermek istemiş. Ayrıca kendisini bağlatırken, başdanışman sıfatını kullanarak sekreteri vasıtasıyla Külliye’den aradığını iletmiş” diye konuştu. HSK müfettişleri, Naci Şerifi Zindaşti ve adamı Ekrem Öztunç’un tartışmalı bir şekilde tahliye edilmesinin ardından yeniden tutuklanmalarına karar veren hakim Ö. G.’nin ifadesine de başvurdu.
6. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Ö. G., 14 Ekim 2019 günü HSK müfettişlerine 3 sayfalık tanık olarak ifade verdi. Halen 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Hakimi olan Ö. G., hakim Özcan’ın verdiği kararın hatalı olduğunu şöyle anlattı: “Komisyon başkanımız Ayhan Ayan, beni aradı ve önemli bir dosyada tahliye kararı verildiği için itirazın benim önüme geleceğini iletti. Medyatik ve önemli bir dosya olması vesilesiyle dikkatlice incelememi istedi. Ben dosyadan böyle haberdar oldum. Ben mi kendisini aradım yoksa o mu beni aradı hatırlamamakla birlikte 5. Sulh Ceza Hakimi C. Ö., ile bu dosya üzerinde konuştum. Dosyayı kendisi bilmekteydi. Bana Naci Şerifi Zindaşti ve Ekrem Öztunç bakımından Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının kabul edilebileceğini, diğer şüphelilerin yattıkları sürenin alacakları cezayı karşılayabileceği için itirazın reddedilebileceğini dile getirdi. Bunun dışında bir şey konuştuğumuzu hatırlamıyorum. Naci Şerifi Zindaşti ve Ekrem Öztunç (tahliye edilen diğer sanık) bakımından atılı suçların ve delil durumu itibariyle tahliye kararının yanlış olduğu kanaatine vardım. Bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığı itirazını kısmen kabul ettim. Bu kişiler hakkında yakalama kararı çıkartılmasına karar verdim”
“BURHAN KUZU ARADI”
Hakim Ö. G.’nin ifadesinde Zindaşti ve adamlarının tartışmalı biçimde tahliye edilmesi olayında nüfuzunu kullandığı gerekçesiyle ismi sık sık gündeme gelen eski milletvekili Burhan Kuzu’nun da ismi tutanaklara şöyle geçti: “Eşimle birlikte bir alış veriş merkezindeyken telefonum çaldı. Ailemle alış veriş yaparken Telefonum tanımadığım bir başka cep telefonu numarası aradı. Açtım. Kendisini Burhan Kuzu olarak tanıttı. Söz konusu dosyayla ilgili konuşmaya başladı. dosyadaki adam öldürme suçlarına ilişkin ölenlerin yabancı ve suç yerinin yabancı memleket olduğunu, Türk kanunlarının uygulanmayacağını, Zindaşti’nin tutuksuz yargılanmasını, İran ile ilişkileri bakımından daha faydalı olduğunu hatırladığım kadarıyla iletti. Ben kendisine dosyada kararımı verdiğimi artık benlik bir şey olmadığını izah etmeye çalışsam da bulunduğum ortamın da gürültü olması sebebiyle beni anlamadığını düşünüyorum. Telefonu kapattıktan sonra o gün yeniden kendisiyle görüşmedim.”
“ERTESİ GÜN ADLİYEDEYKEN KUZU YİNE ARADI”
Ertesi gün iş gününde adliyede bulunduğu sırada sabit bir telefon numarasından arandığını söyleyen Ö. G. “Cep telefonum sabit bir hattan aranmıştı. Açan kişi Külliye’den aradığını, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun görüşmek istediğini iletti ve bağladı. Burhan Bey bana yine dosyayı kastederek dosya numarasını vereyim mi diye sordu ve dosyayı hatırlattı. Ben kendisine ben zaten kararı verdim. Gerek yok diyerek geçiştirdim. Numara gerekirse zaten buluruz dedim. Konuşma sonlandı. Bu durumdan yine rahatsız olmuştum. İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimi Ersin Bey ile konuştum. Dosyayı o da biliyordu. Huzursuz olduğum için dosya hakkındaki fikrini sordum. O da delil durumundan bana bahsetti. Ben ona Burhan Kuzu’nun beni aradığını ve aramızda geçen konuşmayı aktardım. O da ‘Doğrusunu yapmışsın rahat ol’ içerikli beni rahatlatmak maksatlı sözler söyledi”
“TAHLİYE KARARI VEREN HAKİM ODAMA GELDİ”
Aynı gün C.Ö.’yü kendi odasına geldiğini anlatan Ö. G. şöyle devam etti: “C. Bey odama geldi. Bu konu üzerine sohbet etmeye başladık. Bana Zindaşti’den bahsetti. Emniyet içerisinde bir kesimin onu haber elemanı olarak kullanmaya çalıştığını, diğer kesimin ise onu yakalamaya çalıştığını söyledi. Burhan Kuzu’dan konu açıldı. Bana kendisini de adli tatilden önce Burhan Kuzu’nun aradığını ve bu dosya ile ilgili görüştüğünü, ısrar ettiğini söyledi. Kendisinin de ‘Hocamız bir şey diyemiyoruz’ dediğini aktardı. Sonrasında bu aramaları kastederek ‘Sonuçta böyle oldu’ dedi ve tahliye kararını kastetti. Böyle bir konuda arandığım için endişeliydim. Komisyon başkanımızla telefonla görüştüm. Rahatsızlığımı dile getirdim. O da adı geçen şahısla görüştüğünü bir daha aramaması gerektiğini ilettiğini, tekrar araması halinde görüşmemesi, başsavcının da bu konudan haberdar olduğunu, adı geçen şahsın tekrar araması halinde suç duyurusunda bulunacaklarını bana söyledi.”
TARTIŞILAN KARARI VEREN HAKİM: BUNLAR FETÖ KUMPASI!
Bütün iddiaların odağındaki isim, uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti hakkındaki tartışmalı tahliye kararını veren hakim olan C. Ö. de müfettişlere ifadesini yazılı olarak verdi. Halen Erzurum Adliyesi’nde görev yapan C. Ö., kendisine yönelik suçlamaları reddederken, “FETÖ”nün kumpasına uğradım” dedi. 8 sayfalık ifadesinde Hakim C. Ö., FETÖ’nün 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimine karşı kritik görevlerde yer aldığını anlattı ve FETÖ’nün birçok kritik ismini tutukladığı için hedefe konulduğunu öne sürdü.
Hakim Özcan, Naci Şerifi Zindaşti’yi tahliye ettiği kararını müfettişlere şöyle anlattı: “Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun beni telefon ile araması üzerine kendisinin dosyaya vakıf olduğunu fark ettim. Çok detaylı bir şekilde kendisi dosyayı anlattı. Ben de kendisine anlattıklarını bildiğimi dosyadaki süreci de ve mevcut delil durumunu ona bildiğimi ancak daha önce sağlık sebeplerinden ötürü tahliye kararı verdiğim Ömer Faruk Kavurmacı isimli şahsın tahliyesinden dolayı tarafıma birçok iftira atıldığını, bu yönden kamuoyunda hakkımızda algı yaratacak olaylara sebebiyet verebileceğini söyledim. Bunun üzerine kendisi kesinlikle benimle ilgili hiçbir şüphe olmadığını, kendisinin ve benim ismimden dolayı asla bir isnatta bulunulmayacağını söyledi. Ben de derhal dosyanın soruşturma savcısı olan (ki Ömer Faruk kavurmacı isimli şahsın dosyasında da aynı savcı görev yaptığından) E. D.’ye gittim. Telefon görüşmesini anlattım. Kendisi de beni doğruladı. Burhan Kuzu’nun dosyaya vakıf olduğunu, esasen dosyada yeterli somut delil olmadığını, iddianame düzenleyecek durumda olmadığını, bir şekilde iddianame düzenlense bile mahkumiyet kararı çıkamayacağını ifade etti. Ben de mevcut delil durum çerçevesinde kendisi ile aynı görüşte olduğumu ifade ettim. Ancak Ömer Faruk Kavurmacı dosyasından sonra şahsımla ilgili çok yıpratıcı iftira içerir yayınlar yapıldığını söyleyerek benim nöbetime denk getirmemesini rica ettim. Kendisi de bana hak verdi.”
BARONUN TUTUKLU KALMASINI SAĞLAYACAK DELİL BULAMADI
Ancak dosyanın kendi mahkemesine gönderildiğini anlatan Özcan diğer hakimlerin aksine Zindaşti’nin tutuklu kalmasına neden olacak delil olmadığını savundu: “Bilindiği üzere tutuklu dosyaların tamamı soruşturma aşamasında en geç CMK’nın 108. Maddesi uyarınca 30’ar günlük süreler ile tutukluluk halinin devam edip etmeyeceği hususunda değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme yapılırken, mevcut delil durumu, tutukluluk kararından sonra yeni delil elde edilip edilmediği, tutukluluk halinin devamının gerektirip gerektirmediği, iddianame düzenlenecek şekilde somut maddi delillerin bulunup bulunmadığı, iddianame düzenlenmesi halinde isnat edilen suçların işlenip işlenmediğini, mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli delil olup olmadığı gibi hususlar birlikte değerlendirilir, mevcut deliller çerçevesinden tutuklama tedbiri dışında koruma tedbirleri uygulamak suretiyle umulan faydanın sağlanıp sağlanmayacağı ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir.”
“SOMUT OLAY VE DELİL YOK”
“Somut olay bakımından hakimliğimizce 11 Ekim 2018 tarihinde verilen karardan görüleceği üzere çok açıklayıcı gerekçeli karar verilmiş, deliller tümüyle değerlendirilmiş, dosyada mevcut deliller çerçevesinde tutukluluk devamına gerektirecek ölçüde yeterli somut maddi deliller olmadığından tutuklama tedbirinin uygulanmasının devamına gerek görülmediğinden ‘Yurt dışı çıkış yasağı’ ve ‘belirli sürelerde kolluk birimine imza vermek suretiyle’ adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verilerek tutuklu 6 şüphelinin tahliyesine karar verilmiştir…”
HAKİM ÖZCAN: AZMETTİRMEYE DELİL YOK
Cinayete azmettirme suçundan da Zindaşti’nin tutuklanmasına yetecek delil olmadığını savunan Hakim Özcan ifadesinde şu görüşlere yer verdi: Hakimliğimizce verilen kararı tekrar etmek gerekirse şüphelinin “öldürmeye azmettirme” ve “çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi olma” suçlarından tutuklandığı, hakimliğimizce itiraz ve tutukluluk incelemesinin de bu minvalde yapıldığı kararda da ayrıntılı gerekçe yazıldığı, bu gerekçeden de anlaşılacağı üzere isnat edilen öldürtmeye azmettirme suçundan ‘aslı maddi fail’ bulunmadığı, bu yönden herhangi bir ismin de tespit edilemediği, şüphelinin öldürmeye azmettirme olarak değerlendirilebilecek anlamda yeterli somut ve maddi deliller olmadığı kanaatine ulaşıldığında anılan şekilde karar verilmiştir.”
“SERİ NUMARALI PARA YALAN”
Zindaşti’nin tahliyesinden sonra rüşvet olarak Kapalıçarşı’da bir kuyumcuda yüklü miktar para aldığı iddialarını da yalanlayan Özcan, yine kendisine kumpas kurulduğunu iddia etti: “Hayatımda Kapalıçarşı’da herhangi bir kuyumcuya gitmedim. O kadar saçma ve uydurma bir iddia ki bu iddiaların tamamen gerçek dışı olduğu çok rahat bir şekilde çürütülebilir. 15 yıldır aynı telefonu kullanıyorum. İstanbul’un her yerinde kameralar var. Araştırılsın.”
TAHLİYE KARARI VEREN HAKİM ŞÜPHELİ SANIK OLDU
Bu arada tahliye kararı ile ilgili Hakim C. Ö. hakkında, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca iddianame hazırlanmıştı. Doğan Kasadolu’nun ‘ihbar eden’, Orhan Ünğan’ın müşteki olarak yer aldığı iddianame de Özcan’ın Zindaşti’yi tahliye etmesi karşılığında rüşvet aldığı iddia ediliyor. İddianamede, Özcan’ın avukatlar Oktay Bağatır ve Servet Haznedar’dan üzerinden seri numarasının bir şifre olarak kullanıldığı 10 liralık banknot alarak, Kapalıçarşı’da bulunan bir kuyumcudan 3.5 milyon dolar aldığı iddia ediliyor. İddianamede, Zindaşti’nin FETÖ üyesi Zekeriya Öz’e de zamanında 300 bin euro rüşvet verdiği de ileri sürülüyor. İddianamede Özcan’ın, FETÖ üyeleri Metin Topuz, Zekeriya Öz ve Cihan Kansız ile irtibatı bulunan, ‘uyuşturucu ticareti’, ‘terör örgütü yöneticiliği’ gibi birçok suçtan kaydı bulunan Zindaşti ile 3 adamının yurt dışına kaçmasına neden olduğu iddia ediliyor.
ZİNDAŞTİ’NİN TUTUKLANIP TAHLİYE EDİLDİĞİ DOSYADAKİ SUÇLAMALAR
Zindaşti ve adamları Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyordu. Skandal bir kararla tahliye edildiği dava dosyasında haklarındaki suçlamalar şunlardı:
“Kan gütmesi saikiyle adam öldürmeye azmettirme”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “resmi evrakta sahtecilik”, “FETÖ terör örgütü üyesi olmak”
ZİNDAŞTİ’NİN SUÇLANDIĞI CİNAYETLER
* Zindaşti’nin kızı Arzu Şerifi Zindaşti ile yeğeni Devrim Öztunç, 26 Eylül 2014 tarihinde Büyükçekmece’de trafik ışıklarında silahla saldırıya uğrayarak öldürüldü. İddialara göre bu saldırının hedefi Zindaşti’ydi.
* Yunanistan’da 2 ton 100 kilo uyuşturucunun yakalanmasından sonra 14 Haziran 2014’de İstanbul’a gelerek en son Zindaşti ile görüşen İran asıllı Esfandiyar Ridi kayıplara karıştı. Öldürüldüğü düşünülüyor.
* Polis tarafından kırmızı bültenle aranan Çetin Koç, 4 Mayıs 2016 günü Dubai’de 2 tetikçi tarafından öldürüldü. Zindaşti tarafından öldürüldüğü iddia ediliyor.
* 30 Nisan 2017’de Maslak’ta İranlı asıllı İngiliz vatandaşı işadamı Saeel Karimian silahı saldırıya uğradı. Düzenlenen saldırıda işadamı Karimian ile yanında bulunan Kuveytli iş ortağı Muhammed El Muhtari, öldürüldü. Yapılan çalışmalarda cinayette 3 kişi yer almıştı. İkisi tetikçi biri ise şofördü. Aracı kullanan kişi Zindaşti’nin adamlarından Ali K. çıktı. Tetikçilerin yurt dışına kaçtığı olayda Ali K. halen yakalanamadı.
ZİNDAŞTİ TAHLİYE OLDUKTAN SONRA İŞLENEN CİNAYETLER
Naci Şerifi Zindaşti tahliye edildikten sonra kayıplara karıştı. Yurt dışına kaçtığı ileri sürülen Zindaşti’nin tahliyesinden sonra da İstanbul’da işlenen cinayetlerde rol aldığı belirtiliyor. Bu iddialara göre Zindaşti İstanbul’da iki ayrı cinayetin de emrini verdi?
* Kadıköy Bağdat Caddesi 7 Nisan 2019’ da Zindaşti’nin kızı ve şoförünün öldürülmesi dosyasında azmettirici olarak aranan İlhan Ünğan silahlı saldırıya uğradı. Ünğan, hayatını kaybetti. Bu cinayetle ilgili Zindaşti’nin avukatı İlker Dağlı ve olay sırasında Ünğan’ın yanında olan Tolga Hakan Ceyhan aranıyor.
* 14 Kasım 2019’da Şişli’de rejim muhalifi eski İran ajanı Mesut Mevlevi öldürüldü. Yakalanan tetikçi ve tutuklanan bazı kişilerin Zindaşti ile bağlantısı çıktı. Zindaşti bu cinayet dosyasından da aranıyor.