AHA.Henri Lefebvre (1901- 1991) yazdığı üç ciltlik “Gündelik Hayatın Eleştirisi” eserinde, ihtiyaçlar, arzular, düşler ve gerçekler gibi kavramları tartışmaya açtı.
Gündelik hayat, nesneye (örneğin markalara) tapma ile kuşatılmıştı. Yani temel öge “öz” (benlik) artık “nesne” (kalıp) haline gelmişti. Ve bu anlayış insan özgürlüğünü yok ediyordu…
Guy Debord (1931- 1994) “Gösteri Toplumu” kitabında, kapitalizmle şekillenen tüketim ilişkilerinin ülke ve ideoloji ayırt etmeksizin bir gösteri biçimi yarattığını yazdı…
Ralph Keyes (d.1945), “Post- Truth Dönemi: Çağdaş Yaşamda Sahtekarlık ve Aldatma” kitabında kurgunun siyaseti nasıl etkisizleştirdiğini ele aldı.
Bu düşünürlerden bahsetmemin sebebi, İmamoğlu’nun ailesiyle kayak yapmaya gitmesi! -Osmanlı coğrafi isimlendirmesiyle- “Dersim” bölgesindeki depremden sonra, iki küçük çocuğu ve eşiyle Erzurum’a kayak yapması üzerine yazı yazmayan yandaş kalmadı!
Bakınız:
Politik eleştiri, var olan toplumsal düzeni sorgulayan teoridir.
Eleştiri ile propagandayı birbirine karıştırmamak lazım. AKP Türkiye’sinde propaganda, hakikati tümden önemsizleştirdi!
Oysa eleştiri, 2004 yılından beri deprem için toplanan 65 milyar lira vergilerin savurganlıkla nasıl yok edildiğini ortaya koymaktır!
Politik gösteri üzerinden deprem çözümlemesi yapmak eleştiri değil, propagandadır.
Deprem olunca İmamoğlu hemen bölgeye gitti mi; gitti.
Deprem olunca İmamoğlu hemen tüm yardım ekibini bölgeye sevk etti mi; etti.
Deprem için başka ne yapabilirdi; hiç.
Deprem arama çalışmaları bitmiş, molozlar kaldırılmaya başlanmış ve buna rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, iki küçük çocuğunun sömestr tatilinde iki gün yanlarında olmasına karşı çıkılıp, linç ediliyor!
Özünde… Ne istediklerini size yazayım:
– Rol yapması isteniyor.
– Riyakârlık/ikiyüzlülük yapması isteniyor.
– Dürüst olmaması isteniyor.
“Öz” ile değil “nesne” ile ilgililer çünkü!
Sürekli retorik siyaset müsameresi görmeye alıştırıldı insanlar:
Deprem bölgesine iki saat uğra, iki damla gözyaşı dök, iktidar sorumluluğundan kurtul. AKP’nin deprem için 18 yılda tek adım atmaması kimin umurunda? Evet, ver bir duygusal poz, et iki hamasi söz, kim ne politik hesap soracak size! Görev tamamdır!
Burası Türkiye…
Burada siyaset, kandırmaca üzerine inşa edilir.
Burada siyaset, kitleleri uyuşturan algı üzerine inşa edilir.
Burada siyaset halk yağcılığı/popülizm üzerine inşa edilir.
Aslında diyorlar ki İmamoğlu’na:
– “Tak yüzüne maske, sen de bu sahtecilik oyununa katıl!”
Oysa. İmamoğlu insan kalmakta inat ediyor ve “sorun” buradan çıkıyor.
İmamoğlu, aldatmaca amaçlı algı yönetimini beceremediği için yerden yere vuruluyor! Aslında ana konumuz bu olmalı; çünkü bunu yazanlar, ülkemizdeki siyasetin bu derece kirli olmasının sebebi…
Keza:
İmamoğlu tek politik kimliğine esir düşmek istemiyor; sahici baba kimliğini unutmuyor. Ama…
Ülkemizdeki sahicilikten uzak siyaset anlayışı, içi boşaltılmış “baba” politik figürünü görmek istiyor hep! Buna alışkın yandaş köşe yazarlarının “öz baba” yerine “nesne baba” aramasını anlamak zor değil…
Türkiye’de son dönemlerde siyaset nesne/obje üzerinden yapılıyor.
Düşünüyorum da:
İmamoğlu, kayak yerine Erzurum’da çocuklarıyla futbol oynasaydı benzer tepkiyi alır mıydı? Sanmam.
Ülkemizde spor üzerinden yüzeysel “sınıfsal” değerlendirmeler yapılıyor; tenis, golf, kayak nedense seçkinlerin sporu sanılıyor!
Yandaşların bulunduğu bazı medya organları, patronlarının bu sporları yapmasını gazetelerinde çarşaf çarşaf yayınlıyor. Fakat konu siyaset olunca işin rengi değişiveriyor. Devreye popülizm giriyor. Öyle ya politika, halkı kandırma sanatı…
– “İmamoğlu sen de bu ezberletilmiş sahte kalıplara uy” diye yazıyor kimileri!
Hesapsız-plansız kentleri büyütenler kimler, boşver!
“Yap-sat” imarının denetleyicisi kimler, boşver!
Depremde alınacak önlemlerin belirlenmesiyle ilgili araştırma önergelerini reddedenler kimler, boşver!
Ana mesele, İmamoğlu’nun küçük çocuklarının yanına uğraması!
Siyaseti salt biçime indirgediler.
Duyguları kışkırtan propaganda yapmayı marifet sanıyorlar. Bu sebeple… Sahtecilik-kurnazlık siyasete olan inandırıcılığı kaybettiriyor.
Özünde İmamoğlu’na denilen bu:
– “Halkı kandıran siyaset oyununa niye ayak uydurmuyorsun?”
Mesele budur.