HABERMAX. Deprem Haftası’nda, Yapı Kimyasalları sektörünün öncü kuruluşu Sika, Deprem Güçlendirme Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Türkkan, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyza Taşkın, Ortadoğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Canbay, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki ve Sika Türkiye Genel Müdürü Turgay Özkun’un katılımı ile bilinçlendirme projesi gerçekleştirdi.
DEGÜDER-Deprem Güçlendirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Türkkan, ‘’İstanbul’da 2 milyon bina stoku var ve vatandaşın yaşadığı yapı stokunda ciddi problemlerle karşı karşıyayız. Zamanımız yok. Bu kadar az zaman içerisinde bu kadar fazla yapının imar edilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması kolay değil” diye belirtti. Yapıların deprem yönetmeliğine uygun hale getirilmesinin en doğru çözüm olduğunu belirten Türkkan “Güçlendirme, binanın 2018 yılı yönetmeliğine uygun hale getirmesi demektir, tamirat demek değildir” diye de ekledi.
Yapı kimyasallarının, güçlendirme konusunda önemli bir yer tuttuğunu belirten Türkkan “Bir binanın doğru güçlendirilip depremde de ayakta kalabilmesi için, önce doğru bir mühendislik hizmeti, doğru bir proje, iyi bir uygulama firması birleşimine ihtiyacı var. Bununla beraber en önemlisi de yapı kimyasalının özenle seçilmiş olması. Özellikle 6 Şubat depremlerinden sonra çok fazla yapı kimyasalı markası ortaya çıktı. Bunlar denetimsiz şekilde satılmakta ve uygulanmakta, bunun denetim altına alınması çok önemli” dedi.
Sadece dört yıllık lisans eğitimi deprem tasarımı yapmak için yeterli olmamalı!
Ortadoğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Canbay, yapıların depremlere karşı dirençli olacak şekilde tasarlanmasını ifade eden deprem tasarımının önemine değindi. “Proje müellifinin hatalı deprem tasarımı, zemin özellikleri dikkate alınmadan tasarım yapılması ve şantiyedeki imalat kusurları hasara sebep olabilir” dedi.
Tasarım programlarının sadece birer yardımcı, yol gösterici olduğunu ve esas tasarımın mühendisin bilgisi, mühendislik önsezisi ve tecrübesiyle gerçekleşmesi gerektiğinin altını çizerek, “Üniversitelerde inşaat mühendisliği eğitiminin yükseltilmesi şarttır. Deprem gibi çok önemli ve hatalı uygulamaların felaketle sonuçlandığı bir alanda, sadece dört yıllık lisans eğitimi ile diploma sahibi olmak, deprem tasarımcısı olmak için yeterli olmamalıdır” dedi.
Malzeme seçiminde dikkatli olunmalı!
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyza Taşkın“Güçlendirmenin bütün prensibi doğru malzemenin, doğru yerde, doğru kullanımından geçiyor. Öncelikle malzeme seçerken şunlara dikkat etmek gerekiyor: Seçilen marka kendi bünyesinde Ar-Ge’ye ne denli önem veriyor, kendini ve ürün gamını ne kadar güncelliyor, yapılacak deneylere karşı reaksiyonları ne olur, bağımsız kuruluş çağırılsa ürününün arkasında durabilir mi, CE belgesi başta olmak üzere uluslararası sertifikalara sahip mi, bu gibi konular önemli” dedi.
Taşkın, Marmara depremlerinden bu yana yapılanları ve beklenen durumu da şu şekilde özetledi: “İstanbul depremine hazır değiliz, ancak eskisi kadar da kötü durumda değiliz, bilinç düzeyi ve teknoloji çok ilerledi” dedi. Hazır olmak için problemin genişliğinin daraltılması gerektiğini belirten Taşkın, “Mevcut yapıların ki buna köprüler, doğalgaz hatları gibi yapılar da dahil, elden geçirilip güçlendirilmeleri; gerekenlerinse bir an önce yıkılıp yeniden inşası tamamlanmalı” dedi. Reflekslerin de çok önemli olduğunu vurgulayan Taşkın, deprem anında doğru davranışları hızlıca yapabilmek için vatandaşların ev ve bulundukları bölge içerisinde afet planlarını oluşturmaları ve tatbikatlar yapmalarını önerdi.
Doğru teşhis, doğru güçlendirme projesi ve doğru uygulama bir bütün!
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki, yapılar için tek tip bir güçlendirme sistemi olmadığını belirterek, “Doğru teşhis, doğru güçlendirme projesi ve doğru uygulama olması gerekiyor. Aksi takdirde yapılan güçlendirme hiçbir işe yaramıyor. Her projenin doğru, her uygulama yapanın doğru uygulama yöntemini yaptığına emin olamayız. Bu nedenle denetim mekanizmaları önemli” diye belirtti.
Halk arasında karbon elyaf olarak da bilinen lifli polimer kompozit malzemelerin önemli özellikleri olan ve uygulama kolaylığı sağlayan bir yapısı olduğunu belirten İlki, “Yüksek dayanımlı liflerle polimer matrisin birleşiminden oluşan bu malzemeler hafif, yüksek dayanımlı ve şekillendirilebilirdir. Sonsuz mekanik ve geometrik özelliklerde üretilebiliyor olması da bir avantaj. Dünyada şu an çelik donatı yerine kullanılmaya dahi başlandı. Betonarme yapıların güçlendirilmesinde de çok yaygın olarak, etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bu yönüyle İstanbul gibi deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerdeki yapıların güçlendirilmesinde de önemli bir yeri vardır” dedi