Bu saldırı, münferit bir olay değil, sistematik bir zihniyetin, bir kanser hücresi gibi toplumu saran bir nefretin tezahürüdür. Failin geçmişi, çocuklarına yönelik işlediği vahim suçlar ve genel afla serbest bırakılması, cezasızlık kültürünün, adalet mekanizmasını nasıl çürüttüğünün en acı göstergesidir. Osmanlıcılık kisvesi altında Cumhuriyet’e meydan okuyan bu karanlık zihniyet, sadece fiziki bir saldırı değil, aynı zamanda demokratik değerlerimize, laikliğe ve modern Türkiye’ye yapılan bir darbedir. Bu, bir yumruktan çok daha fazlasıdır; bu, Cumhuriyet’in kalbine saplanan bir hançerdir.
CHP liderlerine yönelik bu tür saldırılar, asla tesadüf olamaz. Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırının faillerinin büyük ölçüde serbest bırakılması, bu tür eylemlere cesaret vermektedir. Seçilmiş belediye başkanlarının hukuksuz bir şekilde görevden alınması, haksız yere verilen hapis cezaları ve muhalefete yönelik sistematik baskılar, bu karanlık tablonun parçalarıdır. Bunlar, Cumhuriyet’in temel taşlarını sarsmaya yönelik organize bir kalkışmanın işaretleridir. Birileri, bu ülkenin kurucu değerlerini yok etmek, demokratik kazanımlarımızı elimizden almak istemektedir.
Peki, bu nasıl mümkün olabiliyor? Koskoca Cumhuriyet Halk Partisi’nin lideri, korumalarının ve yanındakilerin gözleri önünde nasıl saldırıya uğrayabiliyor? Bu, sadece bir güvenlik zafiyeti değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in temel taşlarını sarsmaya yönelik bir kalkışmadır. Bu, bir meydan okumadır; bu, bir isyandır.
Bizler, Cumhuriyet’in evlatları olarak bu saldırıya sessiz kalmayacağız. Özgür Özel’e atılan yumruk, hepimize atılmıştır. Cumhuriyet’in değerlerini, Atatürk’ün mirasını ve demokrasiyi savunmak, boynumuzun borcudur. Susmayacağız, yılmayacağız ve asla pes etmeyeceğiz. Bu karanlık zihniyetle mücadele etmek, hepimizin görevidir. Bu, bir siyasi mesele değil, bir varoluş meselesidir. Cumhuriyet’i korumak, insan onurunu korumaktır. Demokrasiyi savunmak, özgürlüğümüzü savunmaktır.
Bu saldırı, bir dönüm noktasıdır. Ya Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkacağız, ya da karanlığa teslim olacağız. Bizler, aydınlık bir Türkiye için, Cumhuriyet’in değerleri için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu, bir söz değil, bir yemindir.Durmuş Acar
Saldırı, kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Olayın faili olarak belirlenen kişinin geçmişi ise tüyler ürpertici: Daha önce çocuklarına yönelik ağır bir suçtan hüküm giymiş ve genel af kapsamında serbest kalmış bir failin, bir siyasi lidere saldırma cüreti, cezasızlık ikliminin geldiği noktayı gözler önüne serdi. Failin Osmanlıca kıyafetlerle gerçekleştirdiği bu eylem, sadece fiziki bir saldırı değil; sembolik olarak Cumhuriyet’e, laikliğe ve modern Türkiye’nin kazanımlarına da yönelmiş bir tehdit olarak yorumlandı.
Ankara’nın Çubuk ilçesinde 2019 yılında dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı hâlâ hafızalardaki tazeliğini korurken, benzer bir olayın bu kez Özgür Özel’i hedef alması, muhalefet liderlerine yönelik sistematik tehditleri bir kez daha gündeme taşıdı. O dönemde saldırganların büyük bölümü serbest bırakılmış ve caydırıcı cezalar uygulanmamıştı. Uzmanlara göre bu cezasızlık, yeni saldırıların önünü açtı.
CHP cephesinden yapılan açıklamalarda, yaşanan olayın sadece bir saldırıdan ibaret olmadığı, aynı zamanda Cumhuriyet rejiminin altını oymaya yönelik bir sürecin parçası olduğu belirtildi. Seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması, hukuk dışı cezalar ve muhalefet liderlerine yönelik sistematik baskıların ardından gelen bu saldırı, kamuoyunda “tesadüf mü, yoksa organize bir planın parçası mı?” sorularını gündeme getirdi.
Saldırının ardından yapılan açıklamalarda, bu eylemin yalnızca bir kişiyi değil, milyonlarca Cumhuriyet sevdalısını hedef aldığı vurgulandı. CHP kaynakları ve çeşitli demokratik kitle örgütleri, olayın derhal aydınlatılmasını ve sorumluların cezalandırılmasını talep ederken, Cumhuriyet’i ve Atatürk’ün mirasını savunmaktan geri durmayacaklarını ifade etti.