AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un açıklamalarına ilişkin soru üzerine çok partili siyasi hayatında darbeler ve darbe teşebbüsleri olan bir ülkenin mutlaka sivil-asker ilişkilerini demokratik kurallar çerçevesinde düzenlemesi gerektiğini dile getirdi.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Kanal 7 yayınında Ankara Temsilcisi Mehmet Acet’in sorularını yanıtlarken gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un açıklamalarına ilişkin soru üzerine de çok partili siyasi hayatında darbeler ve darbe teşebbüsleri olan bir ülkenin mutlaka sivil-asker ilişkilerini demokratik kurallar çerçevesinde düzenlemesi gerektiğini dile getirdi.
”TSK’yı meşgul etmek TSK’ya yapılacak en büyük haksızlıktır”
AK Parti hükümetlerinin vesayetle mücadelede önemli mesafe katettiğini belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Bunlardan bir tanesi de Sayın Başbuğ’un eleştirdiği asker şahısların işledikleri suçlar dolayısıyla askeri mahkemede yargılanmasıydı. Bu, reformlar sürecinin en önemli reformlarından birisidir. Sivil memurun işlediği suçu, memurlar mahkemesine mi götürüyoruz? Niye asker şahısların işlediği suçu askeri mahkemeye götürelim? Bu, yıllarca konuşulmuş olan vesayetin önemli unsurlarından birisiydi, o zaman mecliste partilerin tamamına yakınının iradesiyle bir şekilde kaldırıldı. 15 Temmuz’dan sonra yapılan önemli bir reform da kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığına, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Unsurları İçişleri Bakanlığına bağlanmasıdır. İktidar sorumluluğunu siviller yükleniyorsa, hesabı da sivillerden soruyorsak sandıklarda, dolayısıyla sistemin bütünü sivil iradenin, tabii ki ihtisas gerektiren alanlarda TSK’nın, ordumuzun gerektirdiği bütün ihtisasını kullanarak, bundan istifade ederek, kararların sivillerin ağırlıklı olduğu ortamlarda verilmesi lazım. Bunlar önemli demokratikleşme adımlarıdır. Burada mesele askerle didişmek, onu ötelemek, kenara koymak değil, tam tersine TSK’nin yerini ve konumunu güçlendirmektir. Siyasetin mevzusu olan konularla ilgili askerimizi, TSK’yı meşgul etmek TSK’ya yapılacak en büyük haksızlıktır.”
”Esas FETÖ işini sulandırmak burasıdır”
Kurtulmuş, “Bu durumda İlker Başbuğ, tekrar vesayet düzeninin savunuculuğunu mu yapıyor?” sorusuna, “Birilerinin zihninde hala öyle bir şey olabilir. Ben Sayın Başbuğ’un şahsıyla ilgili bir şey söylemem ama söyledikleri bir yerde siyasi iradeyi baypas eden sözlerdir. Meclis böyle bir karar almış, asker şahısların da işledikleri suçlar dolayısıyla sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan adım atılmış. Artık burada söyleyecek bir şey yok. FETÖ meselesini buna bulaştırmak, esas FETÖ işini sulandırmak burasıdır.” karşılığını verdi.
Türkiye’de artık darbe yapılamayacağına inandığını ifade eden Kurtulmuş, “Geçmiş dönemlerde asker-sivil arasında ve oradan darbeye kadar yol açan bu ilişkinin bozulmasındaki temel suçun da askerden daha ziyade askere zemin hazırlayan sivillerde olduğuna inanıyorum.” dedi.
“TSK’nin asli görevi”
AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, son dönemlerde bazı çevrelerce dile getirilen “ordunun zayıflatıldığı” yönündeki söylemlere ilişkin soru üzerine, bu söylemlerin son derece yanlış olduğunu ifade etti.
Özellikle 15 Temmuz’dan sonra ordu içindeki hainlerin de büyük oranda temizlenmesi, sivil siyaset ile asker arasındaki ilişkinin yerli yerine oturtulmaya başlanmasıyla birlikte, TSK’nin daha fazla güçlendiğini belirten Kurtulmuş, TSK’nin, Barış Pınarı Harekatı’nı planladığından daha kısa süre içinde başarılı bir şekilde yerine getirmesinin bunun bir göstergesi olduğunu söyledi.
Kurtulmuş, TSK’nin, Türkiye içinde kendisine verilen terörü bitirme görevininin tamamını başarıyla yerine getirdiğini aktararak, “TSK’nin asli görevi olan Türkiye’yi korumak, sınırlarımızı korumak, vatandaşımızın emniyetini kendine görev verildiğinde teminat almak bakımından üzerine düşen sorumluluğu fevkalade güçlü bir şekilde yerine getiriyor. Ama şu kast ediliyorsa; ‘TSK, yeri geldiği zaman siyasete ayar verecek bir kurum olarak kalsın’ deniyorsa, TSK’ye yapılacak en büyük kötülük budur. TSK’nin vazifesi milletin güvenliğini, esenliğini, sınırların selametini korumaktır. Bunu da fevkalade başarılı bir şekilde yapıyor.” ifadelerini kullandı.
“İsrail-Filistin barış anlaşması, Yüzyılın Anlaşması gibi bir plan üzerinden sağlanması mümkün mü?” şeklindeki soruya Kurtulmuş, “Bu bir kere barış planı falan değil, bir işgal planıdır. İsraillilerin 1947’den beri adım adım gerçekleştirdiği, giderek yayılan yayılmacı politikalarının, Birleşmiş Milletlere tescil ettirilme çabasıdır. Burada İsrail, ABD’yi maşa olarak kullanmaya çalışıyor. Bugünün işi değildir, yıllar boyunca hazırlanmış olan bir plandır.” yanıtını verdi.
“Büyük resmi görmemiz lazım”
“Türkiye’nin yaşadığı badireleri, İsrail’in çıkarlarıyla ilişkilendiren yorumlar da var. Gezi, FETÖ, darbe girişimi, hepsinin arkasında İsrail faktörü var mı?” sorusuna karşılık Kurtulmuş, “Bütün faktör odur dersek biraz abartılı olur. Ama Orta Doğu’da oynanan oyunu önce çok iyi anlamamız lazım. Büyük resmi görmemiz lazım. Büyük resmin arkasında Siyonizmin rolünün ne olduğunu da çok iyi kavramamız lazım. Siyonizmin, Orta Doğu’daki geleceğinin, Orta Doğu halklarının bölünmesinden, çatışmaların artmasından, buradaki siyasi ve fikri ayrılıkların derinleşmesinden geçtiğini biliyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Kurtulmuş, bu zihniyetin bu coğrafyanın daha fazla bölünmesinden yana olduğunu ifade ederek, “Niçin? Çünkü tarih boyunca ‘Bereketli Hilal’ dediğimiz yer, dünya egemenliğinin kurulduğu ana merkezdir. Anadolu kıtası, Filistin toprakları, Mezopotamya, Doğu Akdeniz ve Sina Çölleri’ne kadar olan bölge Bereketli Hilal’dir. Kim burada etkin olursa, kim burada düzeni sağlarsa, dünyada da çok etkili oluyor. Aynen Osmanlı’nın dünya hakimiyetini bu bölge üzerinden sağladığı gibi. Bunu bilenler de bu bölgedeki iradeyi dağıtmak istiyor. Bu Bereketli Hilal’in kilit taşı neresi? Türkiye. Türkiye’nin de dağılması lazım. FETÖ işte budur. 7 Şubat operasyonu budur. 17-25 Aralık operasyonu budur. Gezi Parkı eylemlerinin arkasındaki irade budur. 15 Temmuz darbe teşebbüsü budur. PKK’nın silahlandırılması budur. DEAŞ’ın Türkiye’nin başına bela edilmesi budur. Bu bölgenin ayağa kalkmasını önlemek için Türkiye’nin ayağının tökezletilmesi lazım. Biz de bu oyunu biliyoruz” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde bu mücadeleyi veriyoruz”
Kurtulmuş, farklılıkları oturarak, konuşarak müzakere ederek halledeceklerini anlatarak, “Görüşlerimiz farklı olabilir bunları yakınlaştırmaya çalışacağız ama milli meseleleri asla ve asla gündelik politikaların aracı haline getirmeyeceğiz. Bu anlamda Türkiye’nin bekası meselesi herkesin ortak meselesidir. Bu bir oy ya da parti meselesi değildir.” dedi.
Bunun için içeride siyasi fikri bütünlüğün olmasının önemine işaret eden Kurtulmuş, “İçeride gerçekten güçlü bir şekilde birliğimizi, dirliğimizi sağlamamız lazım. Türkiye’nin güçlü olması için mücadele etmemiz lazım ki bugün Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde bu mücadeleyi veriyoruz. ” diye konuştu.