HABERMAX. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin yıl dönümünde, dikkat çeken bir açıklamayla iktidar partisine Atatürk üzerinden yüklendi. İnce, darbe gecesinde AKP’nin genel merkez binasına Atatürk posteri asılmasını hatırlatarak, sonrasında yayınlanan genelgelerle Atatürk’ün kamusal alandaki görünürlüğünün bilinçli şekilde sınırlandırıldığını iddia etti.

İnce, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“15 Temmuz 2016’da darbe girişimi sürerken AKP binasına kocaman Atatürk posteri asanlar, korkunca Atatürk’e sarılanlar; 15 Temmuz günlerinde binalara sadece bayrak asılsın (örtülü olarak Atatürk posteri asılmasın) diye Genelge yayınlamışlar. Atatürk’ü ancak Genelgenizden çıkarırsınız, gönlümüzde mıh gibi durur!”
İnce’nin sözleri, özellikle darbe girişiminin sıcak saatlerinde yaşananlara ve sonrasında kamu kurumlarına gönderilen bazı yazılara dikkat çekiyor. O dönem, AKP Genel Merkezi’nin ön cephesine dev bir Mustafa Kemal Atatürk posteri asılmış, bu durum kamuoyunda “iktidarın zor zamanlarda Atatürk’e sığınması” şeklinde yorumlanmıştı.
Ancak İnce’ye göre, aynı iktidar çevreleri daha sonra Atatürk’ün kamusal simge olarak kullanımını geri plana itmeye çalıştı. Bu doğrultuda bazı resmi kurumlardan, 15 Temmuz anma programlarında yalnızca Türk bayrağı kullanılmasına yönelik talimatlar gönderildiği iddia edilmişti. Bu da Atatürk posterlerinin dolaylı olarak yasaklanması ya da sınırlandırılması anlamına gelmişti.
Muharrem İnce’nin mesajı, sadece bir eleştiri değil, aynı zamanda Atatürk’e bağlılık vurgusu taşıyan bir siyasi manifesto niteliğinde. “Gönlümüzde mıh gibi durur” ifadesi, Atatürk’ün sadece resmi törenlerde ya da panolarda değil, halkın kalbinde ve bilincinde yaşadığını anlatan güçlü bir sembolik göndermeye dönüşüyor.
İnce’nin bu çıkışı, sosyal medya kullanıcıları arasında büyük yankı buldu. Pek çok yurttaş, “Atatürk sadece bir isim değil, bir duruştur” diyerek paylaşımlara destek verdi. Bazı kullanıcılar da, Atatürk’ün 15 Temmuz ve benzeri kriz anlarında toplumun birleştirici gücü olarak yeniden hatırlandığını, ancak bu anların dışında görmezden gelindiğini ifade etti.