
Etem Sevik, insan ruhunun derinliklerine dokunan bu yazısında, insanın en çok neyi düşlediğini sorguluyor. Satırlarında hem felsefi bir sorgulama hem de yaşamın içinden sade gözlemler yer alıyor.
Sevik’e göre insanın en çok düşlediği şey özgürlük. Zincirlerinden kurtulmuş bir yaşam, sabahları telaşsız uyanmak, akşamları huzurla uyumak… Kimseye hesap vermeden, yalnızca kendisi olarak var olabilmek. Bu düş, insanlığın en eski, en evrensel dileğidir.
“İnsan özgürlüğü düşler,” diyor Sevik, “çünkü doğduğu andan itibaren sınırlara mahkûm edilir. Oysa düş, insanın görünmeyen kanatlarıdır. Bizi kısıtlayan her duvara karşı, içimizde sessiz bir direniştir.”
Yazar, ikinci olarak anlaşılma arzusuna dikkat çekiyor. “Bir kelime söylemeden anlaşılmak… Bir bakışla, bir mimikle, sadece var olmakla… İnsan, kalabalıklar içinde görünür olmayı ister.”
Sevik, anlaşılmanın yalnızca bir iletişim biçimi değil, bir varlık tasdiki olduğunu vurguluyor:
“Çünkü anlaşılmak, sevilmenin en derin hâlidir. İnsan anlaşılmadığında değil, anlatamadığında yalnızlaşır.”
Bazı düşler, asla gerçeğe dönüşmez. Onlar yaşanmamış hayatlara aittir.
Hiç gidilmemiş şehirlerde yürümek, hiç tanınmamış insanlarla dost olmak, bir başka dilde düşünmek ya da bir başka kültürde çocuk olmak…
Etem Sevik, bu tür düşleri “alternatif varoluşların izleri” olarak tanımlıyor.
“Belki bir başka hayatta,” diyor, “hepimizin içinde yaşadığı ama adını koyamadığı bir hayat daha vardır. Düşler, o hayatın yankısıdır.”
Yazının belki de en duygusal bölümü, zaman kavramına ayrılmış.
İnsan, geçmişe dönmeyi düşler. Bir anıyı yeniden yaşamak, bir hatayı düzeltmek, bir “keşke”yi “iyi ki”ye çevirmek ister.
Sevik bu noktada şöyle diyor:
“İnsan zamanı tersine çevirmek ister, çünkü kalbinde hep bir eksiklik hisseder. Fakat o eksiklik, yaşamanın kendisidir. Pişmanlık değil, umudun tohumudur.”
Etem Sevik’in kalemi, düşleri birer insanlık aynası olarak ele alıyor.
Bir işçi daha adil bir dünya düşler,
Bir genç bilinmez yollara çıkmayı,
Bir anne çocuğunun gülüşünü yeniden duymayı…
Tüm bu düşler, insan olmanın ortak noktasında buluşur.
“Düşler,” diyor Sevik, “ulaşılmaz göründükleri için değerlidir. Çünkü ulaşılmaz olan, insanı hayatta tutar. Düşler, kalbin gizli enerjisidir.”
Sevik yazısını şu cümleyle noktalıyor:
“Düşlemek, insan için büyük bir cesarettir. Çünkü düş, çoğu zaman ulaşılmazdır. Ama insan, ulaşılmaz olanla yaşar. Belki bir sabahın erken saatinde, kimse fark etmeden, düşlerimiz gerçekleşir. Ve biz biliriz — o an, hayatın en gerçek hâlidir.”
Etem Sevik, gazeteci, yazar ve insan hikâyeleri anlatıcısıdır. Toplumsal yaşam, kültür ve insan psikolojisi üzerine kalem oynatır. Yazılarında sade ama derin bir üslup benimseyen Sevik, “düşler ve gerçeklik” temasıyla insanın iç dünyasına ayna tutar.