HABERMAX.Küresel ekonominin kalbinde yankılanan “ekonomik kriz” söylemleri, sıklıkla dillendiriliyor. Ancak bu kriz, çoğunlukla işçiler, emekliler ve esnafların omuzlarında yükseliyor. Kriz, zenginleri daha da zenginleştirirken, yoksulları daha da yoksullaştırıyor. Hükümetler, gelir adaleti ve sosyal devleti sağlama yolunda adımlar atmak yerine, yoksulları yönetmeye odaklanınca, devlet zenginlerin hizmetine sunuluyor.
Ülkemizde de benzer bir tablo çiziliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin ifadesine göre, dar gelirli kesimler dışında, firmalar ve ihracatçılar bu ekonomik krizden kâr elde ediyorlar. Türk lirasının değer kaybetmesine rağmen, BDDK verilerine göre son altı ayda 88 bin 713 kişi daha milyoner oldu ve toplam milyoner sayısı yüzde 17 artarak 3 trilyon 896 milyar 209 milyon TL’ye ulaştı.
Kriz ortamında kapitalizmin temel kuralı geçerli: Kriz zenginleri daha da zenginleştirirken, yoksulları daha da yoksullaştırır. Bu durum, dünyanın dört bir yanında, bilişimden enerjiye, silahtan gıdaya kadar çeşitli sektörlerde servetin giderek daha dar bir alana toplanmasına neden oluyor.
“Oligark” kavramı, sadece Rusya’ya özgü gibi gösterilse de aslında tüm dünyada ve özellikle Türkiye’de de mevcut. Gelir dağılımındaki adaletsizlik artarken, oligarklar sistemi besleyerek zenginleşiyorlar.
Avrupa’da gelir eşitsizliği ve servet dağılımı konusunda ciddi tartışmalar yaşanırken, Türkiye’de de benzer bir durum var. Ancak ülkemizde, TÜSİAD ve TÜİK verilerine rağmen gerçekler görmezden geliniyor. Gelir adaleti için enerji, ulaşım, bilişim gibi alanlarda kamulaştırma yapılmalı, devlet sosyal devlet ilkesine dönüşmeli ve vergi adaleti sağlanmalı.
Bu, 18 Haziran 2022 tarihinde İstanbul’da Necdet Saraç tarafından kaleme alınmış bir analizdir.