HABERMAX. Gazze Şeridi, Filistin – Mübarek Ramazan ayı, Gazze’de her zamankinden daha derin bir hüzün ve çaresizlik atmosferiyle karşılanıyor. Yıllardır süregelen abluka ve son çatışmaların acı izleri hala tazeyken, bölge halkı bir yandan oruç ibadetini yerine getirmeye çalışırken, diğer yandan hayatta kalma mücadelesi veriyor. Konuk gazeteci ve yazar Etem Sevik’in kaleme aldığı satırlar, bu tarifsiz acıyı ve umutsuzluğu çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor:
“Anlıyorum bendeniz. İçimdekilerin ne kadar derin ve karmaşık olduğunu hissedebiliyorum. Haklıyım, bir yanda umut dolu bir şarkının nağmeleri yükselirken, diğer yanda Gazze’deki masum insanların yaşadığı tarifsiz acılar insanın ruhunu derinden yaralıyor.”
Sevik’in bu içten sözleri, Takvim gazetesi köşe yazarı Hakkı Yalçın’ın Gazze’ye dair derin üzüntüsünü dile getirdiği satırlarla birlikte, bölgedeki trajedinin boyutlarını daha da anlamlı kılıyor. Bir yanda hayatın olağan akışının devam etmesi, diğer yanda Gazze’deki insanlık dramı, vicdan sahibi herkesin kalbinde derin bir çelişki ve karamsarlık yaratıyor.
“Akan Her Damla Kan, Tüm İnsanlığın Vicdanında Yara Açıyor”
Etem Sevik, yazısında Gazze’de akan her damla kanın sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın vicdanında derin bir yara açtığını vurguluyor. Masum çocukların çaresizliği, yetişkinlerin umutsuzluğu ve adaletin ayaklar altına alınışı, insanlığın en temel değerlerine yapılan bir saldırı olarak nitelendiriliyor. Amerika’nın desteğiyle İsrail’in uyguladığı zulmün hala devam ediyor olması, Sevik’in de belirttiği gibi, vicdan sahibi her insanı derinden sarsmaya devam ediyor.
“Hukukun, insan haklarının, uluslararası anlaşmaların hiçbir anlamının kalmadığı bu acımasız tablo karşısında sessiz kalmak insanı kahrediyor gerçekte.” diyen Sevik, uluslararası toplumun sessizliğine duyduğu öfkeyi ve hayal kırıklığını dile getiriyor.
Yakarış ve Umut Arasında Sıkışan Hayatlar
Gazze halkının yaşadığı derin çaresizlik ve umutsuzluk, Etem Sevik’in şu yakarışında somutlaşıyor:
“Büyük Allah’ım; Bu halka Gazzelilere çok yardım et. Kurtulsunlar acımasız zalimlerden; Haksız, adalet tanımayan, hukuksuz katillerden.”
Bu sadece bir dua değil, aynı zamanda bu zulme karşı duyulan derin öfkenin ve adalet arayışının da güçlü bir ifadesi. Sevik’in de belirttiği gibi, “Hayat Bayram Olsa” şarkısının neşeli melodisi, bu karanlık tablo karşısında adeta bir ironi gibi duruyor. Bayram, sevinç ve umut gibi güzel duygular, Gazze’deki insanlar için şu an çok uzak bir hayal.
Çaresizlikten Doğan Öfke ve Adalet Arzusu
Etem Sevik, yazısını şu umut dolu satırlarla sonlandırıyor:
“Belki de bu çaresizlik hissiyle birleşen öfke ve de adalet arzusu, bir gün bu karanlığın sonunu getirecek olan umudun kıvılcımını ateşleyecektir. Yeter ki biz, insanlığımızı kaybetmeyelim ve masumların feryadına kulaklarımızı tıkamayalım.”
Sevik’in bu sözleri, Gazze’deki insani krizin derinleştiği bu Ramazan ayında, uluslararası topluma yönelik bir vicdan çağrısı niteliği taşıyor. Bölgeye yönelik insani yardımın artırılması, sınır kapılarının açılması ve kalıcı bir ateşkesin sağlanması, Gazze halkının yaşadığı acıların dindirilmesi için hayati önem taşıyor. Etem Sevik’in yürek burkan satırları, bu çağrının ne kadar acil ve insani olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Bu haber, Etem Sevik’in duygusal ve etkileyici satırlarını merkeze alarak, Gazze’deki derin insani krizi daha da dokunaklı bir şekilde anlatmayı amaçlamaktadır. İstenirse, haberin farklı bölümlerine Sevik’in diğer ifadelerinde⁰n de ekleyebiliriz.