HABERMAX. Konuk Sosyal bilimci ve yazar Etem Sevik, son yazısında derin bir içsel yolculuğa davet ediyor. “Söylenenleri duymazdan gelerek, düşüncelere dalmak” başlıklı yazısında, sessizliğin ve içsel dünyaya dalışın insanın varoluşunu anlamadaki önemine değiniyor. Sevik, zihnin arka planında gizlenen düşüncelerle insanların, dış dünyanın karmaşasından nasıl sıyrılabileceklerini ve ruhsal bir arınma yaşayabileceklerini anlatıyor.
Sevik, yazısının başında, insanın içsel yolculuğunun ancak dış dünyadaki gürültüyü ve karmaşayı duymazdan gelerek başlayabileceğini ifade ediyor. “Sessizliğin ortasında, kendinde hiç duyulmamış sözcüklerin sesine kulak vermek, insanın içsel yolculuğunun başladığı yerdir,” diyor. Bu sözlerle, kişinin kendisiyle kalmasının önemine işaret eden Sevik, düşüncelerimizin aslında kelimelere dökülmemiş, fakat bizlere derin mesajlar veren bir dil olduğunu belirtiyor.
Etem Sevik, yazısında, düşüncelerimizin genellikle dış dünyadaki seslerden ve rahatsızlıklarından izole olmuş bir şekilde içsel bir çığlık attığını ve bunun ancak sessizlikle, kendimizle kalmakla duyulabileceğini vurguluyor. Bu düşüncelerin, insanın özüne dair önemli mesajlar taşıdığını belirten Sevik, “Duyulmamış sözcüklerin arkasında evrenin ve insan olmanın derin konuları yatmaktadır,” diyerek bu sessiz mesajların tabiatıyla insanın içsel bilgelik kaynaklarıyla bağlantı kurmasını sağladığını ifade ediyor.
Sevik, duymazdan gelinen sözlerin ve düşüncelerin, bireyi derin bir düşünmeye sevk ettiğine dikkat çekiyor. Özellikle bilinçaltının derinliklerinde yankı bulan bu düşüncelerin, insanın farkındalığının sınırlarını zorladığını ve aydınlanma anlarını mümkün kıldığını belirtiyor. “Bilinçli olarak göz ardı edilen bu sözcükler, insanın gerçekliğine ve varoluşuna dair yeni perspektifler sunar,” diyen Sevik, içsel dünyaya yapılan bu yolculukların insanı daha derin bir anlayışa ve huzura taşıdığını vurguluyor.
Etem Sevik, yazısının devamında düşüncelere dalmanın, hakikatte zihinsel bir özgürleşme ve ruhsal bir arınma anlamına geldiğini belirtiyor. “Bu sessizlik ve kendiyle kalış zamanları, varlığın en saf haliyle bağlantı kurmamızı sağlar,” diyerek, insanın iç dünyasına doğru yaptığı bu yolculuğun, kendisinden doğan sözcüklerin anlamının geniş bir içsel huzur ve anlayışla ortaya çıkmasına yol açtığını ifade ediyor.
Sonuç olarak, Etem Sevik, düşüncelere dalmanın ve sessizliğin içinde kaybolmanın, insanın varoluşunun en saf haline ulaşmasına yardımcı olduğunun altını çiziyor. Kendiyle kalmak, insanın ruhsal bir arınma sürecine girmesini sağlar ve dış dünyadan bağımsız olarak içsel bilgelik kaynaklarına ulaşmasına olanak tanır. Bu içsel yolculuk, yalnızca kelimelerin ötesinde, insanın gerçek anlamını ve derinliğini keşfetmesi için bir fırsat sunar.
Etem Sevik, yazısında insanları, sessizliğin içinde kaybolarak, kendileriyle daha derin bir bağ kurmaya ve varoluşlarının anlamını keşfetmeye davet ediyor.