AHA.CHP’nin İBB Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, yerel seçim turu kapsamında Kapalıçarşı’da kanaat önderleri ile buluştu
Kapalıçarşı turu sırasında vatandaşlar ve esnafın yanı sıra turistlerden de yoğun ilgi gören İmamoğlu, bir vatandaşın, ”HDP’yle ittifak’‘ yapıldığı iddiasına, ”Andımızın, Meclis’te Ak Parti ve HDP oylarıyla kaldırıldığını biliyor musun” yanıtını verdi.Galeri: Ekrem İmamoğlu’na Kapalıçarşı’da büyük ilgi
Vatandaştan, ”Arada bir aynı fikirde oldukları oluyor” yanıtını alan İmamoğlu, ”Arada başka TV kanallarını da izle” şeklinde karşılık verdi. İmamoğlu, gazetecilerin, birkaç vatandaştan gelen tepkiler üzerine yönelttiği, ”Tepkiler bilinçli mi sizce” sorusunu da yanıtladı: ”Bunlar, basit ısmarlama cümleler. Geçerliliği ve kabulü mümkün olmayan cümleler. Tabii böyle bir pazarlama da var. Üzücü olan o. Gündemi oraya çekmek isteyenler var siyasi ortamda. En üst yetkililer bunun içerisinde. Bu çok can yakıcı. Buna dönük, aynı paralelde yayın yapan TV kanalları var, insanlarda, kini ve nefreti aşılamaya çalışan. Ama ruhumuzda hiç yok. Nefret, zayıfların işi. Biz, güçlü insanlarız.”
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, Fatih İlçesi’ndeki tarihi Kapalıçarşı’da, kanaat önderleriyle birlikte kahvaltı yaptı.
İmamoğlu’na, CHP Fatih İlçe Belediye Başkan adayı Soner Özimer de eşlik etti. Bir katılımcının, ”Sakın ola kavga etmeyin başkanım. Efendi bir kimlik sergiliyorsunuz. Bunu devam ettirin” temennisinin ardından söz alan İmamoğlu, siyasetin, kötü ve kirli dilinden uzak duracağının sözünü verdi. İmamoğlu, “İnsanın ruhunu her şeyiyle inciten bir dil kullanmanın ne faydası var. Alimler, düşünürler o kadar güzel sözler bize emanet edip gitmişler ki başka bir ses dinlemeye gerek yok. Onun için bugünkü kötü sesler bana sinek vızıltısı gibi geliyor, hiçbir önemi yok” dedi.
Kendisine çarşı yönetimi tarafından, normal koşullarda günde yaklaşık 500 bin kişini ziyaret ettiği Kapalıçarşı’ya giren insan sayısında, son dönemde 4’te 1 oranında düşüş olduğu bilgisinin verildiğini kaydeden İmamoğlu, ”Turizm meselesi, benim tek başıma nutuk atmam ve vaatlerde bulunmamla çözülmez. Mekan çok önemlidir ama aynı zaman o şehrin bir senaryosu, yıllık takviminin olması gerekir. Dünyanın birçok yerine gittim, ama tarihi yarımadadaki zenginlik, dünyada yok. Buranın bambaşka bir yerde olması gerekirdi. 25 yıldır aynı anlayışın İstanbul’u ve Fatih’i yönetmesi, yine aynı anlayışın 17-18 yıldır merkezi iktidarı elinde tutması tarihi yarımada için bir fırsat olmalıydı. Bu bir nimet. Hazine korumak gibi bir şey” dedi. Kendilerinin turizmin dilini bilen insanlarla yol yürüyeceklerini ifade eden İmamoğlu, ”Önceleri şehre gelen turist, ortalama 1100-1200 dolar para harcıyordu. Şimdilerde bu oran 500 dolar civarlarına düştü. Bunları ben söylemiyorum. Bunlar, TÜİK verileri” diye konuştu. Konuya bütüncül yaklaştıklarının altını çizen İmamoğlu, şunları söyledi: “Bu şehirdeki adil bir yönetim kavramının İstanbul’un turizmine katkısı vardır. İstanbul’daki eşitliğin, huzurun, sorunların çözümünün oluşması buradaki kent huzurunun turizme de katkısı vardır. Bağcılar’ın huzursuzluğu ya da Kağıthane’nin huzursuzluğu, Fatih’te turizmin kalitesine de yansır. Bunu birbirinden ayıramazsınız. Burası korunmuş bir bölge değil. İstanbul’un kentsel gelişiminin çirkinleşmesi, bu kentin cazibesini yitiriyor olması İstanbul’a gelen turistin şekilde değiştirmesine sebep olur.”
İstanbul’un bünyesinde liyakat sahibi ve uzman insanları barındırdığını vurgulayan İmamoğlu, “Ben bu şehrin bütün sorunlarını tek başıma çözmeye gelmiyorum. Tarihi yarımadanın dönüşümünü, geleceğe hazırlanmasını, yeraltındaki zenginliklerin yerüstüne çıkarılmasını, Kapalıçarşı’nın ruhuna kavuşmasını tek başına çözmeye elbette gelmiyorum. Elbette ki başarılı becerikli hanımefendilerin, beyefendilerin katkılarıyla kuracağımız derin ve kabiliyetli masanın ortaya koyacağı unsurlarla bu sorunları çözmeye geliyoruz. Ben, ‘Tek başına ben bilirim’ iddiasıyla, kendi kişisel egosunu işe katarak işini zorlaştıran basiretsiz bir yönetici değilim. Tam aksine toleransı yüksek, demokrat, uzlaşmacı, herkesi saygıyla karşılayan, evrensel bir dile kavuşturan bir anlayışla, bu kentin moderatörlüğünü yapmaya geliyorum. Sizin ihtiyaç duyduğunuz şey de bu. Ama bu söylediğim şey, vaat değil taahhüttür, sözümdür, yöntemimdir” dedi.
Siyasetin kötü dilinden uzak duracağını yineleyen İmamoğlu, “Televizyonlara baktığımda ben utanç duyuyorum. Siz duyuyor musunuz bilmiyorum. Asla bir parçası olmayacağım. Yani bu ülkenin yerel seçiminde beka sorunu deyip, başka başka konular konuşup, lakaplar takıp, insanları yaralayıp, yerden yere vurup, insanın ruhun inciten ve her şeyiyle inciten bir dil kullanmanın ne faydası var. 31 Mart’ta seçimi kazanmak için, ben utanırım kardeşim, benim yüzüm kızarır, tek bir kelimesini bile kuramam, benim üslubum değil. Muhatap bile olmasın. Kötü dil sahibine aittir deyin ve geçin, bana dokunmuyor bile söylediği laf, yanımdan bile geçmiyor. Bumerang gibi döner kendisini vurur, benimle hiçbir ilgisi yok. Ben bu millete ve bu şehrin insanına moral ve motivasyon vermeye geldim. Bu şehrin ve de bu ülkenin felsefesini ve derinliğini oluşturan alimler, düşünürler o kadar güzel sözler bize emanet edip gitmişler ki başka bir ses dinlemeye gerek yok. Onun için bugünkü kötü sesler bana sinek vızıltısı gibi geliyor, hiçbir önemi yok” diye konuştu.
İstanbul’un iyi yönetildiği takdirde ülkenin sorunlarına çözüm olacağını kaydeden İmamoğlu, “İstanbul’a ben belediye başkanı olacağım. Düşüneceğim ki İstanbul’un bütçesini nasıl sağlayacağım, o yatırımı nasıl sağlayacağım. Sonra döneceğim, ‘Acaba Ankara bize para verir mi’ diye düşüneceğim. Ben, Ankara’nın sırtından yük almaya geliyorum. Bu şehrin fırsatları var. Bu kentin kabiliyetleri var. Bu şehrin, iyi yönetildiği takdirde, Türkiye’nin sorunlarını hafifletme imkanı var. Onun için bu kentin fırsatlarına güvenmeyen sırtını Ankara’ya dönmüş hiçbir belediye başkan adayına oy vermeyin” dedi.
İmamoğlu, toplantının ardından Kapalıçarşı, Mahmutpaşa, Sultanhamam ve Mısır Çarşısı’nda, esnaf ziyaretlerinde bulundu, yol boyunca karşılaştığı vatandaşlarla sohbet edip, bol bol fotoğraf çektirdi. İmamoğlu, kendisine gösterilen yoğun ilgi nedeniyle zaman zaman zor anlar yaşadı. İmamoğlu ile fotoğraf çektiren bir vatandaş, ”Bu güler yüzün hiç eksik olmasın. Topluma lazım olan da bu. Çirkef tuzaklara düşme. Zaten başarıyorsun ya…” diyerek CHP adayına destek verdi. İmamoğlu’na turistlerin ilgisi de yoğun oldu. 2 Fransız turist kadın, İmamoğlu ile fotoğraf çektirip, başarılar diledi. İmamoğlu da turistlere, ”İyi tatiller” temennisinde bulundu. İmamoğlu, birkaç dükkanda kendisine lokum ikram edilince espriyi patlattı: ”Hayatımda hiç bu kadar lokum yemedim.”
İmamoğlu’nun elini sıktığı bir vatandaş, ”HDP ile ittifak yapıyorsunuz” diyerek CHP adayına tepki gösterdi. İmamoğlu, vatandaşa, ”Andımızın, Meclis’te Ak Parti ve HDP oylarıyla kaldırıldığını biliyor musun” yanıtını verdi. Vatandaştan, ”Arada bir aynı fikirde oldukları oluyor” yanıtını alan İmamoğlu, ”Arada başka TV kanallarını da izle” şeklinde karşılık verdi. İmamoğlu, AK Parti’yi eleştirip, bela okuyan bir vatandaşın yanından uzaklaşarak, ”Kötü sözle işimiz yok” dedi. Bu sırada bir esnaf, ‘‘Başkanım, buraya da gelin de bir elinizi sıkalım, bize de nasip olsun” diyerek İmamoğlu’nu dükkanına davet etti. Antika kilim ve halı satan başka bir dükkana giren İmamoğlu’na, burada, Atatürk resmi dokunmuş halı hediye edildi. ”Ülkücüyüm ama oyum size” diyen bir vatandaş da bozkurt işareti yaparak, İmamoğlu ile poz verdi. İmamoğlu, bir altın atölyesine yaptığı ziyarette, oksijen kaynağı ile altın işledi. Bu sırada bir vatandaşın, ”İstanbul’u da böyle altın gibi yapacaksınız” demesi gülüşmelere neden oldu.
İmamoğlu, turu sırasında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Kendisine, ”Gelen bazı tepkiler oldu. Bilinçli tepkiler olduğunu mu düşünüyorsunuz” sorusu yöneltilen İmamoğlu, şunları söyledi: ”Birkaç benzer kelimelerle gelince, insan ister istemez öyle düşünüyor. Çok örnekleri de var. TV’lere, aleyhimize sanki vatandaşmış gibi aktardıkları yayınlar olduğu için, bu tarz insanların da aynı tarzda yaklaşımlarda olduğunu tahmin ediyorum. Tahmin ötesi hatta. Çünkü bir cevabı yok. Vatandaş olsa diyalog kurar, cevap verir, peşinden soru sorar, tam serzenişini anlatır. Direkt böyle sadece Beylikdüzü, sadece din üzerinden CHP’ye ‘din düşmanı’ demek… Bunlar, basit ısmarlama cümleler. Geçerliliği ve kabulü mümkün olmayan cümleler. Tabii böyle bir pazarlama da var. Üzücü olan o. Gündemi oraya çekmek isteyenler var siyasi ortamda. En üst yetkililer bunun içerisinde. Bu çok can yakıcı. Buna dönük, aynı paralelde yayın yapan TV kanalları var insanlarda, kini ve nefreti aşılamaya çalışan. Ama ruhumuzda hiç yok. Nefret, zayıfların işi biliyorsunuz. Biz zayıf değiliz, çok güçlü insanlarız. Hiç kimseye de nefret ve kin üzerinden kin beslememelerini özellikle diliyorum ve tavsiye ediyorum”
İmamoğlu, ‘Partili olduklarını mı düşünüyorsunuz” sorusuna ise ”Bilmiyorum. Belki partili de olmayabilir. Belki ısmarlama iş de olabilir. ‘Partili’ deyip, partilileri suçlamak da yanlış olur. Partililerin de bir partili ahlakı vardır. Neticede ben AK Partili insanlarla yan yanayım, onlarla omuz omuzayım. Başka partililerle olduğu gibi. Bu tavırlar, bence biraz daha ısmarlama gibi. Birilerinin aklına cin fikirler gelir ya böyle, ‘Ne yaparsak Ekrem’i ters köşe yaparız?’ Bunlar önemli değil. Biz bunları savuştururuz, hiç duymayız bile. Benim üzüntüm, topluma bu mesajlar üzerinden koca koca ekranlarda ya da gazeteler üzerinden, kin ve nefret duygusu yeşertmeye çalışan siyasileri ve o kanalları hem kınıyorum hem de millete zarar verdiklerini hatırlatmak istiyorum. Kin, nefret gibi duygular, toplumu yer bitirir, zayıfların işidir. Biz, güçlü insanlarız. Gücümüzü, toplumdaki insanlardan alıyoruz. Toplumun tamamını da ben öyle görüyorum. Doğruyu bulacağız hep beraber” yanıtını verdi.
GERÇEK GÜNDEM