HABERMAX. İstanbul – 31 Mayıs 2025 – Eğitimci ve Siyaset Bilimci Sabri Şenel, bugün yayınladığı kapsamlı bir yazıyla Türkiye’nin gündemine ilişkin çarpıcı iddia ve uyarılarda bulundu. Diyarbakır surlarına asıldığı belirtilen semboller üzerinden Türk milli kimliği, Cumhuriyet değerleri ve etnik temelli ayrılıkçılık konularını ele alan Şenel, dış müdahaleler ve tarihi çarpıtmalara karşı sert bir duruş sergiledi.
Türk ve Türkçe Giderse, Türkiye Gider”: Sabri Şenel’den Diyarbakır Surları Üzerinden Milli Kimlik ve Cumhuriyet Vurgusu
Yazısında, Türk milli kimliğinin ve Türkçe’nin varoluşsal bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Şenel, “Türksüzleştirme” olarak adlandırdığı bir projenin devrede olduğunu öne sürdü. Bu projenin hedefinin Türkiye’yi ve Orta Doğu’yu Türklerden arındırmak olduğunu iddia eden Şenel, “Türk giderse İslam da gider” diyerek, kimliğin daha geniş bir medeniyet davasıyla bağlantılı olduğunu savundu. Diyarbakır’ı “kadim bir Türk şehri” olarak nitelendiren yazar, Türk bayrağı ve Türkçe’nin bu topraklardaki ebedi varlığına dikkat çekti.
“Dış Güçler ve Etnik Ayrılıkçılık” İddiası
Şenel, etnik temelli ayrılıkçılığın, özellikle “Kürtçülük” hareketlerinin, dış güçler tarafından desteklendiğini ve Türkiye’nin milli bütünlüğünü hedef aldığını belirtti. Tarihi figürler Seyit Rıza ve Şeyh Sait’i “Rus ve İngiliz kuklası” olarak tanımlayan Şenel, günümüzdeki bölücü hareketlerin de bu mirasın devamı olduğunu ve on binlerce insanın ölümünden sorumlu olduklarını ifade etti. ABD, İsrail ve İngiliz istihbaratını bölgede istikrarsızlık yaratmak ve kukla yönetimler kurmakla suçlayan yazar, PKK’nın Sevr’i savunduğunu, kendilerinin ise Lozan ve Atatürk’ün izinde olduğunu vurguladı.
Atatürk ve Cumhuriyet Değerlerine Vurgu
Mustafa Kemal Atatürk’ün feodal düzeni yıkarak ülkeyi çağdaşlaştırdığını belirten Şenel, Atatürk’e yönelik saldırıların O’nun bu devrimci ve birleştirici mirasına yönelik olduğunu savundu. Lozan Antlaşması’na ve Atatürk’e sahip çıkmanın bir “namus ve şeref borcu” olduğunu ifade eden Şenel, Cumhuriyet’in değerini bilmeyenleri “vefasızlıkla” eleştirdi. Yazar, Atatürk’ün “esrarengiz ölümü” sonrası Türkiye’nin farklı bir eksene kaydığını ve bugünkü sorunların bir kısmının bu dönemle başladığını iddia etti.
İç Siyaset ve Anayasa Tartışmalarına Eleştiri
Şenel, iç siyasetteki bazı gelişmeleri de eleştirerek, millet iradesiyle örtüşmeyen bir “devlet aklı”nın hükümsüz olduğunu belirtti. Liderlerin atadığı milletvekillerinin, milletin kaderini ilgilendiren anayasa değişikliklerini yapamayacağını savunan yazar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na etnik kimliklerin eklenmesi tartışmalarını “utanç verici” olarak nitelendirdi. “Türk’üz, Türkiyeli değiliz” ifadesiyle net bir milli kimlik tanımı yapan Şenel, etnik taleplere verilecek en ufak bir tavizin Türkiye’nin bütünlüğünü tehlikeye atacağını öne sürdü.
Yazısında sık sık tarihi olaylara atıfta bulunan Şenel, Osmanlı dönemindeki bazı uygulamaları ve İdris-i Bitlisi’ye verilen imtiyazları günümüzdeki sorunların kökenleriyle ilişkilendirdi. Yazar, Abdullah Öcalan’ın yakalanışı ve sonrasındaki gelişmelere de değinerek, “terörsüz umut hakkı” söylemiyle Öcalan’ın Türkiye’nin “barış umudu” yapılmak istendiğini iddia etti.
Şenel, yazısını Türk milletine bir uyanış çağrısı yaparak ve “mahşeri vicdanın mutlaka ayağa kalkacağı” umudunu dile getirerek sonlandırdı. Eğitimci ve siyaset bilimcinin bu sert ve kapsamlı değerlendirmelerinin önümüzdeki günlerde kamuoyunda geniş yankı bulması bekleniyor.