HABERMAX. Etem Sevik, Konuk Gazeteci ve Yazar Dijital medya, modern çağda bilgiye erişimi hızlandıran bir araç olmanın ötesine geçerek toplumsal değerleri şekillendiren bir güç haline geldi. Ancak bu güç, beraberinde ciddi etik sorumlulukları da getiriyor. Peki, dijital dünyada etik nerede başlıyor ve nerede ihlal ediliyor?

Gerçeklik Algısının Sınırları
Günümüzde bir görselin ya da videonun gerçekliğini sorgulamak her zamankinden daha zor. Deepfake teknolojileri, yapay zeka ile oluşturulan içerikler ve algoritmalarla yönlendirilen haber akışları, kullanıcıları sürekli bir doğruluk sınavına tabi tutuyor. Bu durum, “Gördüğümüz her şey doğru mu?” sorusunu gündeme taşıyor. Algılarımız, manipülasyona açık hale gelirken, gerçeği ayırt etmek için daha fazla çaba sarf etmemiz gerekiyor.
Mahremiyetin Sessiz Kaybı
Sosyal medya platformlarında paylaştığımız her veri, birer iz olarak dijital dünyada birikiyor. Konum bilgilerimizden alışveriş alışkanlıklarımıza kadar her şey, bir profil oluşturmak için kullanılıyor. Bu süreç, bireylerin mahremiyetini tehdit eden bir dijital gözetim kültürünü körüklüyor. Kullanıcılar, farkında olmadan özel hayatlarını bir veri havuzuna teslim ediyor.
İçerik Üreticisinin Etik Sorumluluğu
Dijital içerik üreticileri, takipçi kazanma ve viral olma hedefiyle bazen etik sınırları zorlayabiliyor. Yanıltıcı başlıklar, sansasyonel içerikler ve manipülatif söylemler, dijital medya etiğini zedeliyor. Oysa içerik üreticileri, sadece bilgi aktaran değil, aynı zamanda toplumsal değerleri taşıyan birer aktör olmalı. Doğru ve güvenilir bilgi sunma sorumluluğu, bu rolün temel taşıdır.
Yeni Bir Dijital Etik Haritası
Dijital medya etiği, yalnızca kurallardan ibaret değil; bir bilinç meselesi. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve dijital okuryazarlık, bu bilinçli yaklaşımın yapı taşları olabilir. Kullanıcılar, içerik üreticileri ve platformlar, iş birliği yaparak daha etik bir dijital kültür oluşturabilir. Bu, hem bireylerin hem de toplumun dijital dünyada daha sağlıklı bir varlık göstermesini sağlayacaktır.
Dijital medya, görünmeyeni görünür kılma potansiyeline sahipken, bazen asıl görünmesi gerekenleri gölgede bırakabiliyor. Bu nedenle etik, dijital dünyanın pusulası olmalı. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, değerlerimizi kaybettiğimizde yönümüzü bulmak zorlaşır. Daha etik bir dijital dünya için hepimize sorumluluk düşüyor.