Dolar 34,2513
Euro 37,6224
Altın 2.920,78
BİST 9.109,34
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 24°C
Az Bulutlu
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Pts 26°C
Sal 25°C
Çar 26°C
Per 26°C

CHP’li Tekin’den: Böyle siyaset yapılmaz. İktidarı, erken seçim yapmaya zorlamak gerekiyor.

CHP’li Tekin’den: Böyle siyaset yapılmaz. İktidarı, erken seçim yapmaya zorlamak gerekiyor.
21 Nisan 2021 14:40 | Son Güncellenme: 23 Nisan 2021 15:47
312

AHA.Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili Gürsel Tekin’den serzeniş, İnsan oturduğu yerden yazmaya başlayınca belli çerçevelerde düşünmekten kendini kurtaramıyor. Böyle olunca da ister istemez belli ezberleri tekrarlamaya başlıyor. Kendi gerçekliğini ve meselelerini toplumun gerikalanı da paylaşıyor gibi ilüzyonlara kapılabiliyor.

 

CHP’nin sokakla en haşır neşir vekili Gürsel Tekin’i aradım. “Bağcılar’a gidiyorum, gel istersen,” deyince ben de kendimi ‘öteki İstanbul’da buluverdim. Bu yazıda Bağcılar’da gördüklerime, konuştuklarıma ve bana anlatılanlara dair izlenimlerimi yazacağım.

Yolda, daha Bağcılar’a gitmeden, Gürsel Tekin’e Levent Gültekin’in son yazısına dair düşüncelerini sordum. Gültekin, Diken’deki yazısına “Muhalefetin tavrı, politikaları konusunda farklı görüş ve yaklaşımlar var,” diye başladıktan sonra şöyle diyordu. “Sanırım muhalefet partileri ikinci görüşü benimsemiş. Yani iktidarın yıkıcı politikalarını engelleme, toplumsal muhalefeti örgütleyip iktidarın karşısına dikme ve iktidarı bir erken seçime zorlama taktiği yerine olaysız, kazasız -iktidarın eline koz vermeden- zamanında yapılacak seçimi kazanmak.”

CHP, seçimin kendisine gelmesini mi beklemeli yoksa sahada daha aktif mi olmalı? Risk almalı mı?

CHP durduğu yeri muhafaza etmeye çalışıyor, AKP’nin de güneş görmüş kardanadam gibi erimesini bekliyor.

Bu stratejiye dair düşüncelerini sordum Gürsel Tekin’e.

“Ben de Levent Gültekin gibi düşünüyorum. Karşı taraftaki yangın şiddetlensin diye siyaset olmaz. Böyle siyaset yapılmaz. İktidarı, erken seçim yapmaya zorlamak gerekiyor. Hangi şartlarda seçim yapılır? Ekonomik kriz var mı? Hatta sefalet var mı? Dış politikada korkunç sıkıntılar var mı? Salgından önce 21 milyon 800 bin icra dosyası vardı. Muhalefet için bu kadarı yeter erken seçimle iktidarı değiştirmeye. Şimdi kaç? 25 milyon 300 bin. Beklemeye gerek yok! Bekleyerek seçimi kazanamayız.”

Bir soru daha. Bu kez Bağcılar’a dair.

“AKP’nin kalesi gibi gözüküyor Bağcılar, di mi? Değil. Buralarda CHP olarak çok rahatlıkla seçimi kazanabiliriz. Ama şimdiden kamp kurmamız lazım. İnsanlara dokunmamız lazım. Seçmeni beğenmeyerek siyaset yapılamaz. Seçmen eğer sizi seçmiyorsa sorun sizdedir. Ümraniye’ye, Pendik’e, Bağcılar’a kamp kuralım şimdiden. Hiç beklemeden. Kayseri’ye, Yozgat’a, Urfa’ya da kuralım kampları. Daha önce CHP tarafından yönetildi bu şehirler. Doğru adaylarla, somut projelerle ve insana dokunarak siyaset yapalım. İnsanların dertlerini dinleyerek, çözmeye çalışarak, kafa yorarak.”

Bağcılar yakın olmadığı için yolda laflıyoruz. Tabii gündem hep siyaset. CHP’nin niçin kendini başka yerlerde anlatmadığını soruyorum. Yurt dışında, başta AB’de. Neden gitmiyor? Kendisini adeta Türkiye’yle sınırlamış gibi.

“Manasız korkulara gerek yok. Doğruları söyleyelim, gerisini halka bırakalım yeter. AB’ye de gitmemiz lazım. Suriye’ye de, Mısır’a da. Varsın onlar Sisi falan desin. Ne oldu şimdi? Nereye geldik Sisi meselesinde? Biz öncü olabiliriz. Dış politikada bile bizi takip etmelerini sağlayabiliriz. Bunları yapmamız gerekir. HDP’nin kapatılmasının hata olacağını, hiçbir sorunu çözemeyeceğini söyledim ben. Gergerlioğlu’na yapılanlara karşı çıktım. Bunları söylemekten korkmamak lazım. Kutuplaşma siyasette var, halkta yok. Kahvehaneler açık olsa gidip otururduk. Türk, Kürt, Alevi, Sünni… Aynı masada okey oynuyorlar. Bir slogan yeter bize: ‘Ele muhtaç, eve mahcup olmayacaksınız.’ Bugün ülke cehennemi yaşıyor. CHP iktidarında size cennet vaat etmiyoruz hemen. Ama bu kadarını yapabiliriz. Yapacağız da.”

Bağcılar’da Ramazan… Dükkânlar açık ama sokakta pek kimse yok. Yolda rastladığım insanların çoğu göçmen. Arap, Türkmen… Herkesin ilk sözü işsizlik ve borç batağı. Kime dokunsan borcundan bahsetmeye başlıyor.

Bir kadın geldi yanımıza. “Ekmeği 1 liradan alıyoruz, allah razı olsun,” dedi. Bir başkası, AKP seçmeniymiş, bugüne kadar hep AKP’ye oy vermiş, şimdi nereye vereceğini bilmiyormuş ama nereye vermeyeceğinden adı gibi eminmiş. Al sana kararsız seçmen!

Şikâyet etmeyen neredeyse bir kişi yok. Üstelik hepsi aynı şeyleri sanki birbirinden duymuşçasına yineliyor: İş yok, bilmem kaç zamandır çalışamıyoruz, geçinemiyoruz… AKP’nin kestiği desteği İstanbul belediyesinden umanlar, yardım, iş isteyenler.

İşsizlik feci bir halde. Bunu TÜİK’in oranlarından bile görebiliyoruz rahatlıkla ama burada çok daha somut, çok daha belirgin. AKP, 31 Mart seçimlerinde yüzde 58 oy aldı Bağcılar’da. Ama şöyle gönül rahatlığıyla yaşamından bahseden, sorun yok diyen kimseye rastlamadım.

Bağcılar’da Kemalpaşa Mahallesi Muhtarı Yücel Çalışkan, CHP’liymiş. Davet etti. Gürsel Tekin, ona “Sende de icra dosyaları çok mu?” diye sorunca Yücel bey bir koca klasör çıkardı.

“Bunlar evde bulunamayıp da bana getirilenler.” Sözünü bitirdi, bir beş dakika geçti postacı yenilerini getirdi. “İcralarla beraber en büyük sorunlardan biri de intiharlar. İntihar da bir salgın gibi yayılıyor. Son sekiz ayda benim bildiğim üç kişi intihar etti. Ama tabii dinen tasvip edilmediği, günah olduğu için hepsi açıklanmıyor. Bu, bize ulaşan. Bilebildiğimiz.”

Muhtar, konuşkan ve iddialı bir adam. Şimdiden Bağcılar’da belediye başkan aday adayı olduğunu söylüyor. Olur olmaz onu bilemem ama hikâyesi güzel ve çarpıcı. Sünni nüfusun çok baskın olduğu mahallesinde Alevi kimliğini hiç saklamadan adaylığını koymuş. Eşi-dostu gülmüş, hayal gördüğünü söyleyenler olmuş. İlkinde seçimi kazanamamış. Ama ikincisinde farkla kazanmış. “10 bin evi en az ikişer kez dolaştım” diyor.

“Ben Aleviyim, CHP’liyim, üstelik lafta değil partiliyim. Üyeyim. Ama burada insanlar beni seçti. Önemli değil bunlar. Herkes hizmet bekliyor. Yıllarca horgörülmüş, aşağılanmış. Saygı gösterilmesini bekliyor.”

CHP, son 31 Mart seçimlerinde Bağclar’ı İYİ Parti’ye bırakmış. Aday fiyasko olmuş, ‘vatan, millet, Sakarya’ edebiyatıyla yüzde 20 oy alabilmiş. HDP burada çok güçlüymüş. Şu anda ikinci parti olduğunu söyleyenler var.

“128 milyar dolar nerede?” kampanyası burada da tutmuş. Muhtar, herkesin dilinde olduğunu söylüyor. Hele pankartlar toplatıldıktan sonra halkın ilgisi çok artmış. “Yok öyle şey diyenler bile demek ki bir şey var” diye düşünmeye başlamış.

Herkes o kadar çaresiz durumda ki burada tek gündem ekonomi ve işsizlik. Nasıl geçinileceği. Kimse başka bir şey konuşmuyor. Emekliliğime çok az kaldı diyenler, ne iş olsa yaparım diyenler…

Bu kampanyayı gazeteciler arasında ‘halka uzak’ bulanlar vardı. Ama görebildiğim kadarıyla, en azından Bağcılar’da, herkes bu paranın peşine düşmüş. Tabii harekete geçerek değil, sadece birbirine sorarak. Ama fısıltı gazetesi durdurulamıyormuş. Sokakta, esnafta konuşmak istemeyenler hariç herkesin dilinde işsizlik, 128 milyar dolar ve ‘AKP’lilerin çocukları’nın içinde yaşadığı lüks. En pahalı otomobiller, en pahalı yerlerde fotoğraflar.

Tabii CHP’ye ve Ekrem İmamoğlu’na dair şikâyetler de işittim.

“Biz burada bir yere kadar yapabiliriz. Elimizden geleni yapıyoruz ama insanlar onu da görmek istiyorlar. Katlı otopark gibi, Bağcılar Meydanı gibi yarım kalan projeler tamamlanmadı. Bunları tamamlayabilirsek insanların karşısına çok daha güçlü çıkarız. Ama en azından buraya gelmesini bekliyoruz. Sokakta yürümesini. İnsanlarla doğrudan konuşmasını.”

Tam çıkarken gene postacı. Elinden gene icra evrakları.

“Yangın var yangın!” diyor muhtarlığın bahçesinde konuşmaları duyan biri. “İtfaiyeci lazım!”

Kaynak Gürsel Tekin

Paylaşın:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj Gönder
Merhaba, yayınlanmasını istediğiniz mesajınızı bize iletin, yayınlayalım.