SARAÇHANE / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile işbirliği kapsamında, İBB teknik personeline yönelik, “Japonya’nın Afetlere Dayanıklı Şehirler Oluşturmadaki Çabaları” konulu seminer düzenledi. 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 21. yıldönümü haftasında düzenlenen seminerin açılış konuşmalarını, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Japonya’nın Türkiye Büyükelçisi Akio Miyajima gerçekleştirdi. İlk konuşmayı yapan Büyükelçi Miyajima, sözlerine, “Bu hafta, 17 Ağustos 1999’da İzmit’te yaşanan büyük depremin 21’nci yıldönümüydü. Huzurunuzda, depremde hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum” şeklinde başladı. Japonya ve Türkiye’nin iki deprem ülkesi olarak uzun yıllardır işbirliği ilişkileri geliştirdiklerini belirten Miyajima, gerçekleştirilen çalışmalardan örnekler verdi. İstanbul’un dünyanın en önemli kentlerinden biri olduğunun altını çizen Miyajima, şunları söyledi:
BÜYÜKELÇİ MİYAJİMA: ““DOST, KARA GÜNDE BELLİ OLUR”
“Özellikle, 15 milyonu aşkın nüfusuyla İstanbul şehri Avrupa, Körfez ülkeleri, Afrika ve Asya’yı birbirine bağlayan önemli bir hat işlevi görmekte. Hem Türkiye hem de uluslararası anlamda ekonomik faaliyetlerin merkezi işlevi görmektedir. İstanbul’un afete hazırlanması, afet önleme faaliyetleri, sadece İstanbul’da yaşayanlar açısından değil, Japonya da dahil olmak üzere, tüm dünya açısından çok büyük önem arz etmektedir. Japonya; deprem, tsunmai, tayfun benzeri pek çok doğal afetle sürekli karşılaşmakta olup hem devlet bazında hem de yerel yönetimler bazında, afet önleme planları, afet zararlarının azaltılması gibi çalışmalarla faaliyetlerine devam etmektedir. Başta Tokyo, büyük bir deprem riski altındadır ve bu depreme yönelik çeşitli hazırlık faaliyetleri gerçekleştirilmektedir.” Türkiye ve Japonya arasındaki karşılıklı yardımlaşmalardan tarihsel örnekler veren Miyajima, konuşmasını, Türkçe olarak, “Dost, kara günde belli olur” atasözüyle noktaladı.
İMAMOĞLU: “MEGA KENTLERİN DEPREM RİSKLERİNİN ORTAYA KONULMASI, ACİL BİR İHTİYAÇ HALİNE GELMİŞTİR”
Büyükelçi Miyajima’nın ardından konuşan İBB Başkanı İmamoğlu, “Öncelikle bu etkinliği düzenledikleri ve bizleri de davet ettikleri için Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’na, Sayın Büyükelçi nezdinde teşekkür etmek isterim” dedi. 17 Ağustos 1999 Marmara, 12 Kasım 1999 Düzce depremlerinin insani ve ekonomik kayıplarıyla ilgili rakamlar paylaşan İmamoğlu, “Bu depremlerden edinilen acı deneyimler göstermiştir ki; yıkıcı deprem tehlikesi taşıyan mega kentlerin deprem tehlikelerinin ve risklerinin ortaya konulması, acil bir ihtiyaç haline gelmiştir. Tarihi deprem bilgileri ve güncel bilimsel veriler göstermektedir ki, İstanbul’umuzun deprem tehlikesinin ve risklerinin; bu konudaki güncel bilimsel analiz yöntemleri, mevcut üst yapı ve alt yapı envanter bilgileri gibi veri setleri kullanılarak ortaya konulması ve sonuçlarının, özellikle bütünleşik afet yönetimi sürecinde kullanılması, kent planlama çalışmalarında kullanılması, depreme karşı yapısal iyileştirme ve kentsel dönüşüm amacı ile önceliklendirmeler yapmak amacı ile kullanılması, deprem dirençli bir İstanbul için son derece önemlidir. 2005 yılında, yasal olarak İstanbul’un tamamından sorumlu hale gelen İBB, 2009 ve 2018’de, yukarıdaki amaca uygun olarak, İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminleri Çalışmalarını yapmış; ancak deprem riskinin azaltılması, riskli alanların ve binaların dönüştürülmesi çalışmaları göz ardı edilmiştir” diye konuştu.
İBB’NİN DEPREM ÇALIŞMALARINDAN ÖRNEKLER VERDİ
Göreve geldiklerinden itibaren, kentin en önemli 3 meselesinden biri olarak gördükleri deprem sorununu sürekli gündemde tutmayı amaçladığını kaydeden İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu amaca uygun olarak, İBB’nin bütün imkanları ile deprem riskine dair bir bilinç oluşturmak ve farkındalık yaratmak için 14 Ekim 2019’da deprem seferberliğini ilan ettik. Çünkü, böylesine devasa bir sorun, ancak seferberlik yaklaşımı ile ele alınarak çözümlenebilir. Bu manada, görev süremiz boyunca, çözüme kavuşmamış sorunların çözümü ve deprem riskinin ortadan kaldırılması adına taşın altına elimizi koyacağımızı da ilan etmiş olduk.
Deprem Seferberlik Planı ile; ‘afet odaklı kentsel dönüşüm çalışmaları, mevcut altyapı ve ulaşım ağının afetlere dayanıklı hale getirilmesi, sismik ve yer bilimleri araştırmaları, afet sonrası toplanma / barınma alanları irdelemeleri, afet odaklı eğitim ve kapasite geliştirme’ ana başlıklarında birçok çalışmaya yer verdik.”
“BÜTÜNLEŞİK AFET BİLGİ SİSTEMİNİN KURULUMUNA BAŞLADIK”
“Bu çalışmalar kapsamında; İstanbul’daki riskli yapıları tespit etmek amacıyla Avcılar ve Silivri’de saha çalışmalarını başlattık. İstanbul’daki olası deprem kayıplarını tüm ilçeler ve mahalleler için raporladık ve şeffaf bir şekilde yayınladık. Olası bir depremde ihtiyaç duyacağımız yeraltı su kaynaklarımızı araştırdık, haritalarını ürettik. Deprem erken uyarı ve acil müdahale sistemi entegrasyonunu başlattık. 859 toplanma alanı ve 1017 açık geçici barınma alanı, 2662 kapalı geçici barınma alanını tespit ederek yayınladık. İstanbul’un iki yakasında deprem parklarımızı tanıttık, ilan ettiğimiz toplanma ve geçici barınma alanları ile 39 ilçemiz için deprem parklarını oluşturmaya devam ediyoruz. Afet Eğitim Merkezi’mizin ilki için proje çalışmalarına başladık. ‘Afet Gönüllüleri’ projemiz kapsamında kuracağımız birim ile İstanbul’un 971 mahallesinde çalışmalar yapılması için çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. İstanbul’un birçok noktasında afet odaklı kentsel dönüşüm çalışmalarına ve uzlaşma görüşmelerine; Bütünleşik Afet Bilgi sisteminin kurulumuna başladık.”
“ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI İLE GÖRÜŞMELERİMİZİ SÜRDÜRMEKTEYİZ”
“Deprem riskinin azaltılması tek bir kurumun yalnız başına üstlenebileceği ve başarabileceği bir süreç değildir” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
“Dolayısıyla seferberliğin, tüm kamu kurum ve kuruluşları ile toplumun tüm katmanlarının katılım sağlayacağı bir ortamda hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bütün bu amaçlarla İstanbul Deprem Konseyi ile siyaset üstü bir işleyişe sahip olması gereken, ilgili tüm paydaşların katılımını sağlayacak, çalışmaların bilimsel süzgeçten geçirerek hayata geçmesini mümkün kılacak bir yapı kurgulayarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile görüşmelerimizi sürdürmekteyiz. Bu vesileyle uluslararası partnerlerimiz arasında çok kıymetli bir yeri olan JICA’nın da deprem seferberliğinde daha önce de olduğu gibi, yine gerek eğitim, gerek teknik, gerekse finansal konularda yanımızda olacağını umuyor ve temenni ediyorum. Bu toplantı vesilesiyle Sayın. Prof. Dr. Itsuki Nakabayashi’ye teşekkürlerimi iletiyor, tecrübelerinden yararlanmak ve çalışmalarımıza katkı sağlamasını temenni ediyorum. Bütün katılımcılara tekrar teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.”