HABERMAX. Hem iktidar hem de ana muhalefetten gelen oylar bölünmesin propagandasına tepki gösteren BTP lideri Hüseyin Baş, “Oylarınızı bölmeyin diyerek aslında ‘rantımızı bölmeyin’
demek istiyorlar. O yüzden, oyları bölün, öyle bir özgürce bölün ki, oyları öyle bir hunharca bölün ki şaşırsınlar. Bunu yaptığımız gün emin olun, hepsi aklını başına alacak, hepsi dönecek, gençlerin peşlerinde gezmeye başlayacak, hepsi emeklilere değer vermeye başlayacak, hepsi işçilerimize haklısınız demeye başlayacak. Ama biz oy deposu olduğumuz sürece her zaman önemsizleştirilen, hiçbir düşüncesinin kıymeti olmayan insanlar olacağız” dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, katıldığı televizyon programında seçim sürecinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
BTP liderinin gündeminde, hem iktidar, hem de ana muhalefet tarafından gelen ‘oyları bölmeyin, oylarınız boşa gitmesin’ propagandası vardı.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş şunları söyledi;
“İkisini de yok sayın, oy vermeyin”
“AK Parti’nin devlet gücünü arkasına alarak seçimlere girdiğini konuşuyorsan, CHP’nin de belediyelerin gücünü arkasına alarak seçimlere girdiğini de konuşacaksın. Niye konuşmayacaksın? Oradaki otokrat bir rejim de buradaki çok demokratik bir rejim mi olmuş oldu. Bu adaletsiz durumdan kurtulmak için ikisini de yok saymamız lazım, ikisine de oy vermememiz lazım.
“AKP de, CHP de kazanmasın ve tezgah yıkılsın”
Hep şunu yapıyorlar; biz kazanmayalım da AKP mi kazansın! Sen kazanma, AKP de kazanmasın. Bu ülkede üçüncü bir seçenek yok mu? O kadar aday var… Ya sadece Bağımsız Türkiye Partisi’nin 1066 tane adayı var. Türkiye’de belediyelerde şu anda bir sürü partinin binlerce adayı var. Bu adaylar içerisinden her yerel yönetim bölgesinde iki tane mi aday kazanabilir? Hemen, ‘Tabi ki çünkü seçmenimizin ilgisi o yönde’ diyorlar. Hayır seçmenin ilgisi o yönde değil, seçmene karşı yapılan dayatma o yönde. Dolayısıyla ben biri kazansın diğeri kaybetsin demiyorum, ikisi de kaybetsin diyorum. Türkiye’nin yüzde 30- 35’ini birinin, yüzde 60 – 65’ini birinin aldığı denklemde Türkiye’nin geldiği durum ortadadır. Dolayısıyla birini düşür, diğeri de düşecek. İlla tepedekini düşürmek zorunda değilsin. Tepenin altında saç ayağı gibi duranı da düşürsen o tezgah zaten yıkılacak. Birisi tezgahın üstü, birisi tezgahın ayağı, bir farkı yok ki.
“Bunun Aysun Kayacı’nın lafından ne farkı var?”
Oylarınız bölünmesin, oylarınızı bölmeyin… Aslında ’oylarınızı bölmeyin’ demiyorlar. Ne diyorlar? ‘Rantımızı bölmeyin’ diyorlar. İfadenin esası bu, yoksa bir seçmenin sana oy vermeyip başka bir partiye oy vermesi oy bölmek ise demokrasi bu işin neresinde o zaman? Bakın Aysun Kayacı ‘benim oyumla çobanın oyu bir mi’ dediği için yıllarca linç edildi. Bunun Aysun Kayacı’nın söylediği cümleden farkı ne? Oylarınızı bölmeyin ile benim oyumla çobanın oyu bir mi demenin ne farkı var? Hiçbir farkı yok, ikisi de aynı mantalitenin sonucu. Aslında İkisi de karşısındakinin oyuna, karşısındakinin düşüncesine değer vermemenin bir ifade biçimi. ‘Senin düşüncenin bir önemi yok, önemli olan benim düşüncem’, bu baskıyı yapıyor sana! ‘Senin düşüncenin bir önemi yok, önemli olan ana muhalefet partisinin belediye başkan adayının düşüncesi!’ Hayır yanlışsın, yanlış yaptın, yanlış yapıyorsun! İktidarı değişmek için onlarca fırsat verildi değerlendiremedin, belediyeler verildi değerlendiremedin, insanlara demokrasi getireceğim dedin getirmedin, insanlara masa kuracağım
sofra kuracağım dedin kurmadın, değişim dedin aynısının bir başkasını yerine getirdin değerlendiremedin. Yapamadın, yapamıyorsun, yapamayacaksın, biliyoruz yapmayacaksın!
“Oyları bölmeyin diyerek aslında ‘rantımızı bölmeyin’ demek istiyorlar”
Dolayısıyla ‘oylarınızı bölmeyin’ çağrısının altında yatan sebep aslında ‘rantı bölmeyin’ demek istiyorlar, mantıkları bu. O yüzden ben hep söylüyorum; oyları bölün öyle bir özgürce bölün ki, oyları öyle bir hunharca bölün ki, şaşırsınlar. O zaman akılları başlarına gelecek, o zaman, ‘Bu oylar nasıl bölündü. Biz bölünür diyorduk ama bu kadar da bölünür demiyorduk, böldüler, böldüler daha da bölünmez diyorduk daha da bölündü’ diyecekler. Sen bunu dedirt seçmen olarak, bunu dedirttiğimiz gün emin olun hepsi aklını başına alacak, hepsi dönecek gençlerin peşlerinde gezmeye başlayacak, hepsi emeklilere değer vermeye başlayacak, hepsi işçilerimize haklısınız demeye başlayacak! Ama biz oy deposu olduğumuz sürece, biz ‘aman oylar bölünmesin, tamam seni destekleyeceğim’ dediğimiz sürece her zaman önemsizleştirilen, değersizleştirilen, hiçbir düşüncesinin kıymeti olmayan insanlar olacağız. Çok net bir şey söylüyorum, tekrar edeyim; oyları bölmeyin demek ‘senin düşüncenin, senin gelecek umutlarının benim gözümde değeri yok’ demektir. Bu işin sosyolojik, felsefik, psikolojik açıklaması budur.
“Bunca sene size oy verildi de doluya mı gitti?”
Oylar bölünmesin ifadesi ile oyun boşa gider ifadesi arasında bir fark var mı?
Oyun boşa gider diyorlar. Seçmenin şunu diyebilmesi lazım; Bunca sene size oy verdik de doluya mı gitti? Aslında daha da boşa gitti. Sadece oyumuz boşa gitmedi, sizlere oy vererek yıllarımız boşa gitti, gençliğimiz boşa gitti, hayatımız boşa gitti, geleceğimiz boşa gitti. Sizi destekleyerek aslında biz her şeyimizi kaybettik. Seçmenin bunu diyebilmesi lazım. Oyunuz boşa gitmesin lafını muhalefet söylüyorsa, seçmen; ‘oyumuzu size verdik ama siz oya sahip çıkmadınız ve oyumuz boşa gitti’ diyebilir. İktidar bunu söylüyorsa, ‘oyumuzu size verdik cebimizdeki para gitti, geleceğimiz gitti, çoluk çocuk gitti, gençliğimiz gitti oyumuz yine boşa gitti’ diyebilir.
“Mevcut iktidara ve ana muhalefete verilen oylar boşa gider”
Dolayısıyla bunlar, çok iyi toplum mühendisliğiyle oluşturulmuş sloganik ifadeler. Bu ifadeler üzerinden toplumu konsolide etmeye çalışıyorlar. Oylar boşa fan falan gitmez. Hatta ve hatta çok açıklıkla söylüyorum, bugün ana muhalefet diye konumlanmış siyasi oluşuma oy vermek ve iktidar diye konumlanmış siyasi oluşuma oy vermektir oyunuzun boşa gitmesi. Çünkü o oyun hiçbir karşılığı yok, o oyun hiçbir değeri yok! Sizi dinlemeyecekler, sizi umursamayacaklar, sizi yine kale almayacaklar, yine istedikleri gibi istediklerini dayatacaklar.
“Benim diktatörlüğüm devam edecek kavgası”
Şu anda iktidarla muhalefet arasındaki tartışma hususu şudur; ben senin diktatörlüğünü beğenmiyorum, seni indireceğim ve kendi diktatörlüğümü kuracağım… Biri diyor ki, ‘hayır benim diktatörlüğüm devam edecek, diğeri diyor ki hayır senin diktatörlüğün devam etmeyecek benim diktatörlüğüm gelecek. Bu kavganın mezesi olmamıza hiç gerek yok. Sorgulayıcı akıllı, eleştirel mantıkla ortaya düşüncelerimizi koyduğumuzda şunu görürüz; hiçbirini desteklemenin bize hiçbir faydası yoktur. Bilakis oyumuzun boşa gitme sebebi yıllardan beri aynı siyasi partileri desteklememiz, onlara oy vermemizdir.