Dolar 35,1853
Euro 36,6443
Altın 2.961,00
BİST 9.672,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 11°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
11°C
Hafif Yağmurlu
Per 8°C
Cum 9°C
Cts 9°C
Paz 10°C

Babacan, Suriye ve Ekonomi Üzerine Değerlendirmelerde Bulundu: “Kahramanlık Psikolojisi Türkiye ve Suriye’nin Geleceğini Tehlikeye Atar”

Babacan, Suriye ve Ekonomi Üzerine Değerlendirmelerde Bulundu: “Kahramanlık Psikolojisi Türkiye ve Suriye’nin Geleceğini Tehlikeye Atar”
24 Aralık 2024 15:41
89

HABERMAX. İlke TV’de “Konuşma Zamanı” programına katılan Babacan, gazeteci Kemal Avcı’nın sorularını yanıtladı. Babacan, Esad rejiminin yıkılmasının ardından Dışişleri Bakanlığının tutumunu makul ve gerçekçi olarak değerlendirirken, hükûmetin ise iç kamuoyunda oluşturmaya çalıştığı kahramanlık ve fetih psikolojisinin Türkiye ve Suriye’nin geleceğine zarar verebileceği uyarısında bulundu. Enflasyonun en önemli nedenlerinden birinin yüksek kira bedelleri olduğuna dikkat çeken Babacan, “Konut Finansmanı Kurumu” modeliyle Türkiye’de konut sorununu 6 ayda çözebileceklerini yineledi. 

Babacan, AK Parti ile birleşme iddialarını, Suriye meselesini, asgari ücret zammını ve konut problemini değerlendirdiği programda şunları söyledi:

“Dışişleri Bakanlığından gelen açıklamalar oldukça makul ve gerçeği teslim eden açıklamalar”

“Bizim Dışişleri Bakanlığından gelen açıklamalar oldukça makul ve gerçeği teslim eden açıklamalar: ‘HTŞ, Türkiye’nin kontrol ettiği bir örgüt değildir. Ama HTŞ, Türkiye’nin zaman zaman diyalogda olduğu, zaman zaman bilgi paylaşımı yaptığı bir örgüt. Ama ilerde de Türkiye’nin yapıcı, olumlu etkisiyle Türkiye’nin tavsiyeleri doğrultusunda adımlar atabilecek örgüttür. Ama bu bir emir komuta, bir talimat, emir alan veren bir ilişkisi içerisinde asla bugüne kadar olmadı, bundan sonra da olması doğru değildir, gerçek de değildir.’ Ancak iktidarın Türkiye’deki iç kamuoyuna yaptığı iletişim, ‘Tamamen bu işi biz yaptık; Halep’i de Hama’yı da Humus’u da fethettik, gittik Şam’da rejimi devirdik ve Şam’daki tepeden şehri izliyoruz…’ İç kamuoyuna farklı iletişim kanallarından anlatılan, oluşturulan hava Suriye’deki gerçek durum değil…”

“Kahramanlık, fetih psikolojisi Türkiye ve Suriye’nin geleceğini tehlikeye atar”

“İç kamuoyunu tatmin kaygısıyla atılacak her adım Türkiye’nin ilerde hem kendine hem Suriye’ye karşı faydalar getirmez. Gerçekte olmayan bir hayal fotoğrafının iç kamuoyuna anlatılmasını risk olarak görüyorum. Çünkü iç kamuoyundaki kahramanlık, fetih psikolojisi kendini besleyen yanlışları da beraberinde getirir. Bir hafta Türkiye’de zafer havası, bir kahramanlık ve fetih havası essin diye, kamuoyunu bir hafta mutlu etmek adına Türkiye’nin de Suriye’nin de geleceğini tehlikeye atan adımlardan kesinlikle uzak durulması lazım.”

“‘Önce insan’ kaygımızı, vicdanımızdaki sızıyı hiçbir zaman unutmamamız lazımdır”

“Tabii ki Türkiye’nin haklı güvenlik kaygıları vardır. Tabii ki Türkiye’nin sınır güvenliği çok önemli bir konudur. Tabii ki Türkiye’nin ulusal çıkarları kıymetlidir. Ama bunların yanında ‘Önce insan’ kaygımızı, vicdanımızdaki sızıyı hiçbir zaman unutmamamız lazımdır. Bu perspektiften baktığımızda nasıl bir Suriye görmek istiyoruz? Öncelikle her kesimin adil bir şekilde temsil edildiği bir Suriye görmek istiyoruz. Başta azınlık hakları olmak üzere, tüm insan haklarının, özgürlüklerin, en iyi standartlarda yaşandığı, yaşatıldığı bir Suriye görmek istiyoruz.”

“Adil temsil bir tercih değil zorunluluktur; bunu yapmazlarsa Suriye bölünür”

“Ne diyorlardı? ‘Acaba Afganistan’da Taliban rejimine benzer bir şey mi geldi Suriye’ye?’ Bana soranlara ‘Suriye’deki entelektüel birikim, Suriye halkının talepleri farklıdır. Öyle bir korkuya gerek yok’ diyordum. Bunu haklı çıkartacak atılan adımlar, söylenen sözler oldu. Eğer ülkeyi bir arada tutmak istiyorlarsa, Arap demeden Kürt demeden Türkmen demeden, Nusayri, Alevi, Sünni, Şii demeden Suriye’yi bir arada tutmak zorundaysa bunu yapmak zorundalar. Bu onlar için bir tercih değil zorunluluktur. Bunu yapmazlarsa Suriye asıl o zaman bölünür. Bizim coğrafyada ülkeleri bir arada tutmak, ülkeleri bölmekten çok daha kolaydır. Ülkeleri bölmeye başladığınızda o sınırları nereden çekeceksiniz, nerede başlayacak, bitecek bunlar çok zor işlerdir. Aklın ve Suriye’nin yarınları gereği çoğulcu bir demokrasi hedeflenmesi gerekiyor, çoğunlukçu değil… ”

“İsrail’in işgalci zihniyeti sona ermeden Suriye’de barıştan söz edemeyiz”

“Şu anda Şam’dan baktığınızda İsrail askeri birliklerinin bayrakları görülecek kadar kısa bir mesafe kaldı. İsrail’in bu işgalci zihniyeti sona ermeden, İsrail’in bölgedeki barışa, huzura verdiği zarar bitmeden ne Suriye’de ne başka ülkelerde barış ve huzurdan söz etmek mümkün olmayacak maalesef… Suriye’nin istikrarı için en önemli tehditlerden birisi olarak biz İsrail’in işgalci tutumunu görüyoruz.”

“Bahçeli’nin başlattığı 1 Ekim süreci ve Suriye’deki gelişmeler pencere açtı”

“1 Ekim’de Bahçeli’nin tokalaşmayla başlattığı ve devam ettirdiği süreç diyelim ve Suriye’de olanlar, bu terörle ilgili konunun çözümüyle alakalı bir pencere açmış durumda orada. Bir pencere açıldı. Umarım ki o pencere kapanmaz ve o pencere herkes için nihai çözüm için bir fırsat teşkil edecek.”

 

“Bahçeli’nin açıklaması, hak ve özgürlükler alanını teğet geçiyor”

“Sayın Bahçeli’nin ifadelerinde toplumun sinir uçlarını zorlayan ve gerçekleştirilmesi son derece güç, imkânsız şeyler de var gibi görünüyor bakıldığında… Ama o belki iki-üç tane çok ileri konuyu şöyle kenara koyup baktığınızda, orada bir çerçeve var, o çerçeve de önemli… Eksik olan ne? Orada terörle mücadele ya da terör örgütünün varlığına son verme çatışma çözümü var. Ama asıl başka önemli konu var ki o da temel hak ve özgürlüklerle ilgili sorunlar… Yani Türkiye’de evet bir terör sorunu var ama aynı zamanda temel hak ve özgürlüklerle ilgili de ciddi sorunlar var. Yani Bahçeli’nin açıklaması bu alana sadece teğet geçiyor. Buralarda fazla bir şey yok.”

“Asgari ücret bir hak meselesidir, hukuk meselesidir”

Asgari ücret sadece bir ekonomik parametre değildir. Asgari ücret bir hak meselesidir, hukuk meselesidir. Asgari ücretin bugüne kadarki artışlarına baktığımızda hep TÜFE’nin açıkladığı enflasyon oranları baz alındı. Ama herkes biliyor ki özellikle bu damadın Ekonomik Bakanlığı döneminden başlayarak TÜİK enflasyonun gerçek ölçümünü yapmıyor. Halkımızın genel kanaati de TÜİK’in açıkladığı enflasyon gerçek enflasyonun altına düşük bir rakam. Biz diyoruz ki eğer bu iddiamız yanlışsa TÜİK ‘Ben doğruyum, enflasyonu doğru ölçüyorum diyorsa enflasyonu hesap ederken ki fiyatları açıklasın. Ali Babacan tam 11 yıl ekonominin başındayken TÜİK enflasyonu hesap ederken kullandığı bütün fiyatları açıklıyordu da şimdi niye gizliyorsunuz?”

“Vatandaş, TÜİK’le dalga geçiyor”

“Vatandaş soruyor, ‘Ya acaba TÜİK nereden alışveriş ediyorsa, ben de gideyim oradan alışveriş edeyim bari’ diyor. ‘TÜİK belli ki çok ucuz alıyor her şeyi’ diyor. ‘Söylesinler de biz de gidip oradan alalım’ diyor. Dalga geçiyor insanlar inanın… İşin özünde şu anda asgari ücretlerinin bir birikmiş hakkı var. Bu hak nereden geliyor? Açıklanan enflasyonla gerçek enflasyon arasındaki fark yıllar boyunca birikti birikti birikti şu anda asgari ücretlerinin hakkı…”

“Milletin hakkını yiyerek abad olunmaz”

“Asgari ücret ayakta kalmak, yaşamak için gereken gıdayı bile karşılamıyor şu anda. Onun için burada vebal vardır. Hak vardır. Onun için bu konularda fazla öyle hesap kitap ince hesap yapılmaz. Önce hakkı teslim edilir. Sonra ekonomi yönetimi gider, gereğini yapar. Milletin hakkını yiyerek abad olunmaz yani. Asgari ücretli emeklinin hakkını yiyelim sonra ekonomiyi abad edelim. Rüyanızda görürsünüz diyorum onları, rüyanızda… Olmaz. Önce hakkı teslim edin, ondan sonra bakın nasıl ekonomi düzenliyor, görün.”

“Ekonomi iyiyken ‘en az üç çocuk’ diyordu; bugün kadınlardaki doğurganlık oranı tarihimizin dip noktasında”

“Sayın Erdoğan bir zamanlar ne diyordu? En az üç çocuk diyordu. Değil mi? Ekonomi iyiyken, insanlar rahat alışveriş edebilirken, geçim sıkıntısı artık iyice Türkiye’nin gündeminden çıkmış olduğu dönemlerde bunu söyleyebiliyordu. E şimdi bugün itibariyle baktığımızda, Türkiye’de yeni doğan bebek sayısı yakın tarihin en düşük seviyelerinde. Kadınlardaki doğurganlık oranı yakın tarihimizin dip noktasında. Yani düşünebiliyor musunuz? Bugün Fransa’da kadınların doğurganlık oranı Türkiye’nin üstünde. Yani Fransız ailelerde ortalama çocuk sayısı, kabaca söylüyorum yeni doğanlar açısından, Türkiye’den fazla. Böyle bir şey olur mu?”

“Hükûmet tercihini bir avuç insanı zengin etmekten yana kullandığından arsa maliyeti yüksek”

“Bu belediyelerin elindedir, merkez hükûmetin elindedir. Ama irade lazım, irade lazım. Yani oradaki imar geçirme sürecindeki bir avuç insan para kazansın, yoksa nihayetinde orada ya da yapılacak konutlarda insanlar ucuza mı otursun? Emsal değişikliğiyle bir anda bir avuç insanı zengin mi edelim, yoksa gerçekten imar rantlarını adil bir şekilde vergilendirip sonucundan toplum olarak mı faydalanalım? Bunlar çok önemli tercihler. Şu andaki hükûmet tercihini bir avuç insanı daha zengin yapmaktan yana kullanıyor. Onun için arsa maliyeti çok yüksek. Arsa maliyetini, toplam maliyetteki payını düşürmek arsa üretimini hızlandırmakla mümkün. Yani ne kadar çok arsa üretirsiniz ne kadar çok arz bollaşırsa o kadar arsa payı düşer maliyete.”

“Konut Finansmanı Kurumunu kurmanın zamanı geldi geçiyor”

“Arsa maliyetini, toplam maliyetteki payını düşürmek arsa üretimini hızlandırmakla mümkün. Yani ne kadar çok arsa üretirsiniz ne kadar çok arz bollaşırsa o kadar arsa payı düşer maliyete. Gayet basit bunun hesabı bir. İkincisi bunun finansmanı. Yani finansmanının da bol ve ucuz olması lazım. Finansmanının bol ve ucuz olmasının yolu da Konut Finansman Kurumunu kurmaktan geçer. Bu Konut Finansmanı Kurumu ileri ekonomilerin hepsinde vardır. Mesela Japonya’da vardır bir tane, Almanya’da vardır bir tane, Amerika’da vardır üç tane. Türkiye’de aslında bunu kurmanın zamanı geldi geçiyor.”

“AK Parti’den ayrılma sebeplerimiz haksızlıklar, yolsuzluklar, ekonomideki akıl dışı işlerdir”

“AK Parti’den ayrılan arkadaşlarımızın, yani benim ve AK Parti’den ayrılan diğer arkadaşlarımızın ayrılma sebepleri var. Kök sebepler var. Bizim ayrılmamızın kök sebepleri nedir? Haksızlıklardır, hukuksuzluklardır. Yolsuzluklarla mücadelede gerekli iradenin ortaya konulmamasıdır. Ekonomide rasyonaliteden kopmak ve gerçekten akıl dışı işler yapmaktır. Şimdi bu açıdan baktığımızda benim ve arkadaşlarımın AK Parti’den ayrılmasının kök sebepleri olduğu gibi duruyor. Yani bunlarda herhangi bir değişiklik olmadan geri dönmemiz söz konusu olmaz, öyle bir şey yok. Peki buralarda değişiklikler olur mu? Ben hiç ihtimal vermem.”

“İktidarın geldiği nokta kendileri için bir rahatsızlık kaynağı değil”

“AK Parti içindeyken biliyorsunuz 13 yıl bakanlık görevi yaptım. Bu yanlışlarla çok mücadele ettim. Ve yanlışlarla mücadele de maalesef, maalesef doğrular konusunda Sayın Erdoğan’ı ikna edemedim. Çünkü bu konulardaki statüko, yani bu konularda AK Parti’nin ve iktidarın geldiği nokta kendileri için bir rahatsızlık kaynağı değil. Şimdi biz diyoruz ki haksızlık diyoruz, hukuksuzluk diyoruz, adaletsizlik diyoruz. Yargı bağımsız olmalı diyoruz, yargı tarafsız çalışmalı diyoruz. Sayın Erdoğan gerçekten bağımsız bir yargı istiyor mu? Bana göre hayır. Tam tersine yargının kendi kontrolünde olmasını ve yerine göre kendi talimatları doğrultusunda hareket etmesinden gayet memnun.”

“DEVA Partisi olarak sapasağlam duruyoruz, istikametimiz net”

“’Suriye’de yeni bir durum var, tekrar AK Parti’ye dönebilir miyiz’ falan, bizde böyle bir şey yok, DEVA Partisi’nde böyle bir şey yok… Olmaz da yani… Çünkü bir sürü politika alanı var. Ve politika alanlarında asıl bizim ayrılma sebebimiz olan, kök sebepler olduğu gibi duruyor. Orada bir düzeltme niyeti de yok yani. Önce bir niyeti görmemiz lazım. Arkasından da somut adımlar görmemiz lazım ki, ‘Ya bir şeyler değişiyor mu acaba?’ diyebilirim. Bunun hiç izi bile yok şu anda. Dolayısıyla bunların hiç konuşmanın anlamı da yok. Yani anlamsız şeyleri konuşup insanların kafasını karıştırmamızın da anlamı yok. Yani DEVA olarak biz sapasağlam yerimizde duruyoruz. Ve kendi ilkelerimiz ve değerlerimiz doğru tutusunda bildiğimiz istikamette yürüyoruz. Bizim istikametimiz çok net. Yani kafamız karışık falan değil. Net bir istikamette yürüyoruz. Çünkü er ya da geç, hak yerini bulur. Er ya da geç doğru hedefine ulaşır. Bizim inancımız bu.”

Paylaşın:
Habermax, tarafsız ve şeffaf habercilik anlayışıyla, her görüşe saygı göstererek doğru ve güncel bilgileri sunmayı hedefler. Siyasi ayrım yapmadan, güvenilir içeriklerle okuyucularını bilgilendirir.
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

Mesaj Gönder
Merhaba, yayınlanmasını istediğiniz mesajınızı bize iletin, yayınlayalım.